İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, IŞİD sorusu üzerine gülmesine devam ederek “Dünyanın bunlardan ödü kopuyor, bizle beraber ittifak etmelerinden başka bir şey söz konusu değil, sakin olalım, rahat olalım” açıklamasında bulundu.
İşte dün akşam katıldığı bir televizyon programında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Soylu’nun canlı yayında verdiği yanıtlar:
HAREKATIN TEMEL AMACI NE ?
Bu harekat, Türkiye’nin 3 halkalı terörle mücadelesinde 3. etap; ilki Fırat Kalkanı Harekatı idi, ikincisi de Zeytin Dalı. Fırat Kalkanı’nda 3 bin DEAŞ militanı, 600’e yakın da PKK ve PYD’li terörist etkisiz hale getirildi. Biz bu mücadeleyi verirken, müttefikimiz de bu örgütlere 30 bin tırlık silah ve mühimmat takviyesi yaptı.
Bu bir savaş değil, bunu tekraren vurgulamak isterim, bu teröre karşı bir sınır ötesi harekat.
Temel hedefimiz ilk olarak Suriye’nin toprak bütünlüğüdür. İkinci hedef; Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı terörü tasfiye etmektir. Üçüncü ve son hedefimiz ise Türkiye’ye yönelik göç hareketlerini kontrol altına almaktır.
Şunu unutmayın, dünyada hiçbir ülke bizim gibi bir yandan kaçak göçle mücadele edip, öte yandan kendi ülkesindeki sığınmacılara bu kadar iyi davranamaz. 400 bin kaçak göçmen yakaladık şu ana kadar. Sadece Suriye’den değil, Afganistan ve Pakistan’dan da girişler var. 400 binin 140 bini Afgan. Van’da sınırlarda 8-9 metre karlar eriyince onlarca cesede ulaştık. Çocuk cesetleri… İnsanlar ölüme koşuyorlar. Güvenli bölge tam da bunu çözebilmek için. Bu göç krizi eğer kaynaklarında çözülmezse, Sudan Sudan’da, Afganistan Afganistan’da, Pakistan Pakistan’da çözülmezse bütün dünya 21. asrı göç meselesiyle uğraşmakla geçirecektir. Bunu artık tutabilmek mümkün olmayacaktır. Kaldı ki eğer bunu yapmazsak, Türkiye’de bizden sonra gelecek nesiller daha büyük bir belayla, sınırlarında bir terör devleti ile karşı karşıya kalacak.
Dün PKK terör örgütü içimizdeydi. Bugün tam da alt koridorumuzda devlet kurmak istiyorlar. Üstelik bu proje uluslararası toplumun bir kısmı, hatta bazı müttefiklerimiz tarafından destekleniyor. Barış Pınarı Harekatı Batı’nın kendisine sağladığı terör imtiyazını ortadan kaldıracak.
HAREKAT NASIL İLERLEYECEK ? BAHÇELİ SÜRECİ NASIL TAKİP EDİYOR?
Dakika dakika planlanmış, tüm ekiplerin güçlü bir koordinasyon içinde çalıştığı bir harekat yürütüyoruz. Uçaklarla vurulan yerler terör örgütlerinin yönetim merkezleri, mühimmat depoları, istihbaratı tümüyle önceden yapılmış noktalar. Yurtiçinde de her ilde harekat merkezlerimiz, kriz merkezlerimiz, alarmdayız.
Kara Harekatında PYD unsurları ile alan çatışması olabilir. Afrin’de de oldu. Ama ben burada daha kolay ilerleyeceğimizi düşünüyorum.
Uzun zamandır beklediğimiz bir operasyondu, o nedenle çok rahatım. Şunu da söylemek isterim, TC Cumhurbaşkanı o bölgeyi benim bildiğimden 10 bin kat iyi biliyor, tek tek, her bir aşiretine kadar….
Türkiye’de de dünyada da ‘PKK Yatırımcıları’ var, ben onları böyle tanımlıyor. Bu gruplar bu rakamları mümkün olduğunca büyütmeye çalışıyorlar.
PYD – PKK’nın o bölgede 50-60 bin gibi bir gücü olduğunu anlatıyorlar. Bu doğru değil. O bölgede, zorla PYD-PKK’ya alınanlar dahil toplam 15 bin kişilik bir varlığı var örgütün. Bütün hattın tamamı bu kadar.
Şunu da bilmenizi isterim, gerek istihbari gerek siber faaliyetlerimiz CIA seviyesine ulaşmak üzere. Bu şu demek, FETÖ ya da başka musallatlar olmadığı zaman bizim insanımız çok önemli gelişmeler kaydedebiliyor.
Sayın Cumhurbaşkanımız bugün bizzat Sayın Bahçeli’ye bilgi verdi. Yöneticileri vasıtasıyla tüm süreci başından sonuna takip ediyor. Sadece bir dinlenme döneminde kendisi, bu vesile ile bir kez daha geçmiş olsun diyorum Sayın Bahçeli’ye.
