Hürriyet gazetesinin hükümete yakın yazarı Abdulkadir Selvi köşesinde CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’i hedef aldı.
Selvi, Pekşen’in 15 Temmuz için söylediklerini yorumladı ve şöyle yazdı:
“…Benzer bir beklentiye, CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in 15 Temmuz için, “Darbeyi AKP yaptı” dediği zaman kapılmıştım.
Didem Arslan Yılmaz kendini tutamamış, “250 şehit var, bu çok ağır bir itham”diye uyarmış. Ama CHP Milletvekili freni patlamış kamyon gibi gidiyor. 250 şehit için, “Onlar öngörülemeyen sonuç” diyor.
15 Temmuz darbe girişimi karşısında CHP’nin duruşunu önemsemiş, “Darbeye Geçit Yok” kitabında bunu geniş geniş anlatmış biriyim. CHP’nin, “AKP darbesi de nereden çıktı, hem şehitlerimiz için, ‘öngörülmeyen sonuç’ denilir mi, onlar bizim şehitlerimiz” demesini bekliyordum.
CHP ne yaptı? Hiç.
PEKŞEN’DEN SELVİ’YE YANIT
Selvi’nin bu yazısına CHP’li Haluk Pekşen’den yanıt geldi. Pekşen yaptığı yazılı açıklamada şunları söyledi:
“15 Temmuz hain darbe girişimi ile ilgili olarak TBMM Darbe Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı rapor, Genelkurmay Başkanı’nın bu komisyona vermiş olduğu yazılı cevaplar, MİT tarafından hazırlanan rapor ve ortaya çıkan diğer bilgi ve belgeler arasında büyük çelişkiler varken, hala birçok soru işareti orta yerde duruyorken ve her geçen gün ortaya çıkan yeni bilgiler ve bulgular ışığında kamuoyunda oluşan soru işaretleri artıyorken, bir olayın sadece görünen yüzüne bakarak kesin yargılara varmak doğru bir yaklaşım değildir. Ayrıca ön kabule dayanan bu bakış açısı yaşanan olayın tüm yönleriyle ele alınarak gerçeğin ortaya çıkarılmasına hizmet etmemektedir.
Gerçekleri anlamak için sadece bakmak yetmez, yaşanan olayın sebeplerini, süreçlerini, sonuçlarını, bağlantılarını tüm yönleri ile ele alıp incelemek gerekmektedir.”
YANIT BEKLEYEN SORULAR
Pekşen “15 Temmuz hain darbe girişiminin de arka planı, nedenleri, süreçleri ve bağlantıları ortaya konulması için sorulması gereken bazı sorular şunlardır;” dedi ve açıklamasında şu sorulara yer verdi: “Cumhurbaşkanı eski Başyaveri Ali Yazıcı, darbe girişiminden 1-2 ay önce Cumhurbaşkanlığı uçağında darbe yapılacağının konuşulduğunu söylemektedir. Bu bilgi doğru ise herhangi bir önlem alınmış mıdır? Bu konu ile ilgili olarak devletin istihbarat birimleri bir çalışma yürütmüş müdür?
Eski FETÖ imamı olan Hüseyin G. adlı şahıs darbe girişiminden birkaç ay önce AKP Milletvekili Şirin Ünal’a FETÖ’nün darbe yapacağını söylediğini ileri sürmektedir. Bu ihbara rağmen Şirin Ünal bu ihbarı gerekli mercilere iletmiş midir? İletti ise neden bu ihbar incelenmemiş ve gerekli önlemler alınmamıştır? Şirin Ünal bu ihbarı gerekli mercilere iletmedi ve gizledi ise neden gizlemiştir ve neden Şirin Ünal hakkında herhangi bir soruşturma açılmamıştır?
Ayrıca darbe girişiminin olduğu 15 Temmuz günü Şirin Ünal’ın Genelkurmay Başkanlığı’nda olduğuna dair görüntüler ortaya çıkmıştır. Şirin Ünal Genelkurmay Başkanlığı’nda neden bulunmaktadır, hangi amaçla oraya gitmiştir, Hükümetin bilgisi dışında mı gitmiştir yoksa Hükümetin bilgisi dahilin de mi orada bulunmaktadır?
Eğer Hükümetin bilgisi dışında Genelkurmay Başkanlığı’nda bulunuyorsa neden hakkında soruşturma açılmamıştır?
Darbe girişiminin olduğu 15 Temmuz günü O.K. adlı Binbaşı MİT’e giderek ihbarda bulunmuştur. Bu şahsın açık bir şekilde darbe yapılacağını söylediği, 20 Mayıs 2017 tarihinde Yeni Şafak gazetesinde yayınlanan ifadesinde yer almaktadır. Bu açık ifadeye rağmen MİT raporu ve TBMM Darbe Araştırma Komisyonu raporunda neden bu bilgi yer almamıştır?
“BİNBAŞI O.K.’NIN İFADESİ ALINMAK İSTENİNCE KHK İLE MİT PERSONELİ YAPILDI”
İhbarcı O.K’nın ifadesini hangi merci almıştır, O.K’nın ifadesinin tam metni neden gizlenmektedir, ifadesinde başka hangi bilgiler yer almaktadır?
