Emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu, Ankara’nın Suriye’ye yönelik heveskâr politikalarını eleştirdi. IŞİD’in bölgede direnmeden çekilmesini geçici bir taktik olarak değerlendiren Loğoğlu, “Suriye sahasında Türkiye için büyük tuzak hem Suriyeli Kürtler hem IŞİD ile karşı karşıya kalmak ve süreç bu en kötü senaryo noktasına doğru gelişiyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, BM Genel Kurulu kürsüsünde ve çalışmalar sırasında verdiği mesajlar, özellikle de TSK’nın Suriye’de ÖSO gruplarıyla giriştiği Fırat Kalkanı operasyonu ilgi odağı oldu. Erdoğan, BM kürsüsünden ‘Esad’lı geçişi reddederken, seyahati sırasında TSK eşliğinde ÖSO gruplarının Rakka’nın hatta Musul’un kurtarılmasında rol oynayabileceği mesajı verdi.
Ancak Ankara, ABD yönetiminden YPG’nin de dışlanmasını istiyor. Erdoğan’ın “Operasyon nereye kadar giderse oraya kadar gidecek” vurgusu eşliğinde Türkiye’nin piyadelerini Suriye sahasına süreceği iddiaları da tartışmaları yoğunlaştırdı.
Peki Erdoğan’ın BM’de verdiği mesajlar ne anlama geliyor? Türkiye’nin Suriye’deki stratejisi gerçekten ne? ABD ve Rusya ile nereye kadar koordinasyon düşünülüyor?
‘ERDOĞAN’IN BM KONUŞMASI İÇERİK OLARAK ZAYIFTI’
Cumhurbaşkanı’nın BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmayı dış politika mesajları yönünden zayıf bulan Loğoğlu, özellikle Fethullah Gülen yapılanmasının dünyada 170 ülkeye tehdit teşkil ettiği temasına dikkat çekti. “Konuşmanın küresel ve uluslararası topluma hitap eden tarafları zayıftı. Daha çok iç gündem odaklı bir konuşma içeriği vardı” diyen Loğoğlu, “Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonra ve buna ilişkin ifadelere AB ile ilişkiler konusundaki ifadeler daha çok Türkiye’ye yönelik konuşmalar. Elbette darbe konusundan bahsedeceğiz ama bu kadar bütün dünyayı etkileyen bir konu olarak oradaki 197 ülkenin doğrudan bağlantı kurabileceği bir nokta değildi” vurgusu yaptı. Loğoğlu, Erdoğan’ın sığınmacılar konusunda dile getirdiği hususların ise etkili olduğu görüşünde: “Bu konu bütün dünyayı etkileyen bir konu.”
Erdoğan’ın BMGK’nın yeniden yapılandırılmasına ilişkin sözlerini de olumlu bulan Loğoğlu, ancak bunların da ‘çok tekrarlandığı için etkisini kaybetmiş olabileceğine dikkat çekerek, “Biraz da fazla şikayetçi bir üslup vardı. Oysa daha yol gösterici, kucaklayıcı, daha umut verici bir içerikte konuşma yapılması böyle ortamlarda daha yararlı olurdu” diye konuştu.
‘ANKARA’NIN BİR ÇIKIŞ STRATEJİSİ YOK’
Erdoğan’ın Batılı yayın organlarına verdiği demeçlerden yola çıkarak, Fırat Kalkanı operasyonunu yorumlayan Loğoğlu, operasyonun ‘can sıkıcı tarafının’ Ankara’nın Suriye’den çıkış için bir stratejisinin olmaması olduğunun altını çizdi.
Operasyonun belirli bir hedefe yönelik olduğunu söylemenin güç olduğunu dile getiren Loğoğlu, “Başta ilan edilen amaç sınırlarımızın güvenliğinin sağlanmasıydı. Bugün Kilis’e bir roket saldırısı oldu. Onun bile tam sağlanamadığı anlaşılıyor ama bir ölçüde sağlandı denilebilir. Fakat Suriye içindeki operasyon uzadıkça ve derinleştikçe Türkiye’nin karşısına çok ciddi sıkıntılar çıkacaktır. Sadece askeri anlamda değil” saptamasını yaptı.
