ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın korumalarının Washington’daki Büyükelçilik Konutu önünde protestoculara müdahalesini kınayan bir karar tasarısını kabul etti.
Amerika’nın Sesi’nde yer alan habere göre komisyonun sabahki oturumunda Türkiye’yle ilgili 354 no’lu tasarının da içinde bulunduğu 5 ayrı tasarı görüşüldü. Kongre üyelerinin söz almasının ardından tasarıların tümü toplu olarak “sesli oylama” yöntemiyle oylandı ve komisyondan geçti.
Oturumda Kongre üyeleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve güvenlik ekibine son derece sert eleştiriler yöneltirken, yaşananların hesabının Türk hükümetinden sorulması gerektiğini belirttiler.
Türkiye’yle ilgili tasarının hazırlayıcılarından, Komisyon Başkanı Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Üyesi Ed Royce, Erdoğan’ın korumalarının Amerika’da üçüncü kez böyle bir olaya karıştığına dikkati çekti.
Royce, korumaların Amerikan vatandaşlarının ifade özgürlüğünü kısmak amacıyla, herhangi bir provokasyon olmamasına rağmen protestocuları “vahşice dövdüğünü ve bastırdığını” kaydetti.
Komisyon başkanı, ifade özgürlüğünün Amerikan anayasasının temel bir ilkesi olduğuna vurgu yaparak, “Hiçbir hükümetin vatandaşlarımızın haklarını ellerinden almasına izin vermeyeceğiz” dedi.
Tasarının diğer hazırlayıcısı, komisyonun kıdemli Demokrat üyesi Eliot Engel de, “korkunç” olarak nitelediği olayların yaşandığı gün büyükelçiliğe kendisinin de çağrıldığını ancak “iyi ki gitmediğini” söyledi.
Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Üyesi Ileana Ros-Lehtinen de, aynı partiden Gus Bilirakis ile birlikte Dışişleri ve Adalet Bakanlıklarına mektup göndererek, “bu utanç verici saldırının hesabının Türk hükümetinden sorulmasını” isteyeceklerini açıkladı ve diğer Kongre üyelerinden de bu girişime destek istedi.
Lehtinen, “Bu eylem hoş görülemez. Müttefikler Amerikan topraklarında Amerikan vatandaşlarına saldıramazlar. Bu ülkede hukukun üstünlüğüne saygı göstermeyen yabancı vatandaşlar, bu ülkenin hakları ve imtiyazlarından da yararlanamamalı” diye konuştu.
Lehtinen mektupta, saldırıya karışanların derhal adalet önüne çıkarılması, burada olanların sınır dışı edilmesi, dışarıda olanların da gelecekte ülkeye girişlerinin yasaklanması çağrısında bulunduklarını aktardı.
Cumhuriyetçi Chris Smith de, konut önünde yaşananları “çok kötü, korkunç” olarak niteleyerek, Erdoğan’ın “haydutlarının (thugs)” Amerikan vatandaşlarına “saldırısını” polisin bile durduramadığını belirtti.
Özellikle yerde yatarken tekme yiyen kadın protestocuya değinen Smith, protestocunun adaletin yerini bulmasını istediğini ve bunu kesinlikle hakettiğini söyledi.
Demokrat David Cicilline de, “Sözde güvenlik personelinin Amerikan vatandaşlarına saldırıları dehşet verici ve buna hoşgörü gösterilmeyecek” ifadesini kullandı.
Diğer bir Demokrat Gregory Meeks de, yaşananları “korkuyla” izlediğini kaydederek, “Umarım NATO müttefiki Türkiye bizim demokrasinin korunması ve tüm seslerin duyulmaya hakkı olması konusunda prensiplerimiz olduğunu anlar” dedi.
Türkiye’nin “sivil özgürlüklere saldıran Erdoğan’ın diktatörlüğünde başaşağı gittiğini” belirten Meeks, “Şimdi de bu baskı ortamını tüm dünyada demokrasinin beşiği olan Washington’a da taşıyabileceğini düşünüyor. Barışçıl protestocular Erdoğan’ın kabadayıları (bullies) tarafından saldırıya uğradı. Görüntüler Erdoğan’ın olayları izlediğini ve hiçbir şey yapmadan yürüdüğünü gösteriyor, bunu yaparak pasif onay vermiş oldu” diye konuştu.
Meeks, şiddeti kınadığını ve Amerikan hükümetinin Türkiye nezdinde bu konuyu dile getirerek hesap sorması gerektiğini de söyledi.
Demokrat Brad Schneider da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın basın özgürlüğünü kısıtladığını, muhalefet üyelerini hapse attığını söyleyerek, “Hükümetimizin konuklarının kendi topraklarımızda ifade özgürlüğünü ihlal etmesi asla kabul edilemez. Tüm bunlar Erdoğan’ın gözleri önünde oldu. Bu saldırı demokrasinin temellerine bir saldırıdır. Bu üçüncü kez oluyor ve artık son olmalı” dedi.
Cumhuriyetçi Ann Wagner, “Amerikan topraklarında temel bir anayasal hakkın ihlal edildiğini görmekten dehşete düştüm” derken, Demokrat Brad Sherman da, “ifade özgürlüğünün Türkiye’de olmadığını ama Amerika’da saygı gösterilmesi gerektiğini” belirtti. Sherman, Erdoğan’ın güvenlik ekibini Amerika’ya tekrar getirmesine izin verilmemesi gerektiğini de kaydetti.
Cumhuriyetçi Dana Rohrabacher da, “Erdoğan, güvenlik ekibi vatandaşları vahşice döverken, bu insanları kana boğarken yaşananları olduğu izledi. Fikirlerini ifade ettikleri ve politikalarına tepki gösterdikleri gerekçesiyle Amerikalılara saldırabileceğini düşünüyorsa bu ülkeye alınmamalı. Daha önce kabul edilebilir düzeyde bir demokrasiye sahip olan Türkiye’yi dünyada var olan en kötü türdeki bir İslami terör diktatörlüğüne dönüştürüyor” dedi.