Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Türkiye’nin Milli Güvenlik Kurulu’nda alınan yaptırım kararların ardından Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin bugün yapacağı bağımsızlık referandumunu engelleyemediğini belirterek “Türkiye’nin çabaları referandumu erteletmeye yetmedi. Hatta sesimiz çok çıkmasına rağmen sonuç alamayınca karizmayı biraz çizdirdik. Bize düşen 25 Eylül sonrasına hazırlanmak. Çünkü yeni dönem, yeni politikaları gerektiriyor “dedi.
Selvi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığından istifa eden Kadir Topbaş’ın ardından yerine geçecek kişinin Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal olduğunu öne sürerek “Bana gelen bilgi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mevlüt Uysal’ı işaret ettiği yönünde. Uysal yeni görevinde başarılı bir performans ortaya koyarsa, 2019’da AK Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı olabilir” ifadesini kullandı.
Abdulkadir Selvi’nin “Referandum ertelenir mi, savaş çıkar mı?” başlığıyla yayımlanan (25 Eylül 2017) yazısı şöyle:
Bir yandan Barzani’nin bağımsızlık referandumunu diğer yandan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı konusundaki gelişmeleri takip ediyoruz.
Önce İstanbul. Kadir Topbaş’ın yerine gelecek isim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında AK Parti İl Başkanlığı’nda yapılan istişare toplantısında konuşuldu. Göksel Gümüşdağ ismi gündemdeydi. Ancak ibre Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal’a döndü. Bana gelen bilgi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mevlüt Uysal’ı işaret ettiği yönünde. Uysal yeni görevinde başarılı bir performans ortaya koyarsa, 2019’da AK Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı olabilir.
Referanduma gelince artık yapılacak mı, yapılmayacak mı tartışması geride kaldı. Mesut Barzani kararından geri adım atmadı. “Erteleme olmayacak” dedi. Baştan söyleyeyim, referandum yapılıyor ama savaş çıkmıyor. Çünkü Barzani bu kararı tek başına almadı. Bağımsızlık referandumuyla birlikte ABD’nin Kürt planında üçüncü devreye geçildi.
Meclis’te tezkere tartışmaları yapılırken, kuliste AK Parti’nin Güneydoğu milletvekilleriyle sohbet etme imkânım oldu. “Barzani’nin referandum ısrarını zamansız ve anlamsız buluyoruz ama referanduma karşı böylesine şahin bir tutum takınılmasından dolayı da rahatsızız” dediler.
Meclis’te tezkere görüşmeleri yapılırken az ötede Genelkurmay karargâhında Irak Genelkurmay Başkanı ağırlanıyordu. Görüşmede Irak Genelkurmay Başkanı’na, “Eğer siz müdahale ederseniz biz Erbil’in arkasında durmayız” mesajı verildiği söyleniyor. Ayrıca referandum yaptırımları da başladı. Bölgesel yönetime 60 günde bir ödenen petrol parası ikinci kez ödenmedi.
Bölge ülkelerinin referandumu erteletme çabaları etkili olmadı.
1- 1. Körfez Savaşı’ndan bu yana bölgesel aktörler sonuç almada etkili olmuyor. Bölgesel aktörler 1. Körfez Savaşı’yla birlikte ABD’nin bölgeye gelmesiyle inisiyatiflerini kaybetti. Ne Irak’ta ne Suriye’de etkili oldular. Uluslararası güçler hem masada hem sahada etkinler.
2- Bölge uluslararası güçler tarafından şekillendiriliyor. Irak’ta ABD, Suriye’de ise ABD-Rusya işbirliği söz konusu. Türkiye, uzun süredir ABD ile Rusya’nın Suriye üzerinde gizli bir anlaşması olduğunu düşünüyor. Suriye’nin ABD ve Rusya’nın nüfuz alanlarına ayrılması bu tezi doğruluyor.
3- İçsavaşlar ve bölünmeler üzerinden bölgenin haritaları yeniden çiziliyor. Bağımsızlık referandumuna ABD’nin bölgesel vizyonu açısından bakmak yararlı. Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin bağımsızlık referandumuna Erbil ya da Ankara’dan, Bağdat veya Tahran’dan bakmakla yanlış yapıyoruz. Erbil’in bağımsızlık referandumuna Washington, Londra ve Tel Aviv’den bakmak gerekiyor. Çünkü bölgenin kaderi Bağdat’ta değil Washington’da çiziliyor. Barzani’nin referandum kararı, ABD’nin bölgesel vizyonunun bir halkası. Bağımsızlık referandumu Suriye’de PYD-YPG bölgesinde dikkatle takip ediyor. Dr. Arzu Yılmaz’ın, “Bu referandum aynı zamanda diğer parçalardaki Kürtlerin siyasal beklentilerinin uluslararası alanda nasıl bir karşılık bulacağının da göstergesi olacak” tespiti önemli. Irak’tan sonra bağımsızlık halkasına PYD-YPG kontrolündeki Kuzey Suriye eklenecek.
4- ABD, 1. Körfez Savaşı’yla birlikte Ortadoğu’yu uzaktan yönetmeyi bırakıp sahaya indi. Bu süreci en iyi değerlendiren Kürtler, en yanlış okuyan ise biz olduk. Kürtler, ABD ile ters düşme yerine işbirliğini tercih etti. Irak’ın işgali sırasında verdikleri desteğin karşılığını Kuzey’de Kürt devleti, Suriye içsavaşında ABD askeri olmanın karşılığını ise PYD-YPG bölgeleri ile aldılar. Bizim durumumuz ortada.
5- Kürtler ABD’nin Ortadoğu’da İsrail’den sonraki ikinci müttefiki oldu. Trump yönetiminden etkin bir isim, “Ortadoğu’da birinci müttefikimiz İsrail, ikinci müttefikimiz ise Kürtler. Önceden Suudi Arabistan’dı ama Kürtler artık bizim Ortadoğu’da İsrail’den sonraki ikinci müttefikimiz oldu” diyerek bunu ortaya koydu. ABD, Kürt kartıyla hem bölge ülkelerini şekillendiriyor, terbiye ediyor hem de hiçbir demokratik denetime tabi olmadan bu bölgeleri “ABD üssü” gibi kullanıyor.
Türkiye’nin çabaları referandumu erteletmeye yetmedi. Hatta sesimiz çok çıkmasına rağmen sonuç alamayınca karizmayı biraz çizdirdik. Bize düşen 25 Eylül sonrasına hazırlanmak. Çünkü yeni dönem, yeni politikaları gerektiriyor.