Bir Gün gazetesinden Doğu Eroğlu’nun haberi şöyle;
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İstanbul Gençlik Rehabilitasyon ve Meslek Edindirme Merkezi (İSMEM) yurtlarında, El Kaide’ye bağlı El Nusra saflarında Esad’a karşı savaşmak üzere mücahit yetiştirildiği, 4 sene önce oğlu El Kaide’ye katılan Dilek Aksoy’un şikâyeti üzerine başlatılan soruşturmayla anlaşıldı.
Soruşturmayı yürüten İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi, fiziki ve teknik takip yoluyla yurttaki El Kaide örgütlenmesini araştırdı. Hazırlanan fezleke 2014’te Cumhuriyet Başsavcılığına sunuldu ancak soruşturma önce “yer itibarıyla yetkisizlik” gerekçesiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi, sonrasındaysa soruşturmaya ilişkin yeni bir çalışma yürütülmedi. Soruşturma dosyasına 2 yıldır yeni bir ek yapılmadı, herhangi bir iddianameyse düzenlenmedi. 2011’de El Kaide’ye katılarak önce İran’a ve Pakistan’a giden, oradan da Suriye’ye geçtiği sanılan Olcay Aksoy’un annesi Dilek Aksoy, devlet yurtlarındaki El Kaide soruşturmasını başlatan süreci BirGün’e anlattı.
ÖRGÜTLENME YURTTA
El Kaide yapılanması yoluyla İstanbul’dan gençlerin Suriye’ye cihada götürülmesinin araştırıldığı ve 4 yıldır süren soruşturma, 21 yaşındaki Olcay Aksoy’un, eğitim alıp “mücahit olmak” üzere Afganistan’a gidişiyle başladı. İstanbul’da Çağlayan semtinde öğrenimini sürdüren, bir yandan da amatör olarak futbol oynayan Olcay Aksoy hem sporculuk kariyerini hem de öğrenimini devam ettirmek için 2006 yılında, ağabeyinin de gittiği Tuzla’daki İSMEM yurduna kayıt yaptırdı. Anne Dilek Aksoy’a göre, Olcay’ın çoğunlukla kimsesiz veya suça meyilli çocukların bulunduğu kuruma kayıt yaptırmasının sebebi profesyonel futbolcu olabilmek, bunu başaramazsa da kurumun verdiği mesleki eğitim sayesinde iş sahibi olabilmekti. Babası 1992’de bir alacak meselesinden doğan husumet sebebiyle cinayete kurban giden 1990 doğumlu Olcay’ın radikal İslami unsurlarla tanışması da yurda girişiyle oldu.
YURTTA CİHADA HAZIRLANDI
İlk yıllarda yatılı kaldığı yurttan eve gelişlerinde Olcay’ın futbol maçlarını izlediğini veya oyun oynadığını belirten Anne Aksoy değişimi şu sözlerle anlattı: “Yurda girişinden birkaç sene sonra eve gelişlerinde, yanında getirdiği cihatla ilgili görüntüleri izlemeye başladı. Daha önce çok ilgili değilken sabaha kadar Kuran okur, namaz kılar oldu. Yurttan müsaade etmiş olacaklar, sakal bırakmaya başladı. Kıyafetleri değişti; kolları ve ayakları kapalı, siyah renk giysileri tercih eder oldu. Yurtta Arapça öğrendi, hatta kendi kendine gündelik yaşamda işine yarayabilecek cümleleri not ettiği bir Arapça konuşma kılavuzu hazırladı. Tüm bu emareler gidişinden önce iyice aşırılaştı ama böyle bir şey yapacağını beklemiyordum, ona çok güveniyordum. Pasaport fotoğrafı ve yolculuk sırasında dikkat çekmemek için sakallarını kestiğindeyse gideceğini kestiremedim. Yıllardır bu işin içinde olduğunu ve eğitim aldığını sonradan anladım.”
PAKİSTAN’DAN SURİYE’YE
Olcay Mayıs 2011’de yurttan çıkış yaptı ve önce 10 günlüğüne ağabeyinin, sonrasındaysa 20 gün boyunca Tuzla’daki Aydınlı Köyünden tanıdığı kişilerin evinde kaldı. Olcay’ın yurtta olmadığıysa Anne Aksoy’a bildirilmedi. Bu sırada zorunlu askerlik için Kayseri’ye gideceğini söyleyerek annesi ve ağabeyinden para aldı. Fakat Kayseri yerine 31 Mayıs 2011’de Van Kapıköy sınırından trenle çıkış yaparak İran’a geçti. 2 Haziran’daysa ailesini arayıp İran’da olduğunu, bir daha dönmeyeceğini, Allah yolunda gittiğini, Afganistan’da eğitim aldıktan sonra mücahit olacağını söyledi. Dilek Aksoy 5 Haziran 2011’de Beşiktaş Karakolu’na giderek durumu anlattı. Cihat için ülkeyi terk eden oğlunun bulunmasını isteyen Aksoy, sorumluların İSMEM yetkilileri ve Olcay’a oldukça yakın olan öğretmeni Ahmet S. olduğunu söyledi. Aksoy 23 Temmuz 2011’de Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde şikâyetini yineledi. Olcay, Pakistan’da olduğu süre boyunca ailesiyle temasını sürdürdü. Kimi zaman oğluyla telefonda konuşan Dilek Aksoy, birkaç defa Western Union para transferi yoluyla oğlunun isteği üzerine Pakistan’a para yolladı. Anne Aksoy, oğluyla son olarak 11 Kasım 2012’de görüştü, bir daha da Olcay’dan haber alamadı. Oğlunu arayışı basına da yansıyan Dilek Aksoy’la iletişime geçen pek çok farklı kişi, Olcay’ın Pakistan’daki El Kaide kamplarında eğitim aldıktan sonra Suriye’de olduğunu ileri sürdü. Emniyet kaynakları da Olcay’ın “El Kaide çatışma bölgesinde,” yani Suriye’de olduğunu sanıyor.
