15 Temmuz darbe girişimi öncesinde de MİT’in ve istihbarat birimlerinin iyi çalıştığını iddia eden Kahraman, “Tedbirler alıyorduk zaten. O tedbirleri almakta olduğumuzu görünce bir an evvel harekete geçme mecburiyetini kendinde hissetti. Yoksa tedbirler almıyor değildik, tedbirler alıyorduk. Bunu çeşitli platformlarda dile getiriyorduk. Nitekim yaptıkları erken hareket onun uzantısıdır. Bu darbenin öne çekilmesinin sebebi, tedbirlerin iyice alınmış olduğunu görmeleri oldu” ifadelerini kullandı.
Bir yabancı gazetecinin AKP ile ‘FETÖ’ arasında bir ilişki olup olmadığı yönündeki sorusu üzerine Kahraman, “Bu terörist başıyla (Fetullah Gülen) AK Parti arasında öteden beri bir mutabakat yok, beraberiyet olmamıştır. Daha değişik partileri desteklemiştir” ifadelerini kullandı.
Kahraman, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ciddi kanıtların olduğu, FETÖ’nün suçlu olduğu, başında olduğu bir terör hareketi kesin olmakla beraber buna karşı bazı devletlerde, ‘dostlarımızda’ diyeceğim, değişik davranışlar var. O olmamalı. Kendi iç yüzünü ortaya koymuş bir teröristle karşı karşıyayız. Dün ikiz kuleleri, Afganistan dağlarındaki mağaradan yönetip berhava eden terörist neyse bugün Pensilvanya’da olan terörist de aynı durumdadır ve gerek insanlığın, gerek toplumun düşmanı olan bir kişidir. Elinde bir maske var. O maske okullar, dernekler, vakıflar ve basın yoluyla kendisini barışçıl olarak topluma sunmaktadır. Oysa öyle değildir ve bunu Türkiye’de görmüş olduk. Türkiye bunu anladı ve tanıdı.”
Darbe girişimi sonrasında ilan edilen olağanüstü hal kapsamında kanun hükmünde kararnameler çıkarıldığını hatırlatan Kahraman, “Türkiye’mizin aldığı tedbirler tamamen evrensel hukuka, mevcut Anayasamıza, hukuka ve mevzuatımıza uygundur. Türkiye, demokratik bir hukuk devletidir. Herhangi bir kin, intikam duygusu olmaksızın adil bir teraziyle adaletin gerektirdiği ölçüde gereken çalışmalar yapılmaktadır, yapılacaktır” diye konuştu.
“Fakat darbeyi kınama açıklamaları maalesef ‘darbecileri yargılarken insan haklarına riayet edin’ uyarıları ve eleştirileriyle birlikte geldi. Bazı eleştiriler, mazur görülebilecek sınırları dahi aştı. Hükümetimizin darbeyi tezgahladığı iddialarını dile getirenlere dahi şahit olduk. Aklın böylesine sapması ve yanılması doğrusu hayreti mucip. Yüzlerce masum insanın hayatına kasteden darbe teşebbüsünün müttefiklerimiz tarafından önemsenmemesi, hatta ‘cadı avcılığına soyunmayın’ tarzında uyarılar yapılması bizi tabiatıyla çok şaşırtıyor. Uluslararası camiadan net biçimde demokrasi yanlısı, demokratik yollarla seçilmiş bir hükümetin yanında duran bir tutum takınmasını beklemekteyiz. Aksine, darbeyi takip eden dönemlerde, Türkiye’nin AB üyelik sürecinin sorgulandığına dahi şahit olduk.”
“Suriye’de siyasi sürecin tarafları bellidir”
“Suriye’deki durumun, bölge güvenliğine ve dünya barışına açık bir tehdit teşkil ettiğini” ifade eden Kahraman, “Siyasi sürecin tarafları bellidir. Müzakereler rejim ve muhalefet arasındadır. PYD gibi terör örgütlerinin ve sahte muhalefetin müzakere masasında yeri olmaması gerekir” dedi.
Kahraman, “Bu harekat, aynı zamanda, Türkiye’nin ulusal güvenliği bakımından son derece büyük önem arz eden bu bölgede, herhangi bir terör örgütünün melce bulmasına veya herhangi bir oldubittiye, Suriye halkının çoğunluğunun iradesi hilafına seyredecek tek taraflı gündemlere rıza göstermeyeceğinin de somut bir göstergesidir. Türkiye’nin bu çabası, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin korunması zaviyesinden de büyük bir anlama gelmektedir” diye konuştu.
Daha sonra yabancı gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kahraman, Almanya’yı Türkiye’nin dostu olarak gördüklerini, buna karşın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Köln’de düzenlenen mitinge telekonferans ile katılımına izin verilmemesinin uygun olmadığını, ancak bunun, “Alman halkının topyekun bir karşı duruşu olarak mütalaa edilmemesi gerektiğini” söyledi.
Türkiye’nin, göç konusunda AB ile yaptığı anlaşmaya uyduğunu hatırlatan Kahraman, alınan tedbirler sayesinde göç hareketinin azaldığını anlattı. Bu konuda Türkiye’nin üzerine düşeni yaptığını ifade eden Kahraman, Türkiye’ye vize serbestinin verilmesi gerektiğine inandıklarını kaydetti.
Başka bir soru üzerine Kahraman, Türkiye’nin istihbaratının güçlü olduğunu ve FETÖ’nün faaliyetlerinin farkında olunduğunu iddia ederek, “Tedbirler alıyorduk zaten. O tedbirleri almakta olduğumuzu görünce bir an evvel harekete geçme mecburiyetini kendinde hissetti. Yoksa tedbirler almıyor değildik, tedbirler alıyorduk. Bunu çeşitli platformlarda dile getiriyorduk. Nitekim yaptıkları erken hareket onun uzantısıdır. Bu darbenin öne çekilmesinin sebebi, tedbirlerin iyice alınmış olduğunu görmeleri oldu” yanıtını verdi.
“Meclisler bombalanmaz”
Meclislerin, demokrasinin tecelligahı olduğunu belirten Kahraman, “Meclisler bombalanmaz. Bu bir gözü dönmüşlüğün uzantısıdır, demokrasiyi hiç hazmedememenin uzantısıdır” diye konuştu.
Başkanlık sistemi konusundaki görüşü sorulan Kahraman, “Ben bir hukukçu olarak, hükümet şekillerini inceleyen bir kişi olarak Türkiye için başkanlık sisteminin doğru olduğu kanaatinde olan bir insanım. Ama bu konsensüsle, toplumun kabulüyle olmalıdır. Yeni bir anayasa ihtiyacı içinde olduğumuzu da ifade etmek isterim” dedi.
Olağanüstü halin 3 aylık bir süre için ilan edildiğini hatırlatan Kahraman, bunun uzatılmasına ilişkin TBMM’ye herhangi bir talebin gelmediğini kaydetti.
Suriye’ye ilişkin bir soruya ise Kahraman, “Suriye’de olmaması gereken bir rejim, bir diktatör var. Bu rejimin düzelmesi lazım ve dünyanın bu noktada gerekeni yapması lazım.” yanıtını verdi.
Kaynak:Cumhuriyet