Usta kalem, gazeteci-yazar Yılmaz Özdil’in yeni kitabı “Sen Kimsin?” Kırmızı Kedi Yayınevi etiketiyle okurla buluştu.
Özdil’in “Sen kimsin be! Sen kim oluyorsun! Akp döneminde en çok duyduğumuz laf buydu… Kim olduklarını yazdım!” dediği kitapta 400’den fazla isim bulunuyor. Usta kalem, “Türkiye’nin başına bu dönemde her ne geliyorsa, bu kitaptakilerin zihniyeti yüzünden geliyor” diyor.
Kitaptaki 400 isimden biri de Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar.
Özdil kendine has üslubuyla Orgeneral Hulusi Akar’ı anlatıyor…
İşte “Sen Kimsin?”de Orgeneral Akar hakkındaki o bölüm:
“Ilık bi bahar akşamıydı…
Ankara’daki ABD elçiliğinin bahçesindeki koltuklarda seçkin misafirler oturuyordu. Sinema perdesi kurulmuş, ışıklar kapatılmıştı. Celal Bayar, Adnan Menderes, iktidardaki demokrat parti’nin bakanları, ellerinde kadehler, suratlarında gururlu bi gülümseme, film seyrediyorlardı. Başrolde, cumhurbaşkanımız vardı. Eisenhower çağırmış, Celal Bayar da, İngiltere’den yola çıkan Mauritania gemisine binerek, ABD’ye varmıştı. Ike lakabıyla tanınan general başkan, bizim cumhurbaşkanına Beyaz Saray’da yemek yedirmiş, burada yaptığı konuşmada “Türk milletinin istikbalini alakayla takip etmemiz gerekiyor” demişti. Sonra “hadi gez dolaş biraz” diyerek, altına özel uçağını vermiş, New York, San Francisco, Los Angeles, Chicago, Las Vegas, tam bir ay, 24 eyaleti avantadan gezdirmişti. Yüce Türk basını “reisicumhurumuz el üstünde tutuldu, baştacı yapıldı” manşetleri atmıştı. Reisicumhurumuz İstanbul ve Ankara’da davul zurnalarla karşılanmıştı. ABD’nin o zamanki Ankara elçisi Avra Warren, bu seyahati siyah-beyaz kaydetmiş, bahçeye sinema perdesi kurmuş, alayını toplamış, ışıkları kapatmıştı. “The film” böyle başlamıştı.
Çok sürükleyici olan bu filmin, başbakanımız ve bakanlarımız tarafından en çok alkışlanan sahnesi, madalya töreniydi. Başkan Eisenhower, bizzat kendi elleriyle reisicumhurumuzun göğsüne madalya takıyordu. Seyredenlerin göğsü kabarıyordu.
The legion of merit’ti. ABD liyakat lejyonu madalyası’ydı. “Üstün hizmetlerinden ötürü övgüye layık görülen kişi”lere takılıyordu. Karşı devrimci demokrat parti, Kore’ye asker göndermiş, Nato’ya girmiş, İzmir’e Landsoutheast’i kondurmuş, İncirlik’i vermiş, Türkiye’yi ABD’nin kucağına oturtmuştu… Üstün hizmetlerinden (!) ötürü Celal Bayar’a madalya takmayacaklardı da, kime takacaklardı?
Sonra…
Kenan Evren’e taktılar.
CIA’in “bizim çocuklar”ıydı. Darbe yaptı, solcuları astı, ülkücüleri astı, 1982 anayasasıyla temel hak ve özgürlükleri budadı, sol siyaseti yok etti, toplumsal örgütlenmeyi dincilere teslim etti, piyasa ekonomisine eklemliyorum ayağıyla Türkiye’yi “pazar” haline getirdi. Ronald Reagan çağırdı, aferin dedi, the legion of merit taktı.
Sonra…
İsmail Hakkı Karadayı’ya taktılar.
İrticaya karşıymış gibi görünüp, AKP’nin önünü açmak için mıntıka temizliği yapan, Tayyip Erdoğan’ı iktidara taşıyan 28 Şubat’ın, genelkurmay başkanıydı. 1997 yılında 28 Şubat süreci başladı, 1998’de Pentagon’a çağırıp, liyakat lejyonu madalyası taktılar.
Sonra…
Hilmi Özkök’e taktılar.
Cumhuriyet’in kırılma noktasında, 2002 senesinde, Akp iktidara gelmeden altı ay önce, henüz kara kuvvetleri komutanıyken taktılar. Buna niye taktılar acaba diye düşünüyorduk ki… Kasaptaki ete soğan doğramam deyince, anladık! Kendi dönemine ait yalan belgelerle, ordumuzu tek kurşun sıkmadan hapse tıktılar, Hilmi bey hiç oralı olmadı, darbe girişimi var da diyemem yok da diyemem dedi. E hal böyleyken, göğsüne odun köftesi takacak değillerdi tabii.
Sonra…
Yaşar Büyükanıt’a taktılar.
Ona da Hilmi bey gibi, henüz kara kuvvetleri komutanıyken taktılar. Peki buna niye taktılar acaba diye düşünüyorduk ki… 27 Nisan e-muhtırası’yla akp’nin oylarını patlattı, bilahare, Tayyip Erdoğan hükümeti tarafından kendisine “şeref madalyası” takıldı!
En son…
Hulusi Akar’a taktılar.
Kafamıza çuval geçirdiklerinde, liyakat madalyalı Hilmi bey genelkurmay başkanıydı, liyakat madalyalı Yaşar bey genelkurmay ikinci başkanıydı, Hulusi beye de liyakat madalyasını kafamıza çuval geçiren arkadaş taktı!
Celal Bayar kimse…
Kenan Evren kimse…
Hilmi Özkök kimse…
Bu isimler size neyi çağrıştıyorsa…
Hulusi Akar da odur.
Peş peşe dizilen, aynı tespihin tanesidir.”
Kaynak:Oda TV