YURT MÜDÜRÜ: ZATEN REŞİT OLMUŞLAR
Dilek Aksoy’a göre Olcay’ın yurttaki yakın arkadaşlarından en az 5 kişi cihada gitti. Bu kişiler arasında Olcay’ın birlikte futbol oynadığı ve Suriye’de savaşırken öldüğü iddia edilen Mehmet Emrah Özkale de var. Ancak Emniyet kayıtlarına göre İSMEM’de örgütlenip Suriye’ye gidenler bu kadarla sınırlı değil. İSMEM çevresindeki örgütlenme üzerine yapılan soruşturmada, aralarında Suriye’ye yardım amaçlı para toplayanlar, Suriye’ye pek çok kez giriş çıkış yapanlar, İSMEM’de çalışmayı sürdürenler, başka öğrenci yurtlarının müdürleri, Suriye’ye bizzat lojistik malzeme taşıyanların da olduğu pek çok kişi tespit edildi. Hatta 30’a yakın gencin otobüslere bindirilip Ankara yönünde götürüldüğü de kayıtlara geçti. Dilek Aksoy’un, yurt müdürüyle yaptığı konuşmaysa tablonun daha ağır olabileceğine işaret ediyor. Aksoy, Olcay’ın ortadan kaybolmasının ardından yurt müdürüyle yaptığı telefon görüşmesini şöyle özetliyor: “Telefonda bana, ‘Zaten reşit olmuş. İstediklerinde gelip kalıyorlar, istediklerinde gidiyorlar. Buraya 3 bin 500 çocuk geldi, 2 bin 500’ü kayıp. Biz nereden bilelim bu çocukların nerede olduğunu?’ dedi. İdareciler bu çocuklardan sorumlu değil mi?”
ÖĞRETMENİ Mİ ÖRGÜTLEDİ?
Dilek Aksoy, oğlu Olcay’ın El Kaide’ye katılmasında etki eden isimlerden birinin de Olcay’a çok yakın olan İSMEM eğitmeni Ahmet S. olduğunu söylüyor. Demir ve mekanik öğretmeni olan Ahmet S.’nin Olcay’la birlikte çalıştığını, aralarının çok iyi olduğunu belirten Aksoy, kuşkularını şu ifadelerle aktarıyor: “Olcay’ı namaza başlatan, ona pahalı futbol ayakkabılarını alan, cemaatlerin içine sokan öğretmeni Ahmet S. idi. Akşam 17.00’den sonra yurttan çıkış yasaktı ama çalışmak için birlikte çıkıyorlardı. Olcay onu babası gibi görüyordu ama o çocuğun beynini yıkadı. Olcay bir defa Pakistan’dan para istemek için aradığında kızıp, ‘Benden para isteme, hocandan iste’ dedim. O da, ‘Ondan istersem yakalanır’ diye karşılık verdi.” Dilek Aksoy, geçtiğimiz günlerde Olcay’ın evde bıraktığı bir Kuran-ı Kerim kopyasında, “Hayırlı Olsun” notuyla birlikte Ahmet S.’nin imzasını bulduğunu aktarıyor.
BELEDİYEDEKİ GÖREVLERİNİ SÜRDÜRÜYOR
Polisin yürüttüğü soruşturma kapsamında yapılan teknik takipte, bazı şahıslarla pompalı tüfek temini hakkında konuştuğu da tespit edilen Ahmet S.’nin yanı sıra yurt çevresindeki diğer isimler de İSMEM ve Belediyedeki görevlerini sürdürüyor. 2011’de İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından başlatılan ve Eylül 2014’te İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına verilen soruşturmada herhangi bir gelişme yok.
BAĞDADİ’Yİ DİNLEYENLER ARASINDAYDI
Dilek Aksoy’un iddiasına göre, tanımadığı pek çok farklı kaynak, oğlu Olcay’ın akıbetiyle ilgili irtibat kurmaya başladı. Bunların arasında oğlunun yurttan arkadaşları, El Nusra yanlısı yayın çizgisiyle bilinen Islah Haber internet sitesi için yazılar yazan isimler vardı. Bu kişiler Anne Aksoy’a Olcay’ın Suriye’de başından vurulup öldüğü, Pakistan’da hastalık geçirip yaşamını yitirdiği, Afganistan’da gerçekleştirdiği bir canlı bomba saldırısı sırasında hayatını kaybettiği veya Suriye’de savaşmayı sürdürdüğü yönünde farklı farklı bilgiler verdi. Aksoy, IŞİD’in medya kaynaklarından yayınlanan bir görüntü kaydıyla 2014’te bir defa daha sarsıldı. IŞİD’in lideri Bağdadi’nin verdiği vaaz görüntülerini TV’den gören Aksoy, Bağdadi’yi dinleyen cemaat mensupları arasında oğlu Olcay Aksoy’u teşhis etti. Aksoy, oğlu Olcay’ın karakter ve itikat olarak IŞİD’in aşırı yöntemlerine karşı olduğunu söylese de, pek çok mücahidin kuruluş aşamasında IŞİD’e katıldığı biliniyor.