HAREKATTA MÜTTEFİKİMİZ KİM ? ESAD’LA GÖRÜŞÜLECEK Mİ ? DEAŞ VARLIĞI RİSK DEĞİL Mİ?
Bizim müttefikimiz dünyanın çıkarı. Elimiz sağlam. Çünkü burada her ülkenin çıkarı var.
Avrupa Birliği’nin “durdurun” mesajını, Amerika’nın bazı açıklamalarını kendi iç kamuoylarına yönelik olarak görüyorum. Bu operasyon ilerledikçe herkes bizim yanımızda yer alacak, göreceksiniz.
Biz kendi tezlerimizi, o bölgede yaşananları, cinayetleri unutamayız. Aylan bebekleri, yerinden yurdundan edilen insanları unutamayız. Bizi Batı’dan ayıran bunlardır.
Esad’la neden görüşelim ?
Beni bağışlayın, bunun gündeme gelmesi dahi bir akıl tutulmasıdır. Türkiye’nin başka alternatifleri yok mu ? Suriye’nin yok mu ?
Milletimiz bizi yanlış anlamasın, bir inadın peşinde değiliz. Ama eğer Esad’ın başında olduğu bu anlayış bu coğrafyada kalıcı olursa gelecek nesiller büyük bedel öderler.
Deniyor ki “Türkiye 70 bin DEAŞ militanını ne yapacak ?”
Bir kere Türkiye başından beri DEAŞ’la samimi bir mücadele yapıyor.
Ve bu sayılar tamamen yanlış, kafa karıştırmak için ortaya atılıyor.
Önce Türkiye içini anlatayım; bizim DEAŞ ve El Kaide’den 1500 civarında tutuklumuz var.
Biz bunun acısını da çektik. Bundan 3-4 ay önce AB’den “İşkenceyi Önleme Komitesi” geldiğinde basına bir demeç verdim. ‘DEAŞ hareketli.’ dedim.
Çünkü biz hiç olmadığı kadar DEAŞ alarmları almaya başladık. DEAŞ sürekli tehdit ediyor, “vur kaç yapacağız, turizme, tesislere, ekonomiye küçük gruplarla saldırı yapacağız.”
Sonra bir bakıyoruz aynı dönemlerde PKK/PYD de aynı tehditleri savuruyor.
E bu akıl, bundan iki gün önce tweet atıp ‘Ekonomik olarak mahvettim, bir daha mahvederim’ demedi mi ?
Operasyon bölgesine gelirsek, DEAŞ’ın harekatın yapıldığı yerde hiçbir etkinliği yok. Bunu NATO da açıkladı zaten.
Sadece oradaki cezaevinde sayıları asla 70 bin olmayan bir grup var.
-KÜRTLERE DEĞİL, ÖRGÜTE KARŞIYIZ
-FETÖ, PKK KONUSUNDA HERKESİ KANDIRDI
Biz Afrin’e de girdik, orada Kürtler yok muydu ? Bugün Kürtler orada huzur içinde yaşıyorlar. Mesele bir Türk – Kürt – Arap meselesi değil ki, mesele bir terör meselesi…
Batılı ülkeler propagandist bir dil kullanacaklar, buna şaşırmamak gerek. Batı’nın en büyük sıkışmışlığı da bu zaten, koskoca devletler küçücük marjinal yapıların esiri haline geliyorlar.
PKK, DEAŞ, FETÖ, bunların hepsi birlikte. Şu anda da mesela FETÖ sosyal medya üzerinden dünya kamuoyuna gerçek dışı bilgiler veriyor.
Ülkemizde de üzerine sosyal medya üzerinden halkı kin ve nefrete teşvik eden, operasyon konusunda kara propaganda yapan 78 kişi hakkında soruşturma süreci başlatıldı.
2010 yılında FETÖ bizi “Kürtlerle el sıkışacağınız son nesil bu, bundan sonra çok öfkeli, kinle dolu, eli yumruk sıkılı bir nesil geliyor… “ Bu tezi ortaya sürerek bizi en yıpranmış, en sefil, en karaktersiz insanlarla, PKK ile masaya oturtmak istediler. Tamamen FETÖ aklıydı bu.
Peki, hani nerede bu eli yumruk sıkılı gençler… ? Bunu herkese yutturdular. Şükürler olsun, o noktadan, bugün bambaşka bir noktaya geldik.
FETÖ PKK arasındaki ilişki çok net, Doğu ve Güneydoğu’da yapılanlar açısından da çok net, çok açık bir ilişki. Bakın bugün bir çok operasyon yapıyoruz teröre karşı, hiç biri sızmıyor. Oysa FETÖ zamanında her operasyonun önceden bilgisi gidiyordu.
FETÖ ne diyordu bir zamanlar “Türkiye’nin güvenlik gücü PKK ile mücadeleye yetmez”. Bugün FETÖ’nün bu tezi de ( Özlem Hanımın deyimiyle ) çöp oldu.
