Atilla Serter’in Cumhuriyet Halk Partililerin şikayetiyle adaylıktan çıkartılmasına günlerdir tepki gösteren Uğur Dündar,Sözcü Gazetesinde ki köşesinde Atilla Serter’e sahip çıkan bir yazı kaleme aldı.Dündar, “Duruma bakarsanız, AKP’lilerin bile yapmadığını bazı CHP’liler (!) kendi adaylarına reva görüyorlar!” ifadelerini kullandıktan sonra “CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu onu ihbar edenleri araştırdığını ve partili olmaları halinde ihraç edeceklerini söyledi. Böylece Atilla’ya sahip çıktı. Ama bence “konu mankenlerinin” tasfiyesi yetmez, sorunu çözmez! Onları yönlendiren gücün ve CHP’ye sürekli seçim kaybettiren çağdışı zihniyetin de tasfiye edilmesi gerekir. İşte o zaman Atilla’nın sırtına hançer sapladıklarını düşünenler, gerçekte o hançeri partilerine, liderlerine ve demokrasiye sapladıklarının farkına varırlar” ifadelerini kullandı.
Uğur Dündar’ın gündemi sarsan yazısı;
Önümde bir mazbata duruyor.
İzmir İl Seçim Kurulu’nu oluşturan 3 hakimin imzasını taşıyan belgede, Atilla Sertel’in 12.799 üyenin oyunu alarak 3’ üncü sıradan önseçimi kazandığı ve milletvekili adayı olduğu yazılı.
Masamdakiler bununla sınırlı değil.
Örneğin Sertel’in yasal süre içinde İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı’ndan istifa etmediği, bu nedenle adaylığının düşürülmesi gerektiği yolunda yapılan başvurunun yine oy birliği ile reddedildiğini gösteren karar da bunlar arasında…
* * *
Peki kimler Atilla Sertel’in adaylığının düşmesini istiyor?
Görünürde 3 CHP’li üye var!.. Bunlardan ikisinin önseçime bile girmemiş olmaları çok ilginç! Yani mağduriyetleri söz konusu değil. Ama medyadaki haberlere göre onları, önseçimde Sertel’in daha altında yer alan ve kontenjan adaylarının belirlenmesiyle gerilere düşen bir adayın yönlendirdiği öne sürülüyor.
Önseçimde bükemedikleri bileği öpmesi ve kutlaması gerekenlerin, demokratik yarışta geçemedikleri Sertel’i, etik olmayan yol ve yöntemlerle devirmeyi yeğledikleri iddia ediliyor.!
Duruma bakarsanız, AKP’lilerin bile yapmadığını bazı CHP’liler (!) kendi adaylarına reva görüyorlar!
* * *
İl Seçim Kurulu’nun verdiği kararla yetinmeyen itirazcı CHP’liler (!) operasyonu tırmandırarak bu kez Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvuruyorlar. YSK ilk başvuruyu reddediyor. Durmuyorlar bir itirazda daha bulunuyorlar.
Tarafsız uzmanlara göre YSK da aldığı “siyasi” bir kararla Atilla Sertel’in adaylığını düşürüyor.
Çünkü gerekçe olarak Sertel’in İzmir Gazeteciler Cemiyeti’ni temsilen bir kamu kuruluşu olan Basın İlan Kurumu (BİK) Genel Kurulu’na katılması gösteriliyor.Yani YSK onu kamu görevlisi sayıyor. Oysa aynı kurumun hukukçuları, Sertel’in meslek grubunu temsilen genel kurula katılmış olmasının kendisini “kamu görevlisi” yapmayacağını belirten bir belgeyi avukatı Murat Ergün’e veriyorlar.
Avukat Murat Ergün bununla da yetinmiyor.
YSK’nın Odalar ve Borsalar Birliği için 2013’de aldığı “örnek karara” ulaşıyor. Buna göre aynı YSK, Odalar ve Borsalar Birliği Genel Kurulu’na katılanların kamu görevlisi sayılmayacağını ve aday olmaları halinde bu statülerinden istifa etmelerinin gerekmeyeceğine hükmediyor. Sadece yönetim ve denetim kurullarını bu tanımın dışında bırakıyor.
Ama gelin görün ki Odalar ve Borsalar Birliği Genel Kurulu Üyeleri için geçerli olan hüküm, sıra Atilla Sertel’e gelince uygulanmıyor!
Böylece Sertel, ağır hak ihlaline uğratılıyor.
Avukat Ergün de Sabih Kanadoğlu gibi bağımsız hukuk bilgelerinin “Sertel kararı hukuki değil, siyasidir” şeklindeki görüşlerini de alarak, dün Anayasa Mahkemesi”ne başvuruyor. Acilen ağır hak ihlalinin iptalini istiyor.
* * *
Atilla Sertel’in kim olduğunu değerli kardeşim Yılmaz Özdil köşesinde çok güzel anlattı.
Ben burada onun Silivri Cezaevi’ne 2009’dan itibaren hemen her ay gittiğini, sayısını hatırlayamadığı bu ziyaretlerde 200 gazeteciyi gerek zindandaki meslektaşları, gerekse İlker Başbuğ, Mehmet Haberal, Doğu Perinçek ve Hurşit Tolon gibi kumpas mağdurlarıyla görüştürdüğünü belirtmekle yetineceğim.
Atilla ile yurt içinde ve dışında yaklaşık 50 söyleşide ve birçok Halk ArenasıProgramı’nda yan yana olduk. Gezi Şehitleri Ali İsmail Korkmaz ve Abdullah Cömert’in Antakya’daki evlerine taziye ziyaretini birlikte yaptık.
Bu süreçte ağabey-kardeş kadar yakınlaştık.
* * *
Atilla, Türkiye’nin dünyanın en büyük gazeteci cezaevine dönüştürüldüğü, özgürlüklerin ve hukukun üstünlüğünün yok sayıldığı, yargıya ve birçok kuruma duyulan güvenin yok edildiği, yaftalama ve iftiralarla korkunç cadı avının yapıldığı süreçte, halkın gerçekleri öğrenme hakkının dışındaki hiçbir gücün önünde eğilip bükülmeyen, muktedire biat etmeyen bir basın özgürlüğü kahramanıdır.
Yurtseverdir. Katıksız Atatürkçü ve Cumhuriyet devrimlerinin yılmaz savunucusudur.
Mesleğimizin ve İzmir”in gururudur.
Günümüzün Hasan Tahsin”idir.
* * *
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu onu ihbar edenleri araştırdığını ve partili olmaları halinde ihraç edeceklerini söyledi.
Böylece Atilla’ya sahip çıktı.
Ama bence “konu mankenlerinin” tasfiyesi yetmez, sorunu çözmez!
Onları yönlendiren gücün ve CHP’ye sürekli seçim kaybettiren çağdışı zihniyetin de tasfiye edilmesi gerekir.
İşte o zaman Atilla’nın sırtına hançer sapladıklarını düşünenler, gerçekte o hançeri partilerine, liderlerine ve demokrasiye sapladıklarının farkına varırlar.