Amerikalı Neo-con yazar Michael Rubin, Amerikan Enterprise Institute (Amerikan Girişimcilik Enstitüsü)’nün web sayfası – AEI.org köşesinde yayınlanan 12 Ekim 2016 tarihli yazısında Erdoğan’ın hayatını kaybetmesine sebep olabilecek şiddette üçüncü bir darbenin yaklaşmakta olduğu iddiasında bulundu. Rubin’in makalesinde adı Erdoğan’dan sonra en çok geçen isim Sedat Peker, Rubin’e yanıt verdi. “2000’li yılların başında, Swiss Otel’in kral dairesinde Amerika elçilik görevlileri, CIA ve DEA ajanları ile resmi bir görüşme yaptım” diyen Peker, görüşmelerin içeriğini önümüzdeki günlerde açıklayacağını söyledi ve “Michael Rubin’e beni aşırı milliyetçiliğe sahip, ancak aynı zamanda da bu bölgenin en büyük mafyası olduğumu belirten bu yazısına karşılık şunu sormak isterim:Sizin büyükelçilik yetkilileriniz ayrıca CIA, DEA ajanlarınız iki yeminli tercüman ile beraber dünyanın her yerindeki mafya babalarıyla görüşme mi yapıyor? O zaman Sayın Rubin sizin kendi devlet yetkililerinize böyle bir görüşmeyi nasıl yaparsınız diye sormanız gerekmez mi?”ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı ve mafya ilişkisinin dikkat çekici olduğunu söyleyen Rubin, Erdoğan’ın kirli işlerini perde arkasından sürdürmek konusunda Gülencilerden boşalan yeri, Sedat Peker ve Mehmet Ağar gibi isimlerin doldurabileceği savında bulunmuştu. Rubin, her iki ismin de Erdoğan’a sadakat ile bağlı olduğunu belirtirken, yazısını şu ifadelerle bitirmişti: “Derin devletin doğası politik ve etnik gruplaşmalara kadar uzanır, 1996 Susurluk skandalı bize bunu göstermişti. Eğer Erdoğan suikaste uğramış olsa – ve orada buna kalkışacak birileri var – Türk derin devleti, vakumu doldurmak konusunda geride kalan en büyük muhtemel güç olacaktır. Peker hakkında genel olarak konuşulan konu, kendisinin hırslarını ve ideolojisini bir kenara bırakmaya uygun birisi olmadığı yönünde. Peker geçmişte devletin dizginlerini eline almak istememiş olsa da, kendisini başkanlık sarayına bir kukla olarak oturtmak isteyebilecek çok sayıda kıdemli Türk politikacı ile yeterli bağlantılara sahip. Erdoğan kendisinin bir sultan olduğuna inanabilir, gerçekte ise, kendisi aslında sadece yürüyen ölü bir adam olabilir”
PEKER’DEN YANIT: ABD ELÇİSİ VEKİLE BENİ SORDU
Sedat Peker, Michael Rubin’in makalesinde bir açıklamayla yanıt verdi. “Amerika’da CIA’e yakınlığı ile bilinen Michael Rubin, AEI.org adlı internet sitesindeki köşesinde yayınlamış olduğu ‘Yeni darbe geliyor, Erdoğan hayatıyla ödeyecek!’ (YÜCE ALLAH KORUSUN) başlıklı yazısında şahsımla ilgili de uzunca tespitlerde bulunmuş” diyen Peker, “Amerikalıların hayatıma dolaylı da olsa dahil oldukları her anın bir sonraki döneminde büyük felaketler yaşamış olduğum için yazarın bu analizlerini haliyle çok manidar buldum” ifadelerini kullandı.
