CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ile AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın masada yan yana oturmasını eleştirdi.
Erdoğan’a yazılan mektuba ilişkin de konuşan Kılıçdaroğlu, “Allah aşkına, bu mektubu nasıl hazmettiler? Nasıl içlerine sindirdiler? Hangi kozlar var ABD’nin elinde ki bunu yalayıp yuttular? Mal varlığı ile ilgili mi, başka bir şey mi?” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından başlıklar şöyle:
“Dış politikada yanlış yaptıklarını söyledik. Katar’dan silahlar geliyor, Suriye’ye götürülüyor. Demokrasi için…
Suudi Arabistan’da demokrasi var mı allah aşkına? Ne kadar terörist varsa hepsini toplayıp Türkiye üzerinden Suriye’ye gönderdiler.
Süleyman Şah türbesini kendi topraklarımızdan kaçırmak zorunda kaldılar. Utanılacak bir durum ama, ar damarı olan utanır. Kendi vatanından Süleyman Şah türbesini kaçırıyorsun, bunu da başarı olan topluma satıyorsun.
40 milyar dolar Suriyelilere para harcandı. Yetmedi, hala diyor ki “gerekirse 40 milyar dolar daha harcarız” O ödemiyor ki 82 milyon ödeyecek. Vatandaşın cebinden kahramanlık edebiyatı yapıyor. Yetmedi mi? Bu milletin çektiği nedir ya? Saray kara delik, habire para yutuyor.
Gazeteciler Erdoğan’a soru soruyorlar. Heyetle görüşecek misiniz? diyorlar. Erdoğan da cevap veriyor, “Ben dimdik ayaktayım. Kimse onu sormuyor. Ben onlarla görüşmeyeceğim onlar karşıtlarıyla görüşecek ben Trump’la konuşurum” diyor.
Doğru mu, doğru. Ama aynı gün Fahrettin Altun, Erdoğan’ın adına açıklama yapıp görüşecek diyor. İbrahim Kalın da aynı şekilde.
Neden? Gelen kişi mevkidaşın mı? Daha acı olanı ise, Cumhurbaşkanlığı forsunun önünde ABD Başkan Yardımcısı (Mike Pence) ile Erdoğan eşit pozisyonda oturuyorlar. Bu Erdoğan’ı rahatsız etmeyebilir ama T.C vatandaşı olarak beni rahatsız ediyor. Oturması gereken yer Fuat Oktay’ın karşısı. Ama Erdoğan onu yanına alıyor. Neden? Ezik.
180 derece dönüş bununla da sınırlı değil. Diyor ki, “ABD gibi bir ülkenin bir terör örgütüyle Türkiye gibi bir müttefiki arasına girmesini asla doğru bulmuyorum” Ama tam tersini yaptı. “Bize ateşkes ilan edin diyorlar, asla etmeyeceğiz” dedi.
Toplantılar sırasında Trump’ın meşhur mektubu ortaya çıktı. Türkiye hükümetini, bakanlarını aşağılayan küçük gören mektubu yayınlandı. ABD’de bir yasa teklifi gündeme geliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesinin tahmin edilen mal varlığının raporu hazırlanması isteniyor. Bakın, “Ben Trump’la görüşürüm heyetle görüşmem dedi” görüştü, “ABD terör örgütünün sözcülüğünü yapamaz” dedi masaya oturdu, PYD ile bütün görüşmeler aktarıldı, bu arada sopa gösterildi, “Senin mal varlığını araştıracağız” diye.
Şunu beklerdik, hani çıkıyor ya bazen aslan kesiliyor, çıkıp aslan kesilmesini beklerdik. “Ey Trump, araştırmazsan namertsin” diyecekti. “Araştırmazsan namertsin, ben hesap vereceksem Türkiye’ye hesap veririm” diyecekti. Bunu söylemedi. Bir mektup, bir milleti aşağılayan bir mektup. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle bir mektup gelmemiştir. Bizi bu kadar aşağılayan bir mektup gelmemiştir. Johnson’ın mektubuna İnönü’nün verdiği cevabı hatırlıyorsunuz.
Allah aşkına, bu mektubu nasıl hazmettiler? Nasıl içlerine sindirdiler? Hangi kozlar var ABD’nin elinde ki bunu yalayıp yuttular? Mal varlığı ile ilgili mi, başka bir şey mi?