Aç yığınların karşısında tüm ihtişamıyla duran kutsal kişi,ölümün ne kadar yüce bir erdem olduğunu anlattı,”ölün” dedi,”ölün ki bu dünyada yaşayamadığınız ne varsa orada sizin olsun”
Etrafında ki kutsal kişiler onayladı,”ölüm güzeldir,güzeldir bu dünyanın günahlarından kurtulmak,ölün ki bu dünyada tadamadığınız ne varsa tadın,çünkü sizin ölümünüz Tanrı katında kutsal bir yeniden başlangıç olacak,cennet denilen o muhteşem yerden her birinize istediğiniz kadar sunulacak”
Kalabalık uğuldadı,ölmek güzeldir dedi biri,bunca kutsal kişi cennet müjdesi de vermişti.Uğuldayan kalabalık tekrar etti,ölüm güzel olmasa kutsal kişiler söyler miydi?
Hazır mısınız diye sordu kutsal ve büyük tanrı kral,ey cennetle müjdelenen kullar hazır mısınız?
Uğultu yayıldı kalabalıktan,hazırız dedi biri,yüzlercesi tekrar etti,hazırız.
Çalışıp doyamadıkları dünyadan kurtulup,cennete gideceklerdi.
Kalabalıktan cılız bir ses duyuldu,güzelse bu kadar ölmek,siz neden bu dünyanın nimetleriyle yaşıyorsunuz? diyen.
Din işlerinden sorumlu kutsal kişi kim bunu demeye cüret eden diye kükredi.Tanrı kral,hain,darbeci,bozguncu diye kükredi.
Ben dedi kutsal ve büyük tanrı kral,ben ki tanrı’nın yer yüzünde ki gölgesiyim ve size cennet vaad ediyorum,bu ne cüret.
Aynı cılız ses devam etti,peki çocuklarınız,onlar saraylarında bolluk ve şatafat içinde yaşarken,bizim onların sahip olduklarına kavuşmamız için neden ölmemiz gerekiyor?
Çılgınca bağırtılar yükseldi kutsal kişilerden,bu ne densizlikti.Kutsal kişilerin çocukları da kutsal dı ki onlara evlat verilmişti.Kimsenin haddinemiydi sorgulamak.
Tanrı kral öfkeden kızararak,bana inanmıyorsanız eğer yüceler meclisine sorun dedi.
Sormaya gerek kalmadı,körlerden ve sağırlardan oluşan meclis,evet biz gördük,biz duyduk,sizlerin kutsanmış ölüler olacağınızı dedi.
Aynı cılız ses,önünü göremeyen,yanındakini duyamayan neyi görür,neyi duyar diye sordu.
Kalabalık uğuldamaya başlayınca,bir kaç kişi öne atılıp bağırdı;inanmayın bu dinsize,sizi de dinden çıkaracak diye.
Tanrı Kral kimsen kendini göster dedi,göster ki cesaretini görelim,tebaamın kutsal ölümüne engel olan kimmiş bilelim.
Konuştu sesin sahibi,ben dedi bir erkek ya da kadın değilim,bir insan da değilim.Gövdesi toprakta,dalları göklerde olan,artık kurumaya yüz tutmuş umut ağacıyım,köklerim artık su değil,genç ölülerin kanıyla yıkanıyor,dallarımda o ölülerin künyeleri asılı.
Tanrı kral inanmadı,yalan söylüyorsun,bir ağaç nasıl konuşur diye sordu.
Aynı ses cevap verdi,konuşan ben değilim zaten,oğullarını kaybetmiş annelerin feryadını ,can verirken niye diye soran gençlerin sözlerini yapraklarıma taşıyan rüzgar.
Sonra kalabalığa seslendi,korkularınızla unuttuğunuz vicdanlarınızın sesi bu duyduklarınız,o kadar umutsuz ve sağırsınız ki,vicdanlarınızın sesi yapraklarımda dolaşır oldu,keşke vicdanlarınızın sesi olacağıma,şu kutsal sandığınız çobanlarınızın elinde ki kaval olsaydım,belki o zaman dinlerdiniz beni.