Cumhuriyet gazetesi davasının bugün yapılan üçüncü duruşmasında tutuklu gazeteci Ahmet Şık savunmasını yapıyor..
Şık, savunmasına “Söyleyecek fazla şeyim yok ama size aradığınız örgütün yol haritasını çıkartacağım” diyerek başladı.
Ahmet Şık’ın savunması şu şekilde:
Yeni Türkiye denen garabeti inşa eden iki güç ayrıştı, adına iktidar denen kanalizasyon patladı. Medya köşelerinden yapılan tehditler yaşanacakların işaretiydi. Ortalığı pislik götürdü, götürüyor. Erdoğan, ‘Bu darbe allahın bize bir lütfudur’ dedi. Ağzından kaçırdı. Şimdi bu lütfu yaşıyoruz. Hakikati dile getirenlerin seslerinin kısılmaya çalışıldığı günlerden geçiyoruz. OHAL ile temel haklar askıya alındı. Nuriye ve Semih kardeşime dahi yanıt hapishane oldu. Yargı bağımsızlığı ortadan kaldırıldı. HDP genel başkanları esir edildi. 15 Temmuzda darbe engellendi ama cunta iktidar oldu.
Gülen Cemaati’nin en büyük yenilgisi olan 15 Temmuz Kalkışması, aynı zamanda en büyük zaferidir… Çünkü, Fethullah Gülen’in idealize ettiği devlet, toplum ve fert modeli 15 Temmuz kalkışması sonrasında hayata geçirilmiş oldu.
45 yıllık geçmişi bulunan Gülen Cemaati’nin, ilk 30 yılda tamamladığı devlet içindeki yatay örgütlenmesinin dikey bir gelişim seyri izlemesi ise son 15 yılda tamamlandı. İktidarına gayrı resmi ortak olduğu AKP hükümetinin sağladığı olanaklarla Gülen Cemaati’nin, adeta devleti kendisine paralel hale getirmek için önünde engel kalmadı.
Cemaatin tehlikeli hale gelecek güce erişmesinin en büyük sorumlusu, ‘ne istedilerse veren’ Erdoğan ve AKP’dir. Gülen ile mücadele planlı MGK kararını hiç uygulamadıklarını Erdoğan, Abdullah Gül ve Bülent Arınç itiraf ettiler. Hayır kandırılmadınız, birlikte bizi kandırmaya çalıştınız. Şimdi de Cumhuriyet’ten FETÖ çıkartmaya çalışıyorsunuz.
Yargı, Cumhuriyet gazetesinden örgüt, bizlerden FETÖ’cü çıkarmak için beyhude bir çabaya girişti. Canını ortaya koyarak darbeyi engellemeye çalışanların yaslı aileleri başta olmak üzere herkesin gerçekleri bilmeye hakkı var. Herkesin Cemaat’ten korktuğu, biat ettiği, adını bile anamadığı o dönemde kitabımın adı ‘İmamın Ordusu’ydu. Buraya kadar anlattıklarımdan anlamışsınızdır. Söylediklerim savunma veya ifade değil, aksine ithamdır.
Erdoğan yazarlarla gazetecilerle ilişkilerini kriminal düzeyde tutmak yerine onları okumuş olsaydı hiçbirimiz burada olmayacaktık. Hak hukuk talepleri size ulaşmıyor dolayısıyla sizden hiçbir şey talep etmiyorum. Gazetecilik faaliyetlerimin suç olarak gösterilmeye çalışıldığı bir operasyona karşı söyleyeceklerim bundan ibaret…
MAHKEME BAŞKANI SÖZÜNÜ KESMEYE ÇALIŞTI
Öte yandan Ahmet Şık savunmasını yaparken mahkeme başkanının “Savunmaya bağlı kal Ahmet Şık, köşe yazısı yazmanı istemiyoruz” diyerek sözünü kesmeye çalıştığı belirtildi.