17 Şubat 1993 tarihinde uçağının düşmesi sonucu ölen Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in ölümünün üzerinde ki sır perdesi hala kaldırılamadı.Bilir kişiye sabotaj ihtimalinin sorulmamasından,devrin Genel Kurmay Başkanı Doğan Güreş’in dahi kazadan başka bir ihtimali gündeme getirmemesine kadar.
Peki bu ölüm neden bu kadar önemli,Eşref Bitlis çok iyi bir asker olmasının yanı sıra Malatyalı olması sebebiyle bölgeyi,bölge insanını,terörü kullanan güç odaklarını ve bölge insanının yapısını askerliği kadar iyi bilen bir komutandı.
Bundan dolayı bölgesel güç odaklarından,Çekiç Güç’e,İstihbarat Teşkilatlarına kadar uzanan bir yelpazede pek çok tehlikeli düşman kazanmış bir vatan severdi.
KOD ADI:KALE
Terörü bitirmek için yaptığı ‘KOD ADI:KALE’ olan çalışmasını devrin Başbakanı Turgut Özal’a sunarak,terörün arkasında ki güç odaklarını açıkça teşhir etmiş ve açık hedef haline getirilmişti.
Bu günleri anlayabilmek için geçmişte üstü örtülen olayları bilmek zorundayız.Çünkü Emperyalizm bir örümceğin ağını ördüğü gibi sabır ve sinsilikle çalışır.Çekiç Güç’ten Türkiye’den 17 vilayet isteyen ve Referandumu ile gündemden çıkmayan Barzani’ye,bu süreci anlamanın başka yolu yok.
EŞREF BİTLİS’İ ÖLÜME GÖTÜREN SÜREÇ
Jandarma Eski Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in ölümünden 7 ay önce dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a yazdığı son mektup ortaya çıkar.
Sabah gazetesinin haberine göre, Bitlis’in “Sayın Cumhurbaşkanım, Zatı Aliniz bu olaya müdahil olmalı, aksi takdirde bölgede sonu alınamayacak ciddi risk ve tehditlerle karşı karşıya kalabiliriz” dediği üç sayfalık mektupta Kürt sorununa ilişkin önemli uyarılar yapılıyor ve çözüm önerileri sunuluyor.
Bitlis, mektubun ilk bölümünde ABD tarafından bölgede konuşlu Çekiç Güç’teki bazı komutanların terör örgütü PKK’ya yardım ettiğini ayrıntıları ile açıklıyor. Bu iddiayı güçlendiren görüntü ve telsiz konuşmaları aktarılıyor. ABD’li bazı komutanlarla, PKK lider kadrosunun yaptığı üç toplantıya ilişkin ayrıntılar veriliyor.
Eşref Bitlis, mektubunda ikinci olarak devlet içindeki bazı unsurların terörden rant sağladığını vurguluyor ve isimler veriyor. Güneydoğu’daki bazı işadamlarının güvenlik güçlerinin de desteğini alarak bölgede terör örgütü PKK adına kaçakçılık yaptığını belirtiyor. Mektubun ikinci bölümünde ise Kürt Sorunu Çözüm önerilerini içeren bir rapordan bahsediliyor. “Kod Adı: Kale” olarak tanımlanan planda öncelikli olarak terör belasının defedilmesi gerektiği belirtiliyor. İkinci aşamada ise Kürt halkına yönelik ılımlı adımların atılması için devlet politikası oluşturulması gerektiği vurgulanıyor ve “Bölge halkının kazanılması zaruridir. Halk yanlış yönetim ile terör örgütü arasında sıkışmış durumdadır. Bunu suiistimal eden unsurların bertaraf edilmesinin zorunluluğu ortadadır” tespitinde bulunuluyor.
