Ankara Emniyeti şube müdürlerinden Fatih Eryılmaz…
YARASINI SARANLARDAN
FETÖ’ye DARBE vuranlardan
Dursun ERKILIÇ
Türkiye’nin, Türk Milletinin 15 Temmuz’da yaşadığı ihanet ve işgal girişimini hatırladıkça, düşündükçe, o vahim, ibretlik görüntüleri izledikçe ülkemizin, devletimizin, milletimizin ve kendimizin bugünkü haline şükretmemek mümkün mü?
Şükretmeyenler, bu vatan elimizden gitmek üzereyken yeniden bize hediye eden 15 Temmuz şehitlerine, gazilerine hürmet etmeyenlerdir… Ki, onların bu vatana verecek bir şeyi de yoktur.
‘Allah rahmet eylesin’ dediğimiz şehitlerimiz elbette unutulmayacak…
‘Allah hem razı olsun hem de uzun ömür versin’ dediğimiz gazilerimiz ise, varlıklarıyla bize güç ve moral vermeye devam edecek.
BİR KAHRAMAN: FATİH ERYILMAZ
15 Temmuz’un o ‘kapkaranlık’ saatlerinde Türkiye’yi işgal ederek emperyal ağababalarına teslim etmek için harekete geçen asker kılıklı teröristler ile sivil işbirlikçilerine karşı verilen ölümcül mücadelenin kahramanlarından biri de Ankara Emniyetinde Şube Müdürlüğü yapan Fatih Eryılmaz idi…
Eryılmaz, soyadı gibi yılmaz bir yapıya sahip. Polis Kolejine girdiği 1988 yılından tanıştığı Fetullah Gülen Cemaatinin 15 Temmuz gecesi kabak gibi ortaya çıkan terörist yüzünü ilk fark edenlerdin. Fark etmekle kalmayıp bunu kamuoyu ile paylaşan ve kendisine inanmayanlar tarafından alaya alınan bir Emniyet mensubu…
BULUŞTUK, KONUŞTUK…
Bir sözde cemaatten, Haşhaşilere rahmet okutan bir Türkiye ve İslam düşmanı terör örgütüne dönen bu yapıyla mücadeleye ömrünü adayan Fatih Eryılmaz ile buluşup, yaşananlar üzerine sohbet ederken çok ilginç tespit ve değerlendirmelerde bulundu…
Öncelikle gazi olduğu o anları konuştuk. Başkenti de saran hain kalkışmayla birlikte görev emri alan arkadaşları gibi Ankara Emniyet Müdürlüğüne gelen Fatih Eryılmaz, Fetullahçı Terör Örgütü’ne karşı verilen destansı mücadelede yerini alır…
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Genelkurmay, MİT, TBMM gibi Ankara Emniyet Müdürlüğü’nü ve Müdürlük önünde toplanan sivilleri de hedef alan hainler, polis-sivil demeden herkesi hedef alır…
Buna rağmen, kamera kayıtlarına da yansıyan görüntülerde izlendiği gibi, Emniyet binasını kuşatan tank ve zırhlı araçlarına rağmen polis memurlarını da yanına alarak Emniyetin önünde etten duvar örerek darbecilerin içeri girmesini engellerler.…
FETÖ’cü hainler kalabalığın üzerine yaylım ateşi açar ve bu alçak saldırıda, Ankara Emniyet Müdürlüğü şube müdürlerinden Fatih Eryılmaz yaralanır… Bu görüntü de kayıtlara yansır…
İzledik, üzüldük, sarsıldık…
O hainliğin içinden Allah’ın yardımıyla yaralı çıkan ve gördüğü tedavinin ardından yüzyüze olduğunuz bir gazi insanı hüzünlendirdiği kadar sevindiriyor ve gelecek adına umutlandırıyor.
