Türkiye İşçi Partisi üyesi 7 gencin Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı gibi faşistlerce katledildiği “Bahçelievler Katliamı”nın üzerinden tam 41 yıl geçti.
8 Ekim 1978’de 7 devrimciyi katleden katiller 41 yıl boyunca, kollandı, içeride kalan son katiller de AKP’nin yargı paketiyle salıverildi.
EFRAİM, FARUK, HÜRCAN, LATİF, OSMAN, SALİH, SERDAR…
8 Ekim 1978 günü silahlı faşistler Ankara’nın Bahçelievler semtinde 15. sokaktaki eve geldiklerinde ODTÜ Elektrik bölümü öğrencisi Serdar Alten, Ankara Devlet Mimarlık Akademisi öğrencisi Hürcan Gürses, Ankara İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi Gazetecilik Bölümü öğrencisi Efraim Ezgin, Hacettepe Üniversitesi İstatistik bölümü öğrencisi Latif Can ve Osman Nuri Uzunlar evde bulunuyordu. Silahlı faşistler beş genci bayılttıktan sonra eve gelen iki devrimci Faruk Erzan ve Salih Gevence ile birlikte 7 TİP’li genç o gün vahşice katledildiler.
8 EKİM 1978…
Devrimcileri vahşice öldüren faşist katil Haluk Kırcı, daha sonra anılarında pişmanlık duymadığını belirteceği, “o gecenin yaşanması gerekiyordu” diyeceği Bahçelievler Katliamı’nı 1980 yılında verdiği ifadesinde şöyle anlatıyordu:
“Kapı açılır açılmaz içeri girdik, hepsini yere yatırdık. Ne yapacağımız konusunda talimat almak için Abdullah’a (Çatlı) birini gönderdik. Abdullah eter ve pamuk verip, “Hepsini teker teker bayıltıp öldürelim” demiş. Dışarı çıkıp arabada bekleyen Abdullah’la konuştum. ‘Evde öldürmek zor olacak, ikişer ikişer götürüp öldürelim’ dedim, ‘olur’ dedi. İki kişiyi büyük reis’in arabasına bindirip Eskişehir yoluna götürdük. Müsait bir yer bulup ikisini de yere yatırıp üçer el kafalarına ateş ettik. Geri döndük. Böyle zor olacağını anlayınca Abdullah, ‘tek tek boğalım bunları’ dedi. Bir tanesini zorla boğdum, diğer dördünü bu şekilde öldürmek de zor olacaktı. Arkadaşları gönderdim. Sonra da sedirin üzerinde bulunan dört kişiye yakın mesafeden ateş ederek mermilerin hepsini boşalttım. Silahı da götürüp Abdullah’a verdim.”
İDAM KARARI TAHLİYELERLE BOZULDU
Görgü tanıklarının ifadelerinin incelenmesinin ardından Duran Demirkan yakalandığında dava süreci başladı. Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı ve İbrahim Çiftçi gibi faşist katiller açılan dava sonucu idama mahkum edildi, ancak 26 Nisan 1991’de “hesabın yanlış yapıldığı” gerekçesiyle karar bozuldu ve katiller salıverildi.
SAYISIZ CİNAYETTE ROL ALDI, SERBEST BIRAKILDI
Türkiye’deki kontrgerilla örgütlenmesinde sayısız cinayeti ya bizzat gerçekleştiren ya da örgütlenmesinde rol oynayan Haluk Kırcı, 1988’de idama mahkûm oldu. 1991 tarihinde Bursa Cezaevi’nden şartlı olarak tahliye edildi, “bir yanlışlık” olduğu anlaşılınca tekrar aranmaya başlandı. 1996’da İstanbul’da yeniden yakalandı ve aynı gün firar etti. 1999’da yakalandı, “Susurluk çetesine üye olmak” suçundan 4 yıl hapse mahkûm oldu. Kırcı bu süreçte de 2 kez “yanlışlıkla” tahliye edildikten sonra en son 2005 yılında Kartal Cezaevine girdi, 28 Mayıs 2010 tarihinde salıverildi.
FİRAR ETTİ, SUSURULUK’TA ÖLDÜ
Abdullah Çatlı hakkında “katliamın planlayıcısı” suçlamasıyla 1982’de gıyabi tutuklama kararı çıkarıldı. Aldığı cezalardan kaçmayı “başaran” Çatlı, Fransa ve İsviçre’de uyuşturucu, sahte pasaport suçlarından tutuklu kaldı. 1990’da İsviçre’de tutuklu bulunduğu cezaevinden firar etti, Türkiye’ye sahte pasaportla girdi. Çatlı, 3 Kasım 1996’da Susurluk kazasında öldü.
CEZA ALMADI, MHP GENEL BAŞKANLIĞI’NA ADAY OLDU
Serbest bırakıldıkları süreç içerisinde faşist katillerden İbrahim Çiftçi savcı Doğan Öz’ü katletti, ceza almadan tekrar bırakıldı, MHP Genel Başkanlığı’na da aday oldu.
AKP İÇERİDE KALANLARI DA TAHLİYE ETTİ
2012 Temmuz ayında AKP’nin 3. Yargı Paketi’yle katliamın sanıkları Bünyamin Adanalı ve Ünal Osmanağaoğlu tahliye edildi. AKP’nin katilleri kollayan yargı paketi sonucu Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 7’şer kez idam cezasına çarptırılmış olan ancak idamın kaldırılmasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen katil Bünyamin Adanalı ve Ünal Osmanağaoğlu hakkındaki cezanın infazının durdurulmasına karar verdi.
Bahçelievler katliamını konu alan ve titiz bir araştırmaya dayanan “Gecenin Kapıları” adlı romanın yazarı Ozan Özgür, 7 TİP’li öğrencinin katillerinin tahliyesini sormamız üzerine “utanç” kararı şöyle yorumlamıştı:
“Bu adamlar her zaman sermayeye hizmet etmiş adamlardır. Bahçelievler’de bunlar vardı, Maraş’ta da, Çorum’da da. Sermaye de her zaman bu tür adamlarını korumaya özen gösterdi. 12 Eylül ve Özal’la başlayan ve bugüne kadar gelen bütün iktidarlar döneminde, bu katillerin çıkarılmasına, çıkarılamıyorsa cezalarının hafifletilmesine uğraşıldı. İstisnasız bütün iktidarlar, bu adamları kurtarmak için düzenlemeler yaptılar, yasalar çıkardılar. Ceza hukukunda yapılan bütün değişikliklerden mutlaka ve öncelikle faydalandırıldılar. Bunun nedeni, işte sermayeye yaptıklarını söylediğim hizmettir. Sermaye, bu adamların hizmetlerini hiç unutmamıştır, hep mükafatlandırmaya çalışmıştır. Bugün sermayenin göz bebeği AKP de, bu çabayı nihayete erdirmiş oluyor. Katilleri kurtarmış, böylece yaptıkları hizmetlerin bedelini ödemiş oluyor. 7 tane gencecik devrimciyi vahşice öldüren eli kanlı caniler, sokaklara salınıyor. Oysa aynı haktan yararlanmak isteyen sendikacıların talebi reddediliyor. AKP kendisine en yakışanı yapmıştır.”
Haber:SOL