MGK GÜNDEMİ OLDU
Kürt sorunu çözüm planını ciddi şekilde değerlendiren Turgut Özal, kendisine gelen mektuptan sonra Org. Bitlis ile iki görüşme gerçekleştiriyor. Bitlis Paşa’dan planın nasıl uygulanması gerektiğine ilişkin ayrıntılı yeni bir çalışma yapmasını istiyor ve bu konuda bazı sivil isimlerden yardım alabileceğini belirtiyor. Turgut Özal, Bitlis’le yaptığı ilk görüşmeden sonra konuyu devletin zirvesinde tartışmaya açıyor. Planın içeriğini önce dönemin Başbakanı Süleyman Demirel ve Genelkurmay Başkanı Org. Doğan Güreş ile değerlendiriyor. Konunun ayrıntıları daha sonra MGK toplantılarında ele alınıyor. Özal, Bitlis’in de tavsiyesine uyarak MGK’nın Ağustos 1992 tarihli toplantısını Diyarbakır’da olağanüstü topladı. 27 Ağustos tarihinde gerçekleştirilen toplantı sonrasında 6 maddelik bir bildiri yayınlandı. Adeta “Kod Adı: Kale” planının izlerini taşıyan bildiride “terörle mücadelenin yasalar çerçevesinde yürütüleceği” ve “Bölge halkının yaşam seviyesinin yükseltilmesi için” çalışmalar yapılacağı vurgulandı. Eylül, Ekim, Kasım, Aralık 1992 tarihli MGK toplantılarda da terör konusu ayrıntılı bir şekilde işlendi ve aynı şekilde bildirilere yansıtıldı.
EŞREF BİTLİS KİMDİR?
1933’te Malatya’da dünyaya geldi. Kara Harp Okulu’ndan 1952’de teğmen rütbesiyle mezun oldu. 1966’da Kara Harp Akademisi’ni tamamladı. Dil eğitimini Almanya’da yapıp 1969’da Silahlı Kuvvetler Akademisi’nden mezun oldu. 1973’te Alman Harp Akademisi’ni bitirdi. Bir yıl Kara Harp Akademisi’nde başöğretmen olarak görev yaptı. 1978’de tuğgeneral oldu ve Bolu Komando Tugay Komutanlığı’na getirildi. 1982’de tümgeneral ve Kıbrıs 28. Tümen Komutanı oldu. 1986’da korgeneral rütbesi aldı. 1988’de Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı oldu. 1990’da orgeneral rütbesi aldı ve 20 Ağustos 1990’da Jandarma Genel Komutanlığı’na atandı. 17 Şubat 1993’te uçağının düşmesi sonucu Ankara’da öldü.
RAHATSIZ OLDULAR
Org. Bitlis’in Kürt sorununa ilişkin çözüm planı devlet içinde bazı kesimlerde rahatsızlığa neden oldu. TSK içinde de bazı komutanlar Org. Bitlis’e yönelik sert eleştiriler dile getiriyor, rahatsızlığın bir başka boyutunu ise Org. Bitlis’in planın uygulanması konusunda doğrudan Cumhurbaşkanı Özal ile temasa geçmesi oluşturuyordu. Bitlis’in bu çalışmaları bazı dış güçler tarafından da yakın takibe alındı. Bitlis’i Erbil’e götüren helikopter taciz ateşi ile karşılaştı. Özal ile ikinci görüşmesini Aralık 1992’de yapan Bitlis, bütün ağırlığını bundan sonra Kürt sorunu üzerine verdi. Kendine yakın kurmay kadrodan bir ekip oluşturdu. Bu isimlerle planın ayrıntıları üzerine yeni bir çalışma başlattı. Ancak bu sırada uçak kazası oldu. Yapılan açıklamalarda uçağın buzlanmadan düştüğü belirtildi, ancak kaza sonuç raporu kimseyi tatmin etmedi.
EŞREF BİTLİSİN OĞLU 2012 YILINDA YAPTIĞI AÇIKLAMADA BABASININ ÖLÜMÜYLE İLGİLİ CİDDİ İDDİALARDA BULUNUYOR
Tarık Bitlis, dönemin Jandarma Genel Komutanı olan babası Eşref Bitlis’i yabancı servislerin öldürdüğünü iddia etti.