HERKES EFSUNLU GİBİYDİ
Bu hüzün ve umut ile sohbet ederken, ömrünü FETÖ örgütüyle mücadeleyle adadığını söyleyen Eryılmaz, bunu“Ana akım siyaset, bürokrasi, medya ve hatta halk bu örgütün efsunu altındayken” yaptığını söyledi.
En yakınında bulunanların dahi istihza ile yaklaşmalarına rağmen mücadelesinden, toplumu uyarmaktan vazgeçmeyen Fatih Eryılmaz, hayatının her döneminde FETÖ mensubu teröristlerin ve sempatizanlarının hayatını karartmak için her yolu denemesine rağmen dönmemiş yolundan.
Başarılı bir polis olmasına rağmen o kadar çok gözaltına alınmış, sürülmüş ki, karısı bir ara, “Sen gerçekten polis misin? Neden bu kadar ceza alıyorsun, sürgün ediliyorsun?” sorularını sormak durumunda kalmış…
Tüm bunlar Eryılmaz’ı yıldırmamış…
“İtibarımdan, mesleğimden, hürriyetimden olma pahasına bu örgütten korkmadım” diyen kahraman gazi, “Yeri geldi kimse selam vermedi, dost zannettiklerim görmezlikten geldi” sitemini ettikten sonra şunları söyledi:
“Haksız tayinler, idari soruşturmalar, gözaltılar ve adli kumpaslar gördüm. Bu acılar ayrı hikaye…‘Cehennem, acı çektiğimiz yer değildir; acı çektiğimizi kimsenin duymadığı yerdir’ der Hallac-ı Mansur. Hiç kimse sesimi duymadı ve o cehennemi yaşadım…”
DOĞUŞTAN FETÖ UZMANI!
Fatih Eryılmaz için, tam bir FETÖ uzmanı dense yeridir! Çünkü bu terör örgütünün yaptığı, yapacağı pek çok eylemi önceden ve ‘nokta atışı’ bir isabetle bildirmek gibi bir görevi yerine getirmiş. Sonuç?
Kendisi anlatsın:
“Uyarılarımı kimse dikkate almadı. Romalıları sürekli Kartaca tehlikesine karşı uyaran ve Romalılardan deli muamelesi gören Romalı senatör Cato misali deli muamelesi gördüm. En yakınlarım bile beni duymadı, duymazlıktan geldi. Bütün bunlara rağmen gece-gündüz demeden bu örgütü takibe, çözümlemeye ve analiz etmeye çalıştım. Ulaştığım bilgilerlemilletime pek çok mesaj verdim.”
TEDAVİ OLURKEN BİLE…
Fatih Eryılmaz, yaralandıktan sonra teravi edilmek üzere götürüldüğü hastanede de kamuoyunu uyarma görevini sürdürür…
“Tanıyanların şahitliğiyle sabittirki…” diye başladığı bu görevi yerine getirirken; 17/25 darbe girişimini, İstanbul’da 2 FETÖCÜ hakimin tutuklu polisleri bırakma cüretini, 15 Temmuz hainliğini (Kemalist görünümlü Gülenist darbe şeklinde formülüne ederek) bağıra bağıra anlatır. Duyan olmaz…
17/25Aralık ve 15 Temmuzu yaşayan bir ülkede filtreli, filtresiz milyarlarca ‘bilgi’nin toplumun üzerine boca edilmesini, karşı karşıya kaldığımız tehlikenin yeterince anlaşılmasını önlediğini söyleyen Eryılmaz’a göre;
“Sevr ile gerçekleştirmek istedikleri Türk milletini yok etme projeleri büyük taarruzla püskürtülen Haçlılar ve yerli işbirlikçiler(FETÖ), 15 Temmuz itibarıyla yüzlerindeki maskeleri çıkararak saldırıya geçmişlerdir. Amaç çok net olarak Türkü yok etmektir…”
Fatih Eryılmaz, toplumu uyarma görevini öylesine bilinçli yapmaktadır ki, “Karşı karşıya bulunduğumuz tehlikenin niteliği ve niceliği ile ilgili olarak temas edebildiğim herkesi uyarmaktayım. Hem daha geniş bir kitleye ulaşabilmek hemde tarihe not düşebilmek amacıyla acil kodlu uyarılarımı buradan yazıyorum” deme gereği duyar.