‘ÖSO İLE BİR YERE VARMAK MÜMKÜN DEĞİL’
Ankara’nın Fırat Kalkanı operasyonunda birlikte savaştığı ÖSO şemsiyesindeki gruplarla bir yere varmanın mümkün olmadığını ifade eden Loğoğlı, Türk askerinin aktif olarak Suriye sahasına girebileceği iddialarına, “Eğer girerse IŞİD kendisini toparlayacak ve buna mutlaka mukabele edecektir. O zaman Türk askeri Suriye’de savaşan taraf haline gelecektir. Bunun uluslararası tepkilerini bir yana bırakın, sadece askerlerimizin can kaybının olması da ciddi sorunlar doğuracaktır. Bu çatışmanın büyüyeceği riskini de beraberinde getirecektir. Diyelim ki aşağılara kadar indin. El Bab’ı da aldın. Daha geniş bir toprak parçası üzerine ilerledin. Peki bunu nasıl tutacaksın? Neyle tutacaksın? ÖSO elemanlarıyla mı bu alana hakim olacaksın? Ben asker değilim ama asker olmayan dahi bunu herhalde kavrayabilir. Bu bakımdan Türkiye’nin Suriye’deki operasyonu efendice bir şekilde tamamlayıp askerlerimizi, tanklarımızı ülkemize geri göndermesinin gerekli olduğunu düşünüyorum” dedi.
‘TÜRKİYE SAVAŞAN ANA UNSURLARDAN BİRİ OLABİLİR’
Suriye sahasında Türkiye için büyük tuzağın hem Suriyeli Kürtler hem IŞİD ile karşı karşıya kalmak olduğunu söyleyen Loğoğlu, sürecin bu en kötü senaryo noktasına doğru geliştiğini ifade ederek, IŞİD’in bugüne değin neredeyse hiç direnç göstermemesine dikkat çekti:
“Bugüne kadar fazla bir direnç görmeden TSK unsurları ve ÖSO elemanları ilerliyorlar. Bir noktada bu bir karşılık görecek. Bunun bir maliyeti olacak. Can ve mal kaybı açısından. Daha büyük şey ise hükümetin PYD/YPG politikası bizi Suriye’deki Kürtlerle de karşı karşıya getirecektir. Bu demektir ki bir yandan IŞİD bir yandan YPG, Türkiye Suriye’de ana savaşan unsurlardan biri haline gelecektir. Diğer ülkelerin tepkileri ne olacaktır onları da düşünmek lazım. Türkiye’nin buna ihtiyacı yok. Türkiye’nin asıl hedefi sınır güvenliğinin sağlanması, terörü durdurması ve Suriye’deki çatışmaların durdurulması için geniş tutarlı bir hamle yapmak olmalıdır.”
‘HÜKÜMETİN SÖYLEMLERİYLE EYLEMLERİ BİRBİRİNDEN FARKLI OLABİLİR’
Sahadaki bütün gelişmelerin yanında, hükümetin Suriye konusunda bir çıkış arayışında olduğuna inanan Loğoğlu, “Bunun sonucu olarak da hem Rusya hem ABD ile derin derin konuşuyor. Bu hükümetten şunu biliyoruz; ister iç, ister dış konularda olsun iç kamuoyuna yönelik söylemleri ile Washington ve Moskova’daki görüşmelerde yapılan söylemler başka başka olabiliyor. Hatırlarsanız Lavrov’un açıklamaları oldu. Lavrov’un anlayışına göre Türkiye’nin Esad konusundaki görüşünde yumuşama var. Ben bunu ciddiye alıyorum. Sonuç olarak Türkiye’nin Suriye’yi barış ve istikrara kavuşturacak bir arayış içinde olduğunu ama bunun için zihinsel dönüşüm yapmakta sıkıntı çektiği için ister Esad bağlamında ister PYD bağlamında olsun bunu tam kotaramadıklarını anlıyorum. Ama bir arayış içinde oldukları muhakkak ve bunu teşvik etmek lazım” tespitini yaptı.
Kaynak:Sputnik