1390 YILLIK ŞİŞELERDEKİ KALP VE DEPRASYON İLAÇLARI
“Örneğin 2013 ve 2015 yılı kazı sezonunda biz çok büyük miktarda unguentarium (Merhem, ilaç ya da koku şişesi) bulmuştuk. Bunlar antik çağ ilaç merhem şişeleri bunların sayısını 400 olarak bilirken bu yıl laboratuar çalışmalarında bir çok parçayı birleştirdik. Baktık ki bunların sayısı 700 civarında. Bu rakam antik çağ için çok yüksek. Bunlar, şu ana kadar bir arkeolojik kazıda tek bir noktada bu kadar çok ele geçen ilk unguanterium yani ilaç şişesi buluntu grubu. Bu çok güzel bir grup. Büyük bölümünü müzeye teslim ettik. Bir kısmının onarımları devam ediyor. Ama bir taraftan da bu ilaç şişelerinin hemen yakınlarında pek çok sayıda değişik boyutta havan elleri, havanlar, aynı zamanda büyük bir ocak bulduk yani ateşin yapıldığı belli ki burada bir ilaç üretim merkezi de vardı. Aynı zamanda kemikten aletler, spatulalar, tıbbi aletler çok miktarda elimize geçti. İşin ilginç tarafı kış aylarında kazı yaptığımız bu arazide bir takım bitkiler var. Bu bitkiler, pek çok ilacın da özünü oluşturuyor unguanteriumların içerisindeki kalıntıların analizleri TÜBİTAK (Gebze) tarafından yapıldı. İki ilacın özü çıktı. Methanone ve Phenanthrene olarak belirlenen iki ilaç formülü. Bunlardan bir tanesi depresyon ve sakinleştirici tarzda ilaç bir de kalp hastalıklarına iyi geliyor. Bu ilaçların özü çevredeki endemik bitkilerle karşılanıyor. Bu da bizim için çok ilginç ve güzel sonuçlar.”
Doç.Dr. Şengül Aydıngün, Bathonea kazı alanında büyük bir yangın tabakası ile karşılaştıklarını, bu yangın tabakasının tüm yapılarda görüldüğünü ve karbon örneklerinin testinin Polonya’da Wroclaw Arkeoloji ve Etnografya Enstitüsü’nce yapıldığını söyledi. Doç.Dr. Aydıngün, buradaki analizlerin ardından kazı sonuçlarının İstanbul tarihine bir sayfa daha ekleyebileceğini şöyle anlattı:
“AVAR SALDIRISINA KANIT OLABİLİR”
“Bilim heyetimizin ortaklarından Polonya Wroclaw Arkeoloji ve Etnografya Enstitüsü tarafından karbon örneklerinin analizlerinden yangın çıkışı ile ilgili 620 ile 640 arasında bir tarih geldi. Bu önemli bir tarih aralığı. Bu tarihlerde İstanbul’a Trakya üzerinden gelen ciddi saldırılar var. Traklar, Bulgarlar ve Avarlar saldırıyor. 626’da da ciddi bir Avar saldırısı var. Bizim bu kazı yaptığımız unguentariumların bulunduğu alanda çok büyük bir yapı grubu var. Bu yapı grubunun tamamı neredeyse bir saldırı sonucu ortaya çıkan yangınla çökmüş. Ve unguanteriumlar da bu yangın tabakasının altında kalmış. Avar saldırısına kanıt da olabilir diye düşünüyoruz. Çünkü tarihi veriler, İstanbul çevresinde, yakınlarında ki bu saldırılardan söz ederken arkeolojik kanıtları yoktu. Bu netleşirse Avar saldırısına ait ilk arkeolojik veri olarak da Bathonea kazıları İstanbul tarihine bir sayfa daha eklemiş olacak.”
Bathonea’daki kazılarda geçmiş yıllarda M.Ö. 7000’li yıllara ait Avrupa’daki en eski tarımsal faaliyetlerin izleri, M.Ö. 2000’li yıllarda yaşamış Hitit izleri tespit edilmişti. Bathonea Limanlarının MS. 9-11’inci Yüzyıllar arasında Vikingler tarafından kullanıldığı da anlaşılmıştı.