İyi ki de der…
Çünkü:
“Karşı karşıya bulunduğumuz saldırı çoklu bir zeka tarafından ince ince planlanmıştır. Planın sahibi Haçlı güçleridir. Haçlı güçleri FETÖ, PKK ve IŞİD gibi farklı olduğu zannedilen ama aynı amaca hizmet eden pek çok karta sahiptir. İnce bir planla bu örgütler üzerimize salınmaktadır.”
Ne yapmak gerekir?
“Bu saldırıya karşı alınacak tüm tedbirler bir yazı boyutuna sığdırılamaz.”
BU BİR ÇARE DEĞİLDİR
O zaman, Eryılmaz bir çıkış yolu da göstermelidir. 15 Temmuz’daki darbe girişimindeemperyalhaçlıların eli olan FETÖ’ye karşı acil olarak alınması gerekli tedbirleri şöyle sıralar:
1-)15 Temmuz 2016 gecesi Türk milleti için 2. Haçova zaferidir. Saflarımız bozulmuş ve yenilgi kaçınılmaz gözükürken aynı Haçova’da olduğu gibi Türk milleti savaşa müdahale etmiş ve düşmanı püskürtmüştür. Düşman büyük bir yara almış ancak ölmemiştir. Pişman değildir ve yeniden harekete geçeceği kesindir.
2-) Savaş birbirini izleyen bir çok muhabereden oluşur. Bir muhabereyi kazanmak savaşın tamamen kazanıldığı anlamına gelmez. Alman generalClauzoviç’in ifadesiyle, zafer düşmanın savaşma iradesini yok etmektir. 15 Temmuz gecesi düşman püskürtülmüş;ama; tıpkı 17/25 Aralık’tan sonra yapılan operasyonlarda olduğu gibi FETÖ’nün savaş iradesi kırılamamıştır. Bu irade kırılmadığı müddetçe tehlike devam edecektir. Yaralı düşman çok daha acımasız ve tehlikelidir.
3-) Sun Tzu’nun ifadesiyle, düşmanını tanımayan onu yenemez. Tehlikenin bertaraf edilmesi ve düşmanın tamamen yok edilmesi için öncelikle düşmanı tanımak gerekir.
4-) FETÖ yalnız istihbari dinleme, ihbar, itiraf vbyollarla çözümlenemez. Gerek bu yollarla elde edilen bilgiler gerekse devletin arşivinde bulunan bilgiler elimizdedir. Çok bilgi vardır. Ancak bu bilgileri analiz edip okuyacak bir akıl olmadıktan ve bu akıl kurumsallaşmadıktan sonra bu bilgiler yok hükmündedir. Görmesini bilenler için her şey birbiriyle bağlantılıdır.
FETÖ’ye karşı yapılacak harekat akciğer veya kalp nakli ameliyatı gibidir. Ameliyatı yapacak kadro bu ilme ve tecrübeye sahip kişilerden oluşmalıdır. Bu bilgi, tecrübe ve gerekli uygun aletler olmazsa yapılacak harekat başarıya ulaşamaz. En hassas neşterler yerine kazma ile operasyon yapmak hastayı tedavi etmeyeceği gibi ameliyat masasında bırakacaktır.
