Türkiye kamuoyunda, adında “Kürdistan” ismi geçen ilk parti olarak bilinen Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi’nin (TKDP) sözcüsü Rojhat Amedi, Türkiye’de Adalet ve Kalkınma Partisi’ne (AKP) destek veren Kürtlerin Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) lideri Mesud Barzani’nin Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) çizgisinde olduğunu söyledi. Rojhat Amedi, Ankara’nın Erbil’e yönelik tutumunun sürmesinin bu kesimi yeni arayışlara iteceğini söyledi.
BBC Türkçe’den Mahmut Hamsici’nin ye konuşan TKDP Sözcüsü Rojhat Amedi, Türkiye’de, KDP çizgisinde yer alan Kürtlerin 2000’lerin başından bu yana AKP’ye destek verdiğini, büyük oranda Başkanlık referandumuna da “Evet” dediğini ancak bağımsızlık referandumu ve sonrasında da Türk hükümetinin tavrı sonrası bu kitlede yeni arayışların ortaya çıkabileceğini belirtti:
“AKP hükümet olduktan sonra Kürtlere, Kürt meselesinde önemli değişiklikler yapabileceği mesajını verdi. Bu çerçevede olumlu adımlar atıldı ve bu vesileyle muhafazakâr, KDP çizgisindeki Kürtlerin desteğini aldı. Eğer bu destek olmasaydı AKP tek başına iktidar olmayabilirdi. Bu şu anda da geçerlidir.”
“Kürt illerindeki birçok teşkilat KDP’lidir, KDP’lidir derken doğal KDP’lidir, o çizgidedir. Güneydeki referandumdan önce Bingöl AKP teşkilatı toplandı, biz AKP’nin güneye karşı takındığı bu politikayı tasvip etmiyoruz diye beyanatta bulundu. Galip Ensarioğlu (AKP Diyarbakır Milletvekili) da açıklamalarda bulundu. Örneğin bir Van’daki AKP teşkilatı küçümsenecek bir teşkilat değildir. Batman, Siirt, Urfa da yine bunlar arasındadır. Eğer hükümet sertleşirse bu teşkilatlar zayıflar veya AKP bazı yerlerde tabela partisi olarak kalır.
“Biz Kürt şehirlerini söyledik ama İstanbul’daki AKP teşkilatları da bundan zarar görür. Bizim oralarda potansiyelimiz var.”
HDP’NİN BARZANİCİLERİ
Artık Türkiye’deki Kürt siyasetinde tek bir örgütün bulunmadığını söyleyen Amedi ayrıca referandumun Halkların Demokratik Partisi’ni (HDP) de etkileyeceğini öne sürdü:
“AKP döneminde, PKK dışında bulunan Kürtler de kendilerini ifade etmeye başladılar. Çünkü barış sürecinde artık PKK de kimsenin üstüne gitmiyordu.”
“Biz 2013’te yasal parti için müracaat ettik, 2014’te kabul oldu. Bunun dışında diğer partiler de kuruldu. Mesela Hak-Par bizden önce kuruldu. Yine bizden önce kurulan Hüda-Par var. Bizden sonra müraacaat eden PAK, PSK var.”
“Referandum nasıl siyasi kartları değiştirdiyse HDP’nin duruşunu da değiştirdi. Bu biraz da PKK’nin son dönemde izlediği yanlış politikaya bağlıdır. HDP bundan böyle Kandil’i merkez görmekten ziyade Erbil’i merkez görebilir.”
“HDP içerisindeki Leyla Zana’nın 5 yıldan beri Kandil’le arası yok. Ahmet Türk mesela bir PKK’li değildir. Osman Baydemir, Altan Tan bir PKK’li değildir. Mir Dengir Fırat bir PKK’li değildir. İleride bu saydıklarımızın sayısı artabilir. Çünkü Cemil Bayık, Duran Kalkan hala 30 yıl önceki siyasette, sol çizgide inat ediyorlar, çözümsüzlüğü dayatıyorlar”.
KÜRTLERİN HAYALİNDE BİRLEŞİK BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN VAR
“Irak’ta bulunan Kürtlerin şartları ayrı, bizim şartlarımız ayrı, Suriye’deki, İran’daki Kürtlerin şartları ayrı. Belki bir bağımsız Kürdistan yerine bir de baktık ki iki tane veya üç tane ayrı Kürdistan kuruldu. Bütün gelişmeleri sadece Kürtler tayin etmiyor. Her ne kadar Kürtlerin hayalinde, bağımsız, birleşik, demokratik Kürdistan bulunsa da bu, şu an için gerçekçi bir yaklaşım değil. Bu bizim için hayal olabilir ama gerçekçi değil.”
“Tabii ki, uzun vadede her Kürt’ün kafasında bu vardır. Ama bir de baktık ki burada İsviçre gibi koşullar oluştu, beraber yaşama imkanları olursa neden beraber yaşamayalım?”
“Bizim programımızda da var. Her milletin kendi kaderini tayin etme hakkı vardır. Bu, federasyon olabilir, bağımsızlık olabilir, otonomi olabilir.”
“Ama dediğim gibi Türkiye’nin yaklaşımı çok önemlidir. Türkiye’nin yaklaşımı böyle devam ederse Kürtleri kaybeder, bu, bütün Kürtlerin bağımsızlıktan yana tavır takınması demek”.