Ve bu çöpü Diyarbakır Anneleri net bir fotoğraf olarak ortaya koydu.
PKK, yapılanma itibarıyla bir kadın örgütüdür. Avrupa ve dünya yapılanmasında, en ön saflarda kadınları görürsünüz.
Ama inanın bana, bu örgütü de bitiren yine kadınlar olacak.
PKK, FETÖ, DHKPC, MLKP İLE MÜCADELE
PKK’nın Türkiye topraklarındaki varlığı Eylül ayının başında 587 idi, şimdi 500’ün altında. Bu kadar net biliyoruz.
Kobani bölgesi PKK ile ittifak yapan bütün örgütlerin, mesela MLKP’nin de eğitim alanı.
Temmuz ayında 10 kişilik bir Amerikan grubu, MLKP’nin buradaki karargahını ziyaret etti.
Ve ardından Adana saldırısı yaşandı.
Başka bir şey daha, MLKP’nin FETÖ ile finansal ağını bulduk. Arkadaşlarımız şu anda bunu derinlemesine götürüyorlar.
Adana’daki saldırıyı planlayan, Eskişehir’de ele geçirdiğimiz terörist çok uzman bir isimdi. Şehir içinde bazı operasyonları var, ama yetkinlikleri çok kısıtlı artık.
DHKPC’nin kırsal yapılanmasını bitirdik. Şehir yapılanmasında ise bu örgütü ayakta tutan bu örgütün avukatlarıdır. Şu anda içerde olan bu avukatlar, meslek imtiyazlarını kullanarak finans ve operasyon dahil her şeyi yönetiyorlardı.
Bugün geldiğimiz noktada, DHKPC’nin üst düzey teröristlerinin tamamını temizledik, yok.
FETÖ bizim için hala devam eden bir tehlike, bunu hiç bir zaman unutmamak lazım. Türkiye’deki eylem faaliyetleri oldukça zayıfladı ama bu hiç yok demek değil… Bu bilgilerin de tümü istihbari süreçlerimizin içinde.
Biz, Bakanlık olarak Adalet Bakanlığı ile her ay mutlaka bir araya geliriz ve FETÖ’ye yönelik bütün detaylara bakarız; ne noktadayız, istihbari bilgilerimiz nerede eksik, adli süreçlerde neredeyiz.. hepsini konuşuruz.
Hem adli süreçlerde hem operasyonel süreçlerde bütün arkadaşlarımız mutlak koordinasyon içinde.
FETÖ konusunda TSK ve MIT ile de bu kadar yakın, bu kadar sık ve yoğun bir iletişim içindeyiz.
KADIN CİNAYETLERİ – GÜVEN MASALARI
Kadın cinayetlerinde geçen sene yüzde 30’luk bir düşüş vardı, bu sene yüzde 27’lik bir artış var.
Bu cinayetlerin yüzde 6’lık bir kısmı şikayet ya da ihbar olarak bize geliyor, ama yüzde 94’ünde maalesef bir şikayet bile söz konusu değil.
Neden böyle, şimdi bunu araştırıyoruz.
KADES isimli, akıllı telefonlarda çalışan bir Kadın Destek Sistemi aplikasyonu kurduk, 15 bin başvuru geldi şu ana kadar.
Ayrıca tüm karakollarımızda “Güven Masaları” var. Bir de ilkeler bütünü hazırladık.
Güven Masalarında kadın polisler olacak, bu amaçla 3000 yeni polis aldık.
NADİRA KADİROVA : İNTİHAR MI CİNAYET Mİ?
Hepimizin evinde çalışan insanlar olabilir. Mesela benim var. Böyle bir işle karşı karşıya kalacağım diye ödüm patlıyor şu anda. Allah muhafaza !
Kamuoyunda veya bir takım çevreler tarafından yönlendirilmeye çalışılan bir süreç bu. Ben bu olayı öğrenir öğrenmez konuyu takipteyim. Olaydan 5 dakika sonra bilgim oldu ve Ankara Emniyet Müdürünü hemen oraya gönderdim. Müdür, 9 dakika içinde oradaydı, ardından 112 geldi. Kilitli kapıyı açtılar.
Deniyor ki “intihar etmedi, öldürüldü”. Bunların hepsi yalan. Bütün mesele bir vekilin ismi üzerinden yürütülüyor. Bu adalet duygusunun ötesinde vicdani ve insani de bir sorumluluktur. Bütün adli olaylarda ne yapılıyorsa tümü aynen gerçekleşti. Başsavcılık, emniyet açıklamalar yaptı. Otopsi de yapıldı, swap analizleri de alındı.
Bu tip olaylarda medyanın bir kısmı bir sonuç elde edebilmek için acılı aileleri sıkıştırır. Benim gördüğüm Kadirova ailesi bu duyguyla açıklama yapıyor. İnanın, şu anda tüm yasal süreçler olması gerektiği gibi ilerliyor.