Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Seçime götürmek kaydıyla bir azınlık hükümeti pekala mümkündür” sözüyle, “daralmış olan koalisyon takvimi yerine bir erken seçim takvimi mi işleyecek” sorusunun yanıtı aranmaya başladı.
Metropoll Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Özer Sencar, baştan beri Erdoğan’ın erken seçim istediğini, bu nedenle AKP’nin tek başına iktidar olacağı yüzde 44 bandını yakaladığı noktada Cumhurbaşkanının Türkiye’yi erken seçime götüreceği görüşünde.
Koalisyon görüşmeleri bir yandan sürerken olası bir erken seçime ilişkin de akıllarda pek çok soru var.
Erdoğan’ın olası bir erken seçimde neyi umduğu ve neye güvendiği? En önemlisi de erken seçimde AKP’nin oylarının artacağının garantisi ne?
Uzun yıllar AKP’nin yol haritasını belirlemesine yaptığı araştırmalarla katkı veren Prof. Dr. Özer Sencar, Erdoğan’ın baştan beri erken seçim istediği görüşünde. Nedeni ise Sencar’a göre “Basit ve net. Tayyip Bey tek başına iktidara gelmek istiyor. Hükümeti, devleti paylaşmak istemiyor. 13 yıllık iktidar döneminin icraatına ilişkin bilgilerin muhalefet partileriyle paylaşılmasından yana değil.”
“Erken seçimde Erdoğan’ın düşündüğü tablonun çıkacağının garantisi ne?” sorusunu yönelttiğimizde ise Özer Sencar, Erdoğan’ın sürekli ölçümler yaptırdığı ve bunlara göre hareket edeceği bilgisini paylaşıyor.
Bu ölçümlerle Erdoğan’ın AKP’nin alacağı olası oy oranını izlediğini aktaran Sencar, tek başına iktidar olmak için gereken yüzde 44’e geldiğini gördüğü noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülkeyi erken seçime götüreceğini düşünüyor.
AKP-MHP koalisyonu mu geliyor?
Metropoll Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Sencar, AKP’nin yüzde 44’e ulaşamadığı durumda ise CHP ile değil MHP ile bir azınlık ya da koalisyon hükümeti kuracağını savunuyor. Bu noktada da MHP’nin ikna olup olmayacağı sorusu gündeme geliyor.
7 Haziran seçimlerinin hemen ardından bugüne kadar MHP lideri Devlet Bahçeli hep seçmenin kendilerine muhalefet görevi verdiğini, hükümet kurma çalışmalarının içinde yer almayacaklarını söyledi. Ülke çıkarları bir koalisyonu zorunlu kıldığında ise çözüm süreci bitirilmeden asla masaya oturmayacaklarının altını çizdi. Her ne kadar Devlet Bahçeli sert bir dil kullansa da, bu hala kapıları tamamen kapatmadığı biçiminde okunabilir.
Örneğin TBMM Başkanlığı seçiminde MHP’nin izlediği siyaset AKP adayı İsmet Yılmaz’ın kazanması sonucunu yaratmış; RTÜK’e üye seçiminde ise AKP, MHP’nin adayını destekleyerek bir anlamda jest yapmıştı.
Geçen Çarşamba günü ise CHP’nin olağanüstü çağrısıyla toplanan Meclis’te, terör olaylarının araştırılması önergesi AKP-MHP oylarıyla reddedildi.
MHP’nin olası bir koalisyon için ilk şartı çözüm sürecinin bitirilmesiydi. Gelinen noktada yaklaşık 3 yıldır süren çatışmasızlık ortamı yerini çatışmalara bırakırken, hem Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem de hükümet yetkililerinin açıklamalarına bakıldığında çözüm süreci “askıya alındığını” söylemek mümkün.
MHP’nin de istediğinin bu olduğuna işaret eden Prof. Dr Sencar, AKP’nin MHP’nin bu isteğini yerine getirdiğini ve arka planda adı konulmuş ya da konulmamış olsun bir planının yürüdüğünü düşünüyor. Gelinen noktadaki olası bir AKP-MHP hükümeti için Sencar “Karşılıklı olarak birbirlerini anlıyorlar” yorumunu yapıyor.