5-)15 Temmuz darbe girişimi öncesinde istihbarat kurumlarındaki zaafiyet ortadadır. 17/25 Aralık sonrasında rastlanan FETÖ ile mücadele görevinin kriptoFETÖ’cülere verilmesi gibi garabetlerde ortadadır. En basit bir değerlendirmede dahi 17/25 Aralık sonrası istihbarat kurumlarının 3/1’inin kriptoFETÖ’cü olduğu düşünülmektedir. Bu mücadele için görevlendirilenler en ufak bir şaibesi olmayan, daha önceki mücadele tavır ve hayatlarıyla kendilerini ispat etmiş personelden seçilmelidir. Bununda en kolay yolu önceki yıllarda FETÖ tarafından tasfiye edilmeye çalışan personelin görevlendirilmesidir.
6-)FETÖ 15 Temmuz gecesi püskürtülmüştür. Ancak örgütün operasyonel ve istihbari gücü 2. bir kalkışmaya yetecek ölçüdedir. Başarısız 15 Temmuz darbe girişimindende ders çıkartacak olan FETÖ, daha tehlikeli ve acımasız hale gelmiştir. 17/25 Aralık sonrası yapılan operasyonlarla FETÖ’nün bittiğini sananlardan, uyarılarımı dikkate almayarak kulağının üzerine yatanlardan özür değil sadece kendilerine gelmelerini bekliyorum.
7-)15 Temmuz da başarısız olan FETÖ 2. bir kalkışmadan önce toplumsal düzen ve güveni hedef alacak ve meydana getireceği kaos ortamında harekete geçecektir.
8-)İlk olarak FETÖ, 15Temmuz sonrası kendisine ve sahiplerine karşı oluşan toplumsal mutabakatı hedef alacaktır. Kamuda tasfiyeler yapılırken istihbarat ve diğer bürokrasideki kriptoFETÖ’cülerFETÖ’cü olmayanları FETÖ’cü diye ihbar edecektir. Bu ve benzeri yollarla FETÖ’ye karşı oluşan toplumsal mutabakatı dinamitlenmeye çalışacaktır. Gözümüz gibi korumamız gereken ilk konu ve en büyük gücümüz bu mutabakattır. Kim olursa olsun bu mutabakatı bozacak bir söz ve eylemde bulunan FETÖ’cüoür ve haçlıya hizmet eder.
9-)Toplumsal kaos yaratmak, devlet ve toplum bu kaosla meşgulken harekete geçmek FETÖ7nün işini kolaylaştıracağından FETÖ etnik ve mezhepsel fayları harekete geçirecek suikastler düzenleyebilir. Etnik ve mezhepsel kesimlerin kanaat önderlerine asker, polis ve istihbaratçılar tarafından yapılmış süsü verilerek suikastler yapılıp suç devletin üzerine atılabilir. Özellikle HDP’liler korunma altına alınmalıdır. Böyle bir suikast iç toplumu iç çatışmaya sürükleyecek PKK ve FETÖ ile meşgul olan güvenlik güçleri mecburen bu güçlerini bölmek zorunda kalacaktır. FETÖ bu esnada toparlanmak için Zaman bulacaktır.
YARATIKLAR GİBİLER…
Bu noktada Amerikan filmindeki uzaylıları örnek veren kahraman gazi Eryılmaz, hani insanların içine girip saklanan ve yeri-zamanı gelince ortaya çıkan yaratıklar var ya; FETÖ’cüleri de onlara benzetiyor. Dost görünen düşmanlar…
Yani…
“FETÖ’nün gücü başka bedenlerin içine girip yaşayabilmesinde ve bu bedenlerle eylem yapabilmesindedir.”
10-)Bu aşamada devlet ve millet olarak en zayıf noktamız düşmanın kullanacağı Kürt kartıdır. Bırakın terörle arasına mesafe koymayı terör örgütünün bir parçası olan HDP doğal olarak Yenikapı mutabakatında yer alamazdı. Ancak kaderini Türkiye Cumhuriyeti içinde gören Kürt vatandaşlarımızın kanaat önderlerine kesinlikle bu mutabakatta yer açılmalıdır.
