Anne ve babalarımızın gün geçtikçe azımsanmayacak kadar büyük bir kısmı televizyon seyretmek, bilgisayar da çalışmak, internet kullanmak gibi iletişim araçlarından yararlanmaktadırlar. İletişim araçları şüphesiz ki çok yararlıdır. Fakat yararlı olduğu kadar, istemeden de olsa bazen saatlerce ekran başında geçirilen zamanlar nedeniyle, bizleri ailelerimizden ve çocuklarımızla geçirebileceğimiz kaliteli zamanlarımızdan koparmaktadır. Televizyon seyretmenin çocuklar arasında gün geçtikçe arttığı ve bunun bir tutku haline geldiğini üzülerek görmekteyiz. Ekranların önünde saatlerce oturan çocuklar; izledikleri her şeyi algılar ve olumlu olumsuz her gördüğünü kendine mal edinirler. Televizyonda veya çevresinde gördüğü her doğru davranışı çocuklarımız beyinlerine doğru olarak kaydederler. Ama yine televizyon veya çevresinden görmüş olduğu yanlış bir davranışı veya sözcükleri çocuklarımız yanlış olarak değil; yanlışı da doğru bilerek beynine doğru davranış olarak kayıt yapar. Bu kayıtlar çocuklarımızda hayat boyu taşıyacakları kişiliklerinin oluşumunu belirler. Programdaki izlediği sunucu, sanatçı, film kahramanları gibi izlemiş olduğu her şeyi taklit eder ve onlar gibi olmak, onlar gibi yaşamak isterler. Televizyon ve ekranda görülenler çocuğun kişiliği üzerinde olumlu veya olumsuz etkiler bırakır. Çocuklarımızın kişiliğinin büyük bir kısmı 3–6 yaş arasında yerleşmektedir. Ayrıca 6–12 yaş arasında da çocuklarımız kişililerini oturtma arayışındadırlar. Beğendikleri karakterleri ve kişileri kendilerine model alırlar. Seyrettiği bir sanatçının ekranlarda tartışması, bir futbol maçında izlediği sporcunun yere tükürmesi, seyircinin yaka paça birbiriyle kavga etmesi, şiddet içerikli, silah kullanılan dizi ve filmler gibi olaylar çocuklarımıza her zaman birer kötü örneklerdir. Televizyondaki film ve çizgi filmlere baktığımızda, gücün simgesi şiddetle bütünleşmiştir. Kahramanlar güçlüdür ve sürekli savaşır, döver, kırar, döker ve etrafa zarar verir. Kahramanlar kötülerle mücadele ediyor olsalar da; mutlaka galip gelmek için şiddet kullanılmaktadır. İşte çocuklarımız izledikleri bu tür filmlerdeki şiddet içerikli