Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan “Bugün Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısına çıkan rakibin, 15 yıldır devamlı seçim kaybeden partinin, devamlı seçim kaybeden genel başkanı aday olmasından bunu anlıyoruz. ‘Gel bakalım Muharrem’ diye, böyle bir aday yani. Bunlar çok trajikomik” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu ve İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkan Vekili Bilal Erdoğan, Vuslat Platformu ile Kartepe Belediyesi iş birliğinde Sheraton Grand İstanbul Otel’de düzenlenen ‘Yeni Sistemin Getirdikleri; Neden Böyle bir Sisteme İhtiyaç Duyuldu’ başlıklı etkinlikte konuştu:
Tabii her seçimde ‘Bu seçim en önemlisi’ deniliyor ama Türkiye çok hayati bir dönemden geçiyor. Bu dönemde yaşadığımız bütün seçimleri önemli kılan bu. Her seferinde mevzi kazanıyor Türkiye, her seferinde güçleniyor. Şuradan anlayayım, güney sınırımızda, Suriye ile Türkiye sınırında, Irak sınırında NATO’daki müttefikimizin, düşmanlarımızı desteklediğini ayan beyan seyretmedik mi? Ya söyleyin Allah aşkına, 10 sene önce, 15-20 veya 30 sene önce biz bu durumda ne yapabilirdik? Buna göz yumacaktık, güney sınırımız tamamen bir terör devletine emanet edilecekti, ondan sonra Türkiye’nin güvenliğini konuşacaktık. Bunu değerlendirmemiz lazım.
Şu anda Güney sınırımızda güvenliğimiz için NATO’suna, Amerika’sına, filancasına rağmen bu operasyonları yapıp, orada bu mücadeleleri başarıyla gerçekleştirdiysek, işte bu dönüşüm sürecinin nimetlerinden dolayı. Tabii ki bir Recep Tayyip Erdoğan faktörü var, tabii ki güçlü liderliğin rolü var ama Türkiye’nin bu dönemdeki güçlenişinin de etkisi. Yeni sistemde millet ne diyorsa, ülkenin başındaki, icraatın başındaki kişi ona göre hareket etmek zorunda. Yani karalık kapılar ardında, otellerde yapılan pazarlıklar, al gülüm, ver gülüm, yani yeniden Güneş Motel, Güneş Motel diyorduk aynı şeyleri bir daha yaşadık. Tarih bu kadar mı tekerrürden ibaret? Hala maalesef Türkiye ile ilgili hayalleri çok sınırlı olan kesimler, düşmanlarımız tarafından destekleniyor, şımartılıyor ve Türkiye’de devamlı bir huzursuzluk, sıkıntı varmış algısı oluşturulmaya çalışılıyor.
Bugün Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısına çıkan rakibin, 15 yıldır devamlı seçim kaybeden partinin, devamlı seçim kaybeden genel başkanı aday olmasından bunu anlıyoruz. ‘Gel bakalım Muharrem’ diye, böyle bir aday yani. Bunlar çok trajikomik. Hani bu hani siyaseten atışma olsun diye söylenince belki çok şık olmuyor ama bu dayanılmaz bir durum. İnanın Abdullah Gül üzerinde anlaşsalardı bile çok acıklıydı durum. Bu çok şükür Türkiye’nin önünü görebilmesine olanak tanıyan bir zafer oldu 16 Nisan. Gerçekten Türkiye’nin geleceği için kıymetini zaman geçtikçe anlayacağımız bir zafer oldu.
Aslına bakarsanız hükümet sistemine inanmadıkları için kazanamayacaklarını bildikleri için de çıkamıyorlar, mertçe bir mücadele ortaya koyamıyorlar. ‘Yok efendim Cumhurbaşkanının 100, 500 yardımcısı olacak’, böyle şeylere de giriştiler. ‘Cumhurbaşkanı partili olacak. Ben cumhurbaşkanının partili birisi olmamasını tercih ederim. Çünkü o bütün milletin cumhurbaşkanı olacak.’ Yani var ya sen ülkenin başına gelemiyorsun diye anlamıyorsun ama gelsen sadece CHP’nin mi başbakanı, cumhurbaşkanı olacaksın? Bunu mu demek istiyorsun. Bunu demek istiyor, zaten onun için sapına kadar CHP’li, sapına kadar maalesef bu ülkenin değerleriyle kavgalı birisini aday yaptılar. İşte Selahattin Demirtaş’ın özgürlüğünden bahseden, hiçbir hayatta başarısı olmayan, ekonomiden falan zerre kadar anlamayan biri oldu. Böyle bir muhalefetle de baş başa olduğumuz için de ben ayrıca çok üzgünüm.
Bu sistem inşallah muhalefeti de dönüştürür. Yavaş yavaş mesela, cumayı kılarken CHP’liler dışarıda beklemiş falan, böyle bir halkının değerleriyle barışma görüntüsü oluşturmaya çalışıyorlar. Bu işte bu sistemin getirdikleri. Sen milletin bayram namazını dahi iştirak edemeyen bir zihniyetle bu ülkenin değerleriyle buluşamazsın be kardeşim. Bazen dincilik, gericilik, yobazlık diyorlar ama artık cuma namazı kılmak bu milletin geleneği. Cuma kılmak ne dincilik, ne gericilik. Eskiden kalkıp şehidin cenazende bile esnaf tutamayanlar vardı. Nerelerden nerelere geldik. Bir milletin değerleri, geleneği inancıyla şekillenir mi, şekillenir. Bugün Rum Ortodoks Patriği bile ‘Selamün aleyküm, aleyküm selam, inşallah, maşallah’ diye konuşuyor ya. Müslüman mı yani? Dolayısıyla bu milletin değerleriyle kavgalı olanlara bu siyasette millet alan açmayacak, bu yeni sistemin özeti bu.