Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan hakkında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla bir dava daha açıldı. Bugün ilk duruşması görülen davada, Odatv’de yayınlanan ve Photoshop’la yapılmış bir manşet görseli “suç delili” olarak gösterildi. Gazeteci Pehlivan’ın 56 aya kadar hapis cezasıyla yargılandığı dava 16 Şubat 2016’ya ertelendi.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan 5 Kasım 2014 tarihinde bir basın açıklaması yaptı. Candan söz konusu açıklamasında “Cumhurbaşkanı bir uçağa ya da helikoptere binip kaçak saraya yukarıdan bakması halinde, mimari formunun alaturka tuvalet taşına benzediğini görecektir” dedi. Odatv de bu açıklamayı sayfalarına taşıdı.
Bunun üzerine Savcı Umut Tepe, söz konusu haberin görselinde “Cumhurbaşkanı’na Hakaret” edildiğini ileri sürerek bir iddianame yazdı. 2 sayfalık iddianamede suçlama şu sözlerle anlatıldı:
“(…) Ak Sarayın merdiveni başındaki Cumhurbaşkanının fotoğrafının yanına alaturka tuvalet resmi kullanılarak ‘şaşırtıcı benzerlik’ ifadesi de kullanılmak suretiyle Cumhurbaşkanına hakaret kastının taşındığı açık olup (…)”
Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan’ın sanık olduğu ve 56 aya kadar hapis istemiyle yargılandığı davanın ilk duruşması İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Davaya Gazeteci Pehlivan’ın avukatı Tugay Topbaş ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Hatice Özay da katıldı.
Barış Pehlivan duruşmada verdiği savunmasında “Biz o görselde, Mimarlar Odası’nın benzettiği alaturka tuvalet taşı ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı simgeleyen iki fotoğraf kullandık. Görseldeki “Şaşırtıcı benzerlik” ifadesi de haberde benzetilen alaturka tuvalet taşı ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na göndermedir” dedi. Bununla birlikte, “alaturka tuvalet taşı” fotoğrafının da bir “hakaret” unsuru olmadığını vurgulayan Gazeteci Pehlivan şunları söyledi:
“Düşünebiliyor musunuz; “alaturka tuvalet taşı” fotoğrafı eğer bir hakaret olarak kabul edilirse, tüm yapı marketlerin broşürlerinde fotoğrafının yasaklanması gerekmektedir.”
Davanın bir sonraki duruşması 16 Şubat 2016 tarihine ertelendi.
İŞTE BARIŞ PEHLİVAN’IN 56 AY HAPİS İSTEMİYLE YARGILANDIĞI DAVADA YAPTIĞI O SAVUNMA:
Sayın Hakim,
Önce iddianameye bakarak, neden yargılandığımı netleştirmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Savcı Bey’in 2 sayfalık iddianamesinin sonunda tek cümlede anlatılmaya çalışılmış; şu an karşınızda olmam. Aynen okuyorum iddianameden:
“Ak Sarayın merdiveni başındaki Cumhurbaşkanının fotoğrafının yanına alaturka tuvalet resmi kullanılarak ‘şaşırtıcı benzerlik’ ifadesi de kullanılmak suretiyle Cumhurbaşkanına hakaret kastının taşındığı açık olup (…)”
Yani Savcıya göre, bir Photoshop ürünü olan görselden yargılanıyorum. Thomas Knoll’a yaratıcısı olduğu Photoshop’tan yapılan bir görsel gerekçe gösterilerek 56 ay hapis cezasıyla yargılandığım söylense, herhalde “şaka yapıyorsunuz” der.
Ama maalesef şaka değil.
Tam da bu noktada…
Benim kişisel gazetecilik tarihime ilişkin gibi görünse de, aslına bakılırsa Türkiye’de gerçeğin peşindeki tüm gazetecilere dair kısa bir hatırlatma yapmak istiyorum…
Çok değil, 2 yıl öncesine kadar bu Adliye Sarayı’nda Cemaat hukuku hüküm sürüyordu. Onlarca kez Fethullah Gülen’in açtığı ve “şak” diye kabul edilen davalarda yargılandım. Neyse ki, hiçbirinden hüküm giymedim.
Şimdi…
Biz değil, aktörler değişti.
Gülen yerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açtığı davalar eşliğinde gazetecilik hayatıma devam ediyorum.
Bilin isterim; yanlışı gördüğüm zaman…
Dün de hem Gülen’i hem Erdoğan’ı eleştiriyordum, bugün de eleştiriyorum, yarın da eleştireceğim.
İDDİANAME KENDİ KENDİNİ ÇÜRÜTÜYOR
Bu hatırlatmadan sonra gelelim dava konumuza.
Evet, bir photoshop görselinden dolayı hapisle yargılanıyorum.
