Siyaset: Arapça köklü bir sözcüktür. Seyislik etmek,halkı gütmek anlamındadır.
Güdülen kim?!…
Seyislik edilip ;başında durulup mahmuzla dürtülen kim?!…
Yularından çekilip götürülen kim? Böyle değil mi sanki? İtirazlar yükseliyor böyle değil? Peki nasıl?!… Daha dün yağ bal olduğunla aran bozuk. Neden diye sorabilecek tek kişi yok? Neden yok? Çünkü onlar düpedüz yağcılıkla yaşayan; hayatında kendi fikri olmamış. Olsa da söyleyememiş bir kendini bir tür günü kurtaran insan yumağı.
Otuz yıl sonra kendini nerede görüyor bu insanlar? Milletvekili koltuğunda oturmuş ve bir efendinin işaretiyle bir anda hayatı değişmiş bir sıraya girmiş piyango-loto talihlisi sıfatıyla;yüzsüzce inançlarını satmış bir avuç cemaat insanı…
Tabanın bundan haberi var mı?… Yok!… Neden yok?!… Çünkü onlar güdülen…
Ana muhalefette aynı durumda; baba – maço muhalefette aynı durumda nereden tutarsanız tutun elinizde kalıyor işte…
Uçurum ve dip bu işte…
Çözüm ise açık; Ülkemizde halkın büyük çoğunluğunun çok iyi bildiği ama bir türlü değişmesine onay vermediği veya kendisinin siyasetin içine girerek değiştirmediği siyasi zıtlaşma kavramını vurgulamak gerektiğini düşünüyorum. Siyasi restleşme kavramı sadece ben bilirimcilikten öte bir şey değil aynı zamanda siyasi yıkıcılığın ve bence köhnemiş koltuğu korumanın en önemli biçimidir…
Siyasi köhnemiş fikir muhafazakarlığı da aynı. Adam utanmasa yüzyıl aynı koltukta oturacak… Utanmıyor demek ki,oturan oturuyor!….
Ülke sorunlarını halkın gözünden kaçırmaya yaradığını hatta çok uzun süre halkı uykuya yatırdığını görmekteyiz. Gözden kaçırılan ne?! …
Aslında gözden kaçırılan neler var? Bunları ne yazık ki şimdi göremiyoruz, en azından net göremiyoruz. Şimdi dönelim siyaset kavramına…
Türkiye’yi siyasal olarak yöneten yerel siyaset ağalarının; bunlara delege ağaları diyebilirsiniz…
Siyaseti ansılda aslında parmaklarında oynattıklarını ve ellerinin her yerde dolaştığını vurgulamak için yazıyorum…
Liderlik etmekten aslında yoksun hale gelmiş kısacası başarısız olmuş ve partilerini küçültmüş siyasetçilerin delege ağalarının kaç yıldır değişmediğini ve kaç yıldır aynı delegelerle seçime gittiklerini düşünmesini istiyorum…
Siyaset ağaları yıllardır sanki çok başarılı isimlermiş gibi bir koltukta oturabiliyor.
Bu siyasi açmazdan ve halkın hep düşüncesindeki partiye değil de kazanan partilere meyletmesinden doğan bir boşluk bu…
Örnek mi? İsim vermeme gerek var mı? Oyu azalan ve hatta yok olma tehlikesini ensesinde hisseden siyasetlerden bahsediyorum. Biliyorum kimsenin yoğurdu ekşi değil…
Hepsi mis gibi yoğurt işte!…
Bakalım pazarda halk kimin yoğurduna ne not verecek? Artık parmakla tadacak olan onlar…