Soruşturma sürecinde yol alınamaması Eşref Bitlis’in ölümü üzerindeki gizemi daha da büyüttü.
ABD VE JİTEM’DEN RAHATSIZDI
Bitlis, bölgede konuşlanmış durumda bulunan Çekiç Güç Kuvvetlerinin Türkiye’den ayrılması gerektiğini söylüyordu. Bu nedenle Amerika Birleşik Devletleri büyükelçiliği tarafından birkaç defa hükümete şikayet edildiği ortaya çıkmıştı. 17 Aralık 1992’de Çekiç Güç’e bağlı Amerikan savaş uçakları, kendilerine bildirildiği halde Irak’ın Selahattin kentine gitmekte olan Bitlis’in helikopterine taciz uçuşu yaptı ve helikopteri inişe zorladı. Komutanlığı döneminde JİTEM’in kurularak yargısız infazların yapılmasına ve itirafçılarla birlikte silah ve uyuşturucu kaçakçılığı yapılmasına karşı çıktığı da basına yansımıştı.
İşte tam bu noktada şüpheli bir şekilde ölen Eşref Bitlis’in oğlu Tarık Bitlis’ten şok bir iddia geldi. Bitlis, 1993 yılında ölen babasının ölümüyle ilgili CNN Türk’e şunları söyledi:
“Bence babamı yabancı servisler öldürdü. Eşref Bitlis hiç bir zaman içeride terörist grup tarafından katledilmiş olamaz. Olsaydı zaten bugüne kadar bu gruplar bu başarılı eylemlerini kamoyuna lanse ederek güçlerini göstermişlerdi. Eşref Bitlis’in kişisel bir düşmanı da olamaz. O halde taşeronları Türkiye’de olsa bile buna çeşitli isimler koyabilirsiniz. Ama bunun altından muhakkak yabancı örgütle çıkacaktır. Gizli Servisler.
TÜRKİYE KATİLLERLE YÜZLEŞMEYE HAZIR DEĞİL
Babamın katilleriyle bu aşamada Türkiye yüzleşmeye hazır değil. MİT ve Emniyet bu konuda bir tek cümle dahi savcılığa aktaramamıştır. Bu ne yaman bir çelişkidir. Bu ülkenin MİT’i bu konuyla ilgili hiçbir şey bilmiyor. Aynı MİT Ergenekon’un ikinci sırasına Eşref Bitlis’i koymuş.
ÇEKİÇ GÜÇ’E ŞİDDETLE KARŞIYDI
Eşref Bitlis’in o dönem Çekiç Güç ile ilgili verdiği rapor önce Genelkurmay’da sonra Cumhurbaşkanı’na ulaştırıldığı zaten basın tarafından biliniyor. Bu raporun içeği kısaca ve özetle Amerikan kuvvetlerinin o sırada PKK’ya yardım ettiği ve o bölgede yaptığı çalışmalarla o bölge halkına zarar vereceği Özel Kuvvetler’in bölge halkına yanlış tutum ve davranış içinde olduğu konusudur. Yani tamamen Amerika’ya karşı söylenmiş yazılmış Genelkurmay Başkanı’na ve Cumhurbaşkanı’na sunulmuş raporlardır. ”
KAZA DEĞİL SABOTAJ
1993’te Org. Eşref Bitlis’in düşen uçağıyla ilgili kazada bilirkişilik yapan İTÜ Uçak Mühendisliği’nden Prof. Ahmet Yüksel, 2 yıl önce CNNTürk’e yaptığı açıklamada kaza değil sabotaj olduğunu açıklamıştı.
1993 yılında uçak kazazında hayatını kaybeden Jandarma Genel Komutanı Eref Bitlis’in ölümünün arkasındaki sır perdesi ‘5N 1K’ programında aralanmaya çalışıldı. 1993’teki kaza dosyasını inceleyen İTÜ uçak mühendislerinden Prof. Dr. Ahmet Nuri Yüksel’in söyledikleri çarpıcıydı.