Anlaşılan o ki; Savcı Bey burada gazetecilikte başlık ve fotoğraf seçimi konusunda, yani editoryal ve mizanpaj alanlarında tartışmalar yapmamızı istiyor.
Ve bu tartışmaların bir sonucunun da hapis cezası olmasını talep ediyor.
Böyle hukuk, adalet, yargı işleyişi olur mu Sayın Hakim?
Madem öyle…
Her ne kadar Savcı Bey haber içeriğine dair bir suç isnadında bulunmasa da, haber başlığının da yer aldığı görselin ne anlama geldiğini kavramak için ilgili içeriği kısaca hatırlatmak gerek.
Haber neyi anlatıyor özetle?
Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan bir basın açıklaması yapıyor. Söz konusu açıklama tüm medyaya geçiliyor.
Genel Yayın Yönetmeni olduğum Odatv de,tıpkı görsel / işitsel / yazılı / dijital yüzlerce yayın organı gibi bu açıklamayı sayfasına taşıyor.
Peki, ne diyor Mimarlar Odası yöneticisi Candan söz konusu açıklamasında özetle?
Açıklamanın içinden tırnak içi ifade olarak okuyorum:
“(…) Cumhurbaşkanı bir uçağa ya da helikoptere binip kaçak saraya yukarıdan bakması halinde, mimari formunun alaturka tuvalet taşına benzediğini görecektir. (…)”
Dedim ya, iddianameye göre Savcı Bey, bu ifadeleri yayınlamamızda bir sakınca görmemiş.
“Suç unsuru” olduğu iddia edilen: Görsel!
Peki, biz ne yapmışız o hapis istenen görselde?
Haberin içeriğinde bahsedilen alaturka tuvalet taşının fotoğrafı ile…
Yine haberde o tuvalet taşının benzetildiği ve Savcı Bey’in iddianamede de “Ak Sarayın merdiveni başındaki Cumhurbaşkanının fotoğrafı” sözleriyle kabul ettiği gibi Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı simgeleyen bir fotoğrafıaynı görselin içine koymuşuz.
Ve yine haberin içeriğinde olan –ama bir suç isnat edilmeyen- “benzerlik” ifadesine gönderme yaparak “Şaşırtıcı benzerlik” yazmışız photoshop aracılığıyla.
Suç nerede burada Sayın Hakim?
Cumhurbaşkanı’na hakaret nerede?
Bakınız, tekrar vurguluyorum…
Savcı Bey de suçlamada bulunurken “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafını koymuşlar” demiyor.
Fotoğrafı anlatırken Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na göndermede bulunarak“Ak Sarayın merdiveni başındaki Cumhurbaşkanının fotoğrafı” diyor.
Aslına bakılırsa…
İddianame kendi kendini çürütüyor Sayın Hakim.
Yani iddia olan “benzerliğin” müşteki Recep Tayyip Erdoğan’a dair değil de, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı simgeleyen bir fotoğrafa dair olduğunu Savcı Bey de kabul etmek zorunda kalıyor.
Özetlersem…
Biz o görselde, Mimarlar Odası’nın benzettiği alaturka tuvalet taşı ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı simgeleyen iki fotoğraf kullandık. Görseldeki “Şaşırtıcı benzerlik” ifadesi de haberde benzetilen alaturka tuvalet taşı ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na göndermedir.
“ALATURKA TUVALET TAŞI” FOTOĞRAFI DA HAKARET DEĞİLDİR
Bununla birlikte…
Basın ve ifade özgürlüğü mücadelesi veren bir gazeteci olarak söylemek zorundayım.
Her ne kadar ben bu görselde, tuvalet taşı ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında bir “benzerlik” imasında bulunmasam da şunu hatırlatmalıyım:
“Alaturka tuvalet taşı” fotoğrafı bir “hakaret” unsuru değildir.
Bu dünyanın neresine giderseniz gidin, bir “hakaret” olarak kabul edilemez.
Düşünebiliyor musunuz; “alaturka tuvalet taşı” fotoğrafı eğer bir hakaret olarak kabul edilirse, tüm yapı marketlerin broşürlerinde fotoğrafının yasaklanması gerekmektedir.
Böyle bir şey olabilir mi?
Bu dava, bir anlamda “alaturka tuvalet taşı” fotoğrafının bir “hakaret” unsuru olarak görülüp görülmeyeceğinin yargılanmasıdır.
Sözün özü…
Ben böylesi bir iddianameyle, böylesi bir suçlamayla yargılanmayı hem çok komik hem de çok üzücü buluyorum.
Yargı sisteminin gerçek suçlara ve suçlulara karşı mücadele vermesi temennisiyle beraatımı talep ediyorum.”
Haber:Oda tv