5300 yaşındaki Buz Adamı, diğer adıyla Ötzi, İtalyan Alpleri’nde 1991 yılında dağcılar tarafından bulunmuştu. Dağlarda öldükten sonra soğuk hava nedeniyle doğal koşullarda mumyalaşmış bir Bakır Çağı insanı olan Ötzi, daha önce birçok araştırmaya konu oldu.
Bu hafta Scientific Reports dergisinde yayınlanan bir makale, Ötzi’nin üzerinde bulunan hayvan derisi ve kürklerinden yapılmış kıyafet ve ekipmanın, hangi hayvanlara ait olduğunu ortaya çıkardı. Antik DNA tekniği kullanılarak yapılan çalışma, Bakır Çağı Avrupası’nda imalat yöntemlerinin anlaşılması açısından önemli.
Ötzi’nin kıyafet ve ekipmanlarından örnekler alan ekip, bu hayvansal kökenli örneklerin mitokondri DNA’larının dizilimlerini çıkarttılar. Elde edilen DNA dizilerinin değerlendirilmesiyle kıyafetlerin hangi hayvanlara ait olduğu belirlendi. Daha önceleri, yapılan mikroskobik çalışmalarda, kıyafetler parçalanmış olduğundan kayda değer bir başarı sağlanamamıştı.
Söz konusu dönem, Avrupa’da tarım ve hayvancılığın artık iyice yerleşmeye başladığı bir dönem. Muhtemelen Ötzi de bu çiftçi toplumlarından birinin üyesiydi. Dolayısıyla evcil hayvanları da bulunuyordu. Kıyafetler de bu bilgiyi doğruladı. Örneklerin büyük bir kısmı, örneğin ayakkabı bağcığı, tozluk, peştamal ve kaban, sığır, koyun, keçi gibi evcilleştirilmiş toynaklı hayvanlara aitti.
Ancak Ötzi’nin şapkası yabani bir hayvan olan bozayıkürkünden, ok çantası ise karaca derisinden yapılmıştı. Ayrıca giyim eşyalarından bir kısmının tek bir hayvandan değil, birden fazla hayvan derisinin karışımından yapıldığı da görüldü. Muhtemelen henüz gelişmemiş deri imalatı nedeniyle kıyafetler çabuk bozuluyor, o sırada el altında bulunan uygun derilerle yama yapılıyordu.
Daha önce İsviçre Alplerinin Schnidejoch bölgesinde bulunan 4500 yıllık tozlukların da keçi derisinden yapıldığı tespit edilmişti. Ötzi’nin tozluklarının da sadece keçi derisinden yapılmış olması, Bakır Çağı Alp Dağları insanlarının bazı özel kıyafetlerde,kıyafete özgü deri kullandığına işaret ediyor.
Ötzi’nin ok çantası ise karaca derisinden yapılmış. Daha önce, bulunduğu yerden toplanan kıl örnekleri ve midesinden alınan örnekler üzerinde yapılan çalışmalarda alageyik kalıntılarına rastlanmıştı. Bu da Ötzi’nin bulunduğu toplumun en az iki farklı geyik türünden hem yiyecek gibi birincil amaçlarla hem de giyecek gibi ikincil amaçlarla yararlandığını gösteriyor.
ÖTZİ’NİN DÖVMELERİ
Ötzi, 1991’de bulunduğunda vücudundaki dövmeler ilk bakışta farkedilmişti. Ancak 2015’te yayımlanan bir çalışma, Buz Adam’ın bilinenden daha fazla dövmesi olduğunu ortaya koymuştu.
Ötzi üzerine yapılan ilk çalışmalarda, dövmelerin dış deri tabakasını delerek kömür tozu ile çizildiği tespit edilmiştü. Ancak, dövmelerin çoğu gözle görülebilir olmadığından tam olarak kaç dövmesi olduğu belirlenememişti.
Geçen yılki çalışma ise, çoklu spektral görüntüleme tekniği kullanılarak Buz Adam’ın dövme sayısını ve biçimlerini kesin olarak belirlemeyi hedefledi. Araştırıcılar, öncelikle Ötzi’nin tüm vücudunu her yönden fotoğraflayarak işe başladılar. Herhangi bir hataya yol açmaması için daha önceki çalışmalarda belirlenen dövme yerleri dikkate alınmadı. Bu işlemler için bütünleşik bir kamera sistemi, optik filtre seti ve yeni bir yazılım geliştirildi.
Elde edilen görüntüler analiz edilerek vücudun tamamındaki dövmeler belirlendi. Sonuçlara göre, Buz Adam ölmeden önce vücudunda 61 adet dövme taşıyordu. Bu dövmeler 1-3 mm kalınlığında ve 7-40 mm uzunluğunda değişen boyutlarda çizgilerden oluşuyordu. Bulunan 61 dövme şekillerine göre 19 gruba ayrıldı. Bu çalışmayla birlikte, daha önceki çalışmalarda belirlenmemiş dövme şekillerine de ulaşıldı. En çok dövme bacaklarının alt kısmında bulunuyordu.
Daha önceki çalışmalar, Buz Adam’ın dövmelerinin akupunktur benzeri bir tedavi uygulamak amacıyla yapıldığını öne sürüyordu. Çünkü yapılan çalışmalara göre Ötzi’nin dejeneratif eklem hastalığından muzdarip olduğu biliniyor ve tespit edilen bütün dövmelerin eklem ve akupunktur noktalarında olduğuna dikkat çekiliyordu. Ancak son çalışmada göğüs bölgesinde, daha önce tespit edilmemiş bir dövmeye rastlandı. Bu durum, akapunktur hipoteziyle çelişiyor gibi görünse de, araştırıcılar Buz Adam’ın aynı zamanda safra kesesi taşı, bağırsak tenyası ve damar tıkanıklığına da sahip olduğunu belirtiyorlar. Dolayısıyla göğüs bölgesindeki dövme, bu hastalıkların tanı ve tedavisi için de uygulanmış olabilir. Yine de temkinli olmakta fayda var. Gelecekte yapılacak karşılaştırmalı tıp ve moleküler çalışmalar, dövmelerin tanı ve tedavi için mi yoksa sembolik amaçla mı yapıldığını ortaya koyacak.
Haber:SOL Gazete