İhbarcı Binbaşı O.K’nın KHK ile görevine son verildiği ve daha sonra Ankara Başsavcısı Harun Kodalak’ın ifadesini almak istemesi üzerine yeni bir KHK ile MİT personeli yapıldığı ve böylece yargı önüne çıkmasının engellendiğine yönelik haberler yer almaktadır. Bu haberler doğru ise Binbaşı O.K’nın yargı önüne çıkması kimler tarafından ve neden engellenmektedir? Bu engelleme ile hangi bilgilerin ortaya çıkması engellenmeye çalışılmaktadır?
Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı TBMM Darbe Araştırma Komisyonu’na gelerek neden ifade vermemişlerdir?
Akıncı Üssü davası ile birleştirilen Jandarma Genel Komutanı Galip Mendi’nin müşteki olduğu Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın iddianamesinin yer alan “FETÖ/PDY’nin TSK’daki yapılanması ve Faaliyetleri” başlığı altında bu yapının darbe teşebbüsünde bulunma tehlikesinin ‘açık ve yakın’ olduğu bilgisi yer almaktadır. 6 Haziran 2016 tarihinde yani 15 Temmuz darbe girişiminden 39 gün önce hazırlanan bu iddianame ile ilgili devlet kurumları tarafından bir araştırma yapılmış mıdır?
Eski Akıncı Üssü Harekat Komutanı Kurmay Albay Ahmet Özçetin verdiği ifadede MİT’in darbeden 1.5 ay önce 40 kişilik bir ekiple Akıncı Üssü’nü ziyaret ettiğini söylemektedir. Bu ziyaretin MİT tarafından ‘ısrarla’ istendiği belirtilmektedir. Bu ziyaret hangi istihbarat çerçevesinde yapıldı? Bu ziyaretin görev yazısında hangi sıralı amirlerin paraf ve imzası var? Bu ziyaretin görev evrakındaki amaç ve kapsam kısımlarında nasıl bir çerçeve çizilmiştir? Akıncı Üssü’ne giden 40 personel MİT içinde hangi daire başkanlığı bünyesinde görev yapmaktadır? Bu görev sonucunda hazırlanan rapor-bilgi notu kime arz edilmiştir?
“DOĞU PERİNÇEK’İN BİLGİSİNE BAŞVURULMUŞ MUDUR”
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in medyaya yansıyan beyanatlarında 15 Temmuz darbe girişiminin bir gün önce Hükümet tarafından bilindiğine yönelik açıklamalar yer almaktadır. Bu açıklamalarla ilgili herhangi bir işlem yapılmış mıdır? Doğu Perinçek’in bilgisine başvurulmuş mudur?
Yine Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, “Darbe girişimi olacağını Aleksandr Dugin önce bize daha sonra da Ankara’da Melih Gökçek’e iletti” şeklinde açıklama yapmıştır. Devletin ilgili kurumları bu konu hakkında herhangi bir soruşturma açmış mıdır ve ilgili kişilerin ifadesine başvurulmuş mudur?
Her ne kadar FETÖ ile mücadele edildiği ileri sürülse de Hükümet tarafından yapılan uygulamalar bu konuda da soru işaretleri doğurmaktadır. 25 Ocak 2011 tarihinde Austin Teksas’ta Eyalet Meclisi’nde eğitimci, yazar ve şair olarak tanımlanan Fetullah Gülen, dünya çapında bir toplumsal hareketin ilham kaynağı olarak Teksas Senatosu kayıtlarına geçirilirken, AKP Milletvekilleri Murat Mercan salonda şahitlik yapmıştır. Ülkemize karşı darbe girişiminde bulunmuş bir terör örgütünün lideri olan birine kefil olan Murat Mercan’ın Tokyo Büyükelçiliği’ne atanmıştır.
Fetullah Gülen’in ayağına giden ve orada çektirdiği fotoğraf bütün medyada yer alan AKP Adana Milletvekili Fatoş Gürkan, Adana’da FETÖ soruşturması çerçevesinde el konulan 34 şirkete kayyım olarak atanmıştır.
“KOMİSYON BAŞKANLIĞINA VE YARDIMCILIĞINA FETÖ’CÜ OLDUĞU BİLİNEN KİŞİLER ATANMIŞTIR”
TBMM Darbe Araştırma Komisyonu başkanlığına ve yardımcılığına FETÖ’cü olduğu bilinen kişiler atanmıştır.
AKP Milletvekili Şamil Tayyar’ın bir televizyon programında “Düzeltmediğin yapıyla paralel operasyonu yapıyorsun. O nedenle birçok yerde özel hesaplar yapılıyor. Paralelci olmayanlar eleniyor. Emniyet Genel Müdürlüğü paralel işgal altında.” Açıklamaları da göstermektedir ki FETÖ/PYD ile yürütülen mücadelede önemli zafiyetler yaşanmakta ve bu durum bir AKP Milletvekilini dahi rahatsız etmektedir.
Bütün bu sorulardan ortaya çıkan su ki, 15 Temmuz hain darbe girişimi ile ilgili ortaya çıkmamış gerçekler vardır. Bu nedenle bu soruların bir an önce cevaplanarak bu hain darbe girişimi tüm yönleriyle ortaya konması gerekmektedir. Bu sorulara daha fazlası da eklenebilir. Ancak anlamak isteyene bu kadarı kafidir. Biz de gerçekler ortaya çıkana kadar bu işin peşini bırakmayacağımıza kamuoyuna duyururuz.”