Kendisinin uzun yıllar hapiste kaldığını hatırlatan Peker, ABD’nin hayatına dahil olmasıyla ilgili şu ifadeleri kullandı:
“Cezaevine girmeden önce eski Çankırı milletvekillerinden Mete bey ile evimde bir görüşme yapmıştık. Kendisi fikirlerine değer verdiğim bir insandır. Bana telefon açarak, mümkünse acil olarak önemli bir konu hakkında görüşmek istediğini söylemişti. Kendisini evime davet ettiğimde birçok diplomatın katıldığı bir davetten geldiğini dile getirdi. (Milletvekili olduğu dönemde Dışişleri Bakanlığı’nın komisyonlarında çalıştığından bu tip davetlere sıkça iştirak eden bir siyasetçiydi.) Davette daha önceden de tanıştığı Amerika Büyükelçisi ile benim hakkımda uzunca sohbet ettiklerini, neredeyse davetin başından sonuna kadar benim hakkımda konuştuklarını söyledi.
Bunun üzerine kendisine benimle ilgili sohbetin Amerika Büyükelçisi tarafından mı yoksa kendisi tarafından mı açıldığını sorduğumda; Amerika büyükelçisi tarafından konunun açıldığını, kendisinin şahsımla ilgili çok değişik şeyler duyduğunu, ancak bunların hangisinin doğru olduğunu bilemediğinden kendisine beni sorma ihtiyacı duyduğunu dile getirdi. Mete Bey de dostluk adına kendince bende gördüğü özellikleri uzun uzun anlatmış ve sohbetin başından sonuna kadar büyükelçi devamlı yazılı notlar almış.”
CIA İLE RESMİ GÖRÜŞME YAPTIM
Peker, devamında eski Çankırı Milletvekili Mete Bülgün olduğu sanılan isme söylediklerini ise şöyle aktardı: “Hiç unutmam Mete Abiye dönerek, şimdi söylediklerimi lütfen yanlış anlama dedim. Sen bana iyilik olsun diye, bütün iyi niyetinle bunları elçi beye anlatmışsın, ancak Mete Abi sen farkında olmadan benim ipimi çekmişsin dedim. Sen de göreceksin ki çok uzun bir zaman geçmeden başıma büyük bir felaket gelecektir dedim. Mete Abi bu yorumuma önce şaşırdı, sonrasında benim ile aynı düşünmediğini dile getirdi. Sohbetimizde Mete Beye, bundan önceki büyükelçi döneminde, onların resmi talebiyle, 2000’li yılların başında, Swiss Otel’in kral dairesinde Amerika elçilik görevlileri, CIA ve DEA ajanları ile resmi bir görüşme yaptığımı, orada söylediklerimden sonra senin bu anlattıklarını da üzerine koyarsak sıkıntı yaşayacağım kaçınılmazdır demiştim. (Aradan geçen kısa bir zaman dilimi beni haklı çıkarmaya yetti de arttı.)”
CIA İLE GÖRÜŞMEMİN İÇERİĞİNİ AÇIKLAYACAĞIM
Peker, Michael Rubin’in yazdıklarına ise şu yanıtı verdi:
“Michael Rubin’e beni aşırı milliyetçiliğe sahip, ancak aynı zamanda da bu bölgenin en büyük mafyası olduğumu belirten bu yazısına karşılık şunu sormak isterim: Sizin büyükelçilik yetkilileriniz ayrıca CIA, DEA ajanlarınız iki yeminli tercüman ile beraber dünyanın her yerindeki mafya babalarıyla görüşme mi yapıyor? O zaman Sayın Rubin sizin kendi devlet yetkililerinize böyle bir görüşmeyi nasıl yaparsınız diye sormanız gerekmez mi? (Bu görüşmedeki konuların ne olduğuna, görüşmeye katılan Amerikalı yetkililerden hatta yazılı raporlardan da ulaşabilirsiniz.) Kıymetli Dostlarım, önümüzdeki günlerde Michael Rubin’in merakını gidermek için Swiss Otel’de yapılan ve Amerika Devleti’nin resmi talebiyle gerçekleşen görüşmenin detaylarını sizlerle paylaşacağım. Kendisinin bu bölgenin en büyük mafyası dediği şahsıma Amerika devlet görevlilerinin hangi güzellemeleri yaptıklarını da mutlaka anlatacağım.”
Kaynak:Oda tv