CHP görüşmelerinde sona doğru
AKP ile CHP heyetlerinin koalisyon görüşmelerinde de sona gelindi.
Pazartesi günü heyetler arası son görüşme yapılacak.
Ardından da ulaşılan sonuçların paylaşılacağı Genel Başkanların kendi aralarında değerlendirmesine geçilecek. Davutoğlu CHP ile bir koalisyona daha yakın olduklarını söylemiş, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da “Ben Ahmet Davutoğlu’nun samimi olduğunu görüyorum. Bizimle koalisyon kurmak istiyor ama tepedeki engel. Demokrasinin önündeki en büyük engel Erdoğan’dır” yorumunu yapmıştı.
Gelecek hafta olası bir AKP-CHP koalisyonu için kritik bir önem taşıyor.
HDP yargının hedefi
HDP açısından kilit çözüm süreci. HDP, AKP ile MHP’nin kuracağı bir hükümette çözüm sürecinin hiçbir şekilde ilerlemeyeceği düşüncesinde.
HDP, CHP’li bir koalisyona daha sıcak baktığını ve yapıcı tavır takınacağını beyan etti.
Fakat son günlerde HDP yoğun bir şekilde yargı hamlelerine hedef olmaya başladı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın HDP’yi kastederek “Bu partinin yöneticilerinin bu işin bedelini dokunulmazlık zırhından arındırmak suretiyle ödemeleri gerekir” sözlerinin hemen ardından HDP Eş Genel Başkanlarına yönelik soruşturmalar başlatıldı. Bir yandan da dokunulmazlıkların kaldırılması tartışması sürüyor.
HDP kazanan mı, kaybeden mi?
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş gelişmeler nedeniyle HDP’nin oy kaybetmeyeceğini ve baraj sorunu olmadığı görüşünde.
Prof. Dr. Özer Sencar da böyle düşünüyor. “HDP her şekilde kazanan olacak. MHP’li bir koalisyon hükümeti kurulursa AKP’deki Kürtler HDP’ye yönelecek. HDP kapatılması, dokunulmazlıkların kaldırılması gibi gelişmeler daha ileri götürülürse AKP’de tek Kürt seçmen dahi kalmaz.”
Seçim güvenliği ne olacak?
Suriye’den kaynaklı yaşanan gelişmeler, öte taraftan askeri harekâtlar ve polisiyle operasyonlar ve çatışma ortamının gölgesinde seçim güvenliğinin nasıl sağlanacağı da yanıtı aranan sorulardan.
Çatışmasızlık ortamında bile Türkiye’de seçim güvenliği hep tartışıldı. Muhalefet iktidarı “oy hırsızlığı” konusunda, iktidar da PKK’nin silah zoruyla Doğu ve Güneydoğu’da seçmen iradesine ipotek koyduğunu savundu. Seçim güvenliği nasıl sağlanacak?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın buna yanıtı, “Yüzbinlerce öğrenciyi okullara taşıyan bir ülkede bizim bunu başaramamak gibi durumumuz olamaz” oluyor.
En başa dönüldü
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk günden beri erken seçim istediği biliniyordu. Öyle ki, 7 Haziran seçimlerinin hemen ardından Erdoğan ile görüşen eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Cumhurbaşkanının erken seçim istediğini, ancak görüşmeden sonra düşüncesinin değişerek, koalisyon seçeneğine ikna olduğunu söylemişti.
İlk günden beri kapalı kapılar ardında, siyasi kulislerde dillendirilen erken seçim ihtimali Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son çıkışıyla güçlü bir olasılığa dönüştü.
İktidar partisinden ana muhalefet CHP’ye ve diğer muhalefet partilerine kadar tüm taraflar erken seçim olasılığını gündemlerinde tuttular ve örgütlerini de hazırlıklı olmaları konusunda uyardılar.
Bu gelişmeler ışığında olası bir erken seçim Türkiye için sürpriz olmayacak.
BBC Türkçe