11-)FETÖ örgütünün diğer İslami cemaatlerin bedenine sızdığı artık herkesin bildiği bir sırdır. 17/25 ten önce kamuda örgütlü olmayan birçok İslami cemaat bugün örgütlü konumda gözükmekte isede hiç bir zaman kamuda dikey örgütlenmesi olmayan bu cemaatlerin birdenbire kamuda boy göstermeleri izaha muhtaç dahi değildir. (Çünkü FETÖ onların da içine sızmıştı…) Gerek devlet gerekse bu cemaatler kendilerini ve 2008’den sonra kendilerine katılmış gözüken kamu görevlilerini sorgulamak zorundadırlar.
12-)17/25 Aralık’tan sonra başlayan veSayın Cumhurbaşkanı’ndan başka sahipleneni olmayan mücadelede bir çok devlet yetkilisi eş, dost, akraba , meşrep veya FETÖ’nün şantajından korkmak gibi sebeplerle hem devleti hem cemaati idare etme stratejisi gütmüşlerdir. 15 Temmuz’dan sonra ise kurumlarında sakladıkları ve kefil oldukları FETÖ’cüleri hesap sorulacağı korkusuyla daha derine gömmektedirler.
13-)İkinci bir kalkışma için FETÖ’nün ordu içinde kalan elemanlarıyla tekrar iletişime geçmesi ve motive etmesi gerekmektedir. FETÖ’nün yapısı gereği ordu içinde bulunan elemanlar hücre yapısı gereği kendi hücresinden başkalarını tanımamaktadırlar. FETÖ bu elemanlarının senkronizesini abi denen sivil örgüt mensuplarıyla sağlamaktadır. Bu abi yapılanması bir an önce tespit edilip derdest edilmeliydi. Bu konu en önemli konudur ve yeterli yol alınamamıştır. Eğer 17/25Aralık’tan sonra bu abi/imam operasyonu yapılmış olsa idi 15Temmuz yaşanmayabilirdi.
14-)ÖKK tıpkı istihbarat kurumları gibi tamamen temizlenmeli ve acilen güçlendirilmelidir. ÖKK envanterine tank, helikopter ve uçaklara karşı kullanılabilecek stinger, tanksavar ve uçaksavarlar konulmalıdır. Bu kuvvet acil müdahale gücü olarak düşünülmeli ve buna göre yapılandırılmalıdır.
15-)Özellikle büyük şehirlerdeki emniyet müdürlükleri düşürülemeyecek kaleler olarak yeniden inşa edilmeli, polis özel harekat yukarıda anlatılan ÖKK gibi yapılandırılmalıdır.
16-)FETÖ nün halktaki karşılığının yüzde 1 civarında olduğu değerlendirilmektedir. Ancak bu örgüt tüm devlet kurumlarında örgütlenmiştir. Yani en sağlam olan halktır.
Bir halk ordusu olan ve Mehmetçik olarak gönlümüzde her daim yeri olan halk çocuklarının askeri darbelerde kullanılamamasına yönelik eğitim askerliğin başında verilmelidir.
17-)Yüksek rütbeli ve sayıca çok ancak vatana ve anayasaya sadık olmayan personeldense vatana ve anayasaya sadık az sayıdaki rütbelilerle Mehmetçiklerden oluşacak mobilize olma kabiliyeti ve Ateş gücü yükseltilmiş ve moral motivasyonu artırılmış bir TSK acil ihtiyacımızdır. Maddi ve manevi kaynaklar bu yolda seferber edilmelidir.
Bu saldırı yalnız bir FETÖ saldırısı değildir ve 15 Temmuz’da püskürtülmekle biten bir mesele değildir. Bu saldırı bir başlangıçtır. FETÖ ve diğer terör örgütleriyle devam edecektir. Ancak bu bizi korkutmamalıdır. Milli mutabakat devam ettikçe akıllı ve hızlı olunduğu müddetçe;”Ey Türk! Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe, senin ilini ve töreni kim bozabilir…”