Galata Kulesi inşa edildiği 6. yüzyıldan itibaren İstanbul’u başkent olarak kabul eden Roma, Doğu Roma (Bizans), Latin ve Osmanlı imparatorlukları dönemlerinden beri bu şehrin en önemli ikonik varlıklarından biri. Galata Kulesi, 1855 yılından beri İstanbul Belediyesi tüzelkişiliğinin mülkü ve bu süre boyunca İstanbul Belediyesi tüzelkişiliği veya iştirakleri tarafından işletilmiş.
Ancak, son iki yıldır bu mülk meselesi tartışma konusu oldu. Vakıflar Genel Müdürlüğü, 13 Mayıs 2019’da Galata Kulesi’ni İBB’nin uhdesinden çıkararak Kule-i Zemin Vakfı adına tescil etti. Ekrem İmamoğlu ikinci kez İBB Başkanı seçildikten sonra İBB Hukuk Müşavirliği, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne karşı dava açmış, Galata Kulesi için vakıf adına yapılan tapu tescilinin iptali ve İBB adına tescil edilmesi talep edilmişti. Dava kapsamında İBB’nin talebi üzerine üçüncü kişilere devredilmemesi için kuleye 7 Şubat 2020’de ihtiyati tedbir konulmuştu.
Tedbir kararına rağmen Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün talebi üzerine Beyoğlu Kaymakamlığı, 6 Nisan 2020’de kulede tahliye işlemi başlattı. İBB Başkanlığı da bu işlemin iptali ve yürütmesinin durdurulması için mahkemeye başvurdu. Mahkeme süreci devam ederken tarihi kule, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredildi. Tüm bu süreci İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Varlıkları Daire Başkanı Mahir Polat’a sorduk.
– Covid-19 salgınıyla ve ekonomik krizle boğuştuğumuz bugünlerde, Galata Kulesi’nin İBB’den alınması, dava süreci devam ederken tahliye kararlarının arkasında ne yatıyor?
Mahir Polat: Galata Kulesi 6. yüzyılda yapılmış bir Bizans yapısı, sonra Ceneviz döneminde tekrar inşa edilmiş.
Osmanlı döneminde ise hiçbir zaman hayır, hasanat gibi vakıf fonksiyonun gözükmediği, yani her hangi bir vakıf çalışmasının konusu olmayan bir kültür varlığı, bir tarihi eser. Vakıf kültür varlığı değildir. Vakıf dediğimiz kurum, Osmanlı’da şeri hükümlerle kurulan ve hayır amacı güden bir kurumdu. Oysa Galata Kulesi vakıf yoluyla ve amacıyla meydana gelmiş bir yapı değildir. Biz neredeyse Galata Kulesi’nin Osmanlı döneminde yapılmadığını ispat etmek gibi akıl almaz bir durumla karşı karşıyayız. 30. madde çok açık bir şekilde vakıf yoluyla meydana gelmekten bahseder ve vakıf kültür varlıklarını korumak gibi güzel bir amaca hizmet eder. Ama Galata Kulesi vakıf yoluyla meydana gelmemiştir. Bu da ispat etmek için tarihçi ya da uzman olmaya gerek yok.
– Galata Kulesi’nin bir Osmanlı vakfı olduğunu mu iddia ediliyor?
Dolayısıyla bir mahkeme süreci değil de Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün Beyoğlu Tapu Müdürlüğü’ne beş sayfalık bir fotokopi ekiyle gönderip aslında Galata Kulesi’nin bir vakıf olduğunu iddia ettiği belgelerin kendisi hem tarihsel olarak doğru değildir, hem de bu yöntemin kendisi Galata Kulesi gibi büyük bir yapı için gerçekten, tuhaf bir durum.
Çünkü Galata Kulesi gibi çok değerli bir yapının mülkiyetinin el değiştirmesi, sadece bugünün konusu değildir. Tarih boyunca biz Galata Kulesi’nin başından geçenleri tarihçiler olarak araştırırız. Gelecekte her halde bu da bakılıp anlam verilemeyen bir uygulama olacaktır. Çünkü bugüne kadar tarihinde belgelenmiş bir vakıf kaydı olmadığı gibi Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün destekleyici belge olarak gönderdiği yorumlama ya da bu potansiyelde değerlendirme durumu olmayan ilçe tapu müdürlüğü’nün bunu tasdik etmesi, bu yapıya bizim verdiğimiz önemi mi gösterir bilemiyorum.
