İstanbul’da birçok seçim sandığında ‘’Damat varsa biz yokuz’’ yazılı AKP oy pusulalarının çıkması, Berat Albayrak’a olan tepkinin tabana hızla yayıldığının işareti olarak AKP’li yöneticileri de rahatsız etti.
Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun parti kurma çalışmaları, AKP’de parti içi kanatlar problemi çıkardı. Bu kanatların çekişmesi, 31 Mart seçimlerinden sonra iyice su yüzüne çıktı. Önceleri devlet kadrolarına atamalar ve belediye başkan adayı belirlemek için yarışan bu üç kanat seçimlerden sonra bir tek konuya yoğunlaştılar.
Yeniçağ’dan Muharrem Kılıç tekrarlanan İstanbul seçimlerinin ardından AKP’deki ayrışmaları yazdı.
Kılıç’ın haberine göre; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AKP Genel Başkanlığından ayrılma ihtimaline karşı AKP içindeki kanatlarda harekete geçti. Şimdilik ciddi bir problem olarak görülmese de ileride kaybeden tarafların birbirini tasfiye etme çabaları AKP’de yeni bir bölünmeyi de beraberinde getirebilir.
AKP’deki bu kanatlar, Süleyman Soylu ekibi, Berat Albayrak’ın başını çektiği Damatcılar ve Bilal Erdoğan’ın başını çektiği Kartal İmam-Hatipliler olarak bilinen bir ekip arasında derinden derine bir çekişme yaşanıyor. Ufak tefek restleşmeler ile başlayan bu çekişme şimdilik pek dikkate alınmasa da AKP kongrelerinde giderek su yüzüne çıkmaya başlayacak.
Bu üç ekibin şimdilik tek meselesi Erdoğan sonrası AKP’nin başına kimin geçeceği. Son günlerde ekonomideki çöküş nedeniyle damadın gözden düşmesi, AKP içinde damada olan tepkinin büyüyerek artması Damatcıların işini zorlaştırdı. Süleyman Soylu’nun terörle mücadeledeki başarısı ve İstanbul seçimlerinde aktif rol oynaması bu ekibi bir adım öne çıkardı.
31 Mart seçimlerinde İstanbul’da sık sık alanlarda görülen Albayrak, 23 Haziran seçimlerinde pek ortalıkta görünmemesinin sebebi ise tabandan gelen tepkiler nedeniyle Erdoğan’ın damadı rölantiye alması olarak değerlendirildi.
Bilal Erdoğan’ın başını çektiği ekip ise her şeyden emin olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan sayesinde ‘güç bizde’ havasında hareket ediyor. AKP tabanında Erdoğan’ın akraba, eş, dost ve aile çevresinin partide ve hükümette görev alması artık yüksek sesle tepkilere neden olurken, İstanbul’da birçok seçim sandığında ‘’Damat varsa biz yokuz’’ yazılı AKP oy pusulalarının çıkması, Albayrak’a olan tepkinin tabana hızla yayıldığının işareti olarak AKP’li yöneticileri de rahatsız etti.
Son yerel seçimlerde bu üç kanadın belediye başkan adaylarını belirlemede aktif rol oynaması, tabanın istediği adayların değil de paraşütle gelip aday olanların taban tarafından kerhen kabul edilmesi ise birçok il ve ilçede belediye başkanlıklarının kaybedilmesine neden oldu. Bu kayıp küçük il ve ilçelerde MHP’nin hanesine kar olarak yazılırken, Ankara, İstanbul, Bursa, Antalya ve Adana gibi büyük şehirlerde belediyeler AKP’den Millet İttifakına geçti.
Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçildikten sonra kontrolü bir türlü sağlayamayan Erdoğan, hem devlet hem parti hem de hükümetle ilgili tek karar mercii olarak kendini görmesi bütün sistemi tıkadı. Daha çok iç ve dış meselelere mesai ayıran Erdoğan, parti içi meselelere pek zaman ayıramadı. AKP’deki bu idari boşluk parti içinde kanatların oluşmasına neden oldu.
Bakanlıklardaki birçok önemli kadro ve Genel Müdürlüklere yapılan atamalar neredeyse bu üç kanat aracılığı ile gerçekleşti. Enerji Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığında damatcılar etkili olurken, önemli KİT ve Belediye başkanlıklarında Bilal Erdoğan’ın başını çektiği Kartal İmam-Hatipliler etkili oldu. Bu atamalar yapılırken partiye emek vermiş insanların devre dışı edilmesi, liyakatin esas alınmaması tabanda huzursuzluk yarattı. Bürokratlar yetkilerini kullanarak iş yapamaz oldu. Bu da AKP tabanında iktidarız ama devletle ilgili hiçbir yerde iş yaptıramıyoruz diye isyana neden oldu.
Rektörlerin kendi eşini, kızını bulundukları üniversitelerde rektör yardımcılığı, bölüm başkanlığı gibi makamlara ataması AKP içerisinde bile adaletsizlik ve liyakatsizlik olarak değerlendirildi. İlk önce lokal olarak değerlendirilen bu adam kayırmacılık genele yayılınca, AKP’ye yıllarca emek vermiş insanlar da partilerinden umudu kesip başka arayışlara başladı.
Bütün bu olumsuzluklar AKP tabanında devasa bir küskünler ordusu oluşturdu.. 31 Mart ve 23 Haziran seçimleri AKP’de bir dönüm noktası oldu.