31 mart günü,başta büyük iller olmak üzere 29 ilde yaşanan ve sebebi hala anlaşılamayan,ülkeyi felç eden elektirik kesintisi,kesinti sırasında çağlayan adliyesinin basılarak,Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın önce rehin alınması,sonra da şehit edilmesi,ardından gelen İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne yapılan saldırı,bir başka uğursuz günün yıl dönümünde gerçekleşti.
31 Mart Vakası olarak yakın tarihimizde yaşanan en organize gerici kalkışmanın yıl dönümünde ülkenin karanlığa bürünmesi,karanlık ellerin ülkeyi karıştıracak saldırılarda kan dökmesi,asayişin aldığı darbe,tarih tekerrürden ibarettir sözünün gerçekleşme kaygısını öne çıkarttı.
Savcı Mehmet Selim Kiraz,işini layıkıyla yapan,namus timsali ve çevresine Berkin Elvan dosyasına takipsizlik verebileceğini,fakat toplumun bu konuda ki hassasiyetinden ve mesleki ahlakından dolayı dosyayı sonuçlandıracağını söyleyen,yani ‘Berkin İçin Adalet’ isteyen
bir savcıyken,ısrarla o gün orada bulunan polislerin kimlik tespitlerini isteyen,bu konuda emniyete baskı kuran ve jandarma kriminalden yardım isteyen bir savcıydı.
Soruyoruz;eğer bu saldırı Berkin Elvan için yapıldıysa,Berkin Elvan soruşturmasını layıkıyla yapan ve sonuca ulaşmak üzere olan bir savcıya yapılır mı?
Savcının ortadan kaldırılması kimlerin işine yarar? ve kimler bu cinayeti bahane ederek bundan güç sağlar?
Bir terör örgütü,bir gün arayla iki önemli noktaya tüm dikkatler üzerindeyken nasıl saldırı yapabilir?
Tüm ülkeyi saran elektirik kesintisinin sebebi toplum kanaatinde haklılık bulacak şekilde açıklanabilmelidir.
Eğer bu kesinti olmasaydı Savcı Mehmet Selim Kiraz hayatta olacaktı.
Bir taraftan teknoloji ülkesi olduk deyip,işi daha da ileri götürüp,
nükleer santral kurmaya kalkıp,bir taraftan elektirik dağıtım şebekenize sahip çıkamıyorsanız eğer,bunda giderilmesi gereken bir
yanlış vardır.
31 Mart Vaka’sının yıl dönümünde gelen bu karanlık,gelecek daha büyük karanlığın habercisi midir?