– Mahkeme süreci şu an ne durumda?
Mahkeme mülkiyet davasına tedbir kararı vermiş durumda. Şu an evrak yoluyla nakledilmiş Galata Kulesi’nin tahliyesiyle karşı karşıyayız.
Geçen yıl 2019 Nisan ayında başlayan bir Vakıflar Bölge Müdürlüğü, Beyoğlu Tapu Müdürlüğü arasındaki bir yazışmaydı ama mayıs ayında devredilmiş durumda. Tabii başkanımız haziranda göreve başladığında bu durumla karşı karşıya kaldık. Bu iki seçim arası dönemde kamuoyunda bilinen dönemde gerçekleşmiş bir durum. Biz de mülkiyete itiraz davalarımızı açtık. O davada şu an tedbir kararı verilmiş durumda. Biz biliyoruz ki Galata Kulesi vakıf yoluyla meydana gelmedi ve bu konuda bizzat tuttukları belgeler dahi Galata Kulesi ile ilgili değil. Bu davanın sonucunda bizce tekrar İBB’ye tescil edilecektir.
– Peki edilmezse?
Ben bir kamu çalışanı olarak etik sorumluluklarım ve namusum olarak gördüğüm kendi kamu kurumumuzun mülkiyet haklarını, İstanbullunun mülkiyet hakkını korumak gibi temel bir görevim var. Bu yüzden buradayız. İBB, Galata Kulesi üzerinden, öncesindeki restoran ve benzeri uygulamaların sorumlusu değildir. Daha öncesi yönetimde restorana dönüştürülmüş bir haldeydi. Kasım ayında Galata Kulesi’nin restoran olarak değerlendirilmesinin yanlış olduğunu, bizim böyle bir kültürel miras yönetimini devam ettirmeyeceğimizi ve müze olarak değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymuştuk.
– Bu mülkiyet davası sonuçlandığında da kurumlar kendi projeleri ekseninde devam edebilirler mi?
Galata Kulesi bizde de olsa, Kültür Bakanlığı’nda da olsa, vakıflar da olsa, özel şahsi de olsa aslında beraber düşünülmesi, planlanması gereken, kentin kimliğine tarihine geçecek şekilde çalışılması gereken bir yer.
Kimde olursa olsun herkes oraya değer katmalı. Hizmetlerini bir şekilde bu eksende vermeli. Hem turizm gelirleri açısından hem kültürel miras açısından öncelikli konumuz bizim buydu. Galata Kulesi bir tarihsel nesnedir ve tarihsel nesnelerin mülkiyet dönüşümü önemlidir. Galata Kulesi konusuna akademik olarak çalışırken de, mülkiyet davası üzerine çalışırken de tarihsel belgelere dönüp bakıyoruz. Hangi dönemin belgesi önümüze gelirse gelsin onu kritik ediyoruz. Bu uygulamada gelecekte kritik edilecek ve tarihe mal olacaktır. Herhangi bir yerin mülkiyeti bile ciddiyken, Galata Kulesi gibi önemli bir yapının bu kadar basit bir yöntemle olması sadece şimdi değil tarihe mal olacak.
– Müze projeniz ne aşamada?
Galata kulesi 1500 yıllık tarihi boyunca, İstanbul’un bütün dönüşümlerini ve İstanbul’un değişiminin adeta takipçisi bir göz olmuştur. Biz İstanbul’un gözü Galata Kulesi diye bir müze projesi hazırlamıştık. Bunu hayata geçirecektik ki maalesef şimdi bekliyor. Önceki yönetimin başladığı, bizim devam ettiğimiz haziran ayın 2. Bölge Koruma Kurumu’nda onaylanmış Galata Kulesi restorasyon projelerine İBB olarak 850 bin lira ödedik.
Haber:Cumhuriyet