HANGAR YOL GEÇEN HANI
Uçağın bulunduğu hangarda kazadan bir gün önce nöbet tutan askerin tedbirsizliğine dikkat çektiği “Hangarın tepesinde ölü gözü gibi lamba yanıyor. Hangara çok rahat oğlaklar da girer insanlar da” ifadesine yer verdi.
BİLİRKİŞİYE SABOTAJ İHTİMALİ SORULMADI
1996 yılında hazırladığı raporla ilgili mahkeme bilirkişisi olarak kendilerine sorulan sorular arasında ‘sabotaj olasılığının’ olmadığını söylemesi dikkat çekti.
BUZLANMA, YA DA MOTOR ARIZASI YOKTU
Kendilerinin verdiği raporda pilotaj hatası veya motor arızasına rastlanmadığını, buzlanma olasılığının bulunmadığının ortaya çıktığını belirten Yüksel’in şu sözleri ilgi çekiciydi:
“Motorun dışında bir tahrifat olmamasına karşın, motorun içinde kaza dışı bir patlama meydana geldiği anlaşıldı. Perdelerde 1000 derece sıcaklıkta meydana gelemeyecek çizikler vardı. Raporlarında kendilerine sorulmadığı halde sabotaj olasılığının değerlendirilmesi gerektiğini yazdık.”
ESRARENGİZ ÖLÜMLER
Eşref Bitlis’in ölümünü takip eden 8 ay içinde en yakın çalışma arkadaşları esrarengiz şekilde öldüler.
Kazım Çillioğlu (Jandarma Albay): 17 Şubat’ta Bitlis’in düşen uçağına son anda binmekten vazgeçti. Bir yıl sonra Diyarbakır’da Jandarma lojmanlarında ölü bulundu. Dindar bir insandı, o gün oruçluydu. İntihar ettiği açıklandı.
Bahtiyar Aydın (Jandarma Tuğgeneral): Lice’de Jandarma Bölük Komutanlığı bahçesinde açılan ateş sonucu şehit düştü. Kurşunun nereden geldiği hiç bulunamadı. Canwas suikast silahı ile ateş edildiği anlaşıldı.
Cem Ersever (Jandarma Kurmay Binbaşı: Jandarma İstihbarat Teşkilatı ile ilgili önemli açıklamalar yaptıktan sonra iki arkadaşı ile birlikte öldürüldü. Cesetleri elleri arkadan bağlanmış kafasına kurşun sıkılmış olarak Ankara’daki çeşitli Jandarma bölgelerinde bulundu. Faliler bulunamadı.
Burada bir dip not düşelim;Cem Ersever ve kadrosu kontrolden çıktığı için mi yoksa Eşref Bitlis’in ölümüyle ilgili mi öldürüldü,bu da hiç araştırılmadı.
Eşref Bitlis’i kimler ortadan kaldırmak isteyebilir?
· Türkiye’de teröre karşı başarılı olunmasını istemeyenler
· Deşifre olma aşamasına gelen terörün arkasındaki güçler
· Terör örgütünün destekçisi ve yönlendiricisi olan küresel güçler
· Türkiye’nin terör sorunundan kurtularak güçlenmesini istemeyen dış güçler ve içerdeki işbirlikçileri
· Kuzey Irak’ta Kürt devleti kurma planı yapan ve bu süreçte terörist örgütü kullanmayı planlayanlar
· Uyuşturucu trafiğinde ve diğer konularda terör örgütü üyelerini kullananlar
Bu güçlerin kimler olabileceği düşünüldüğünde, ortaya bir ya da birkaç küresel güç gelmektedir. Bunlar,
· Profesyonel suikast yapabilecek küresel bir güç
· Her ülkede suikast gerçekleştirebilecek bir güç
· Kuzey Irak’da “Kürt Devleti” kurmaya çalışanlar
· Türkiye üzerinde küresel planları olanlardır
Sonuç mu? O günden bu güne yaşadığımız olaylara ve gelinen noktaya bakın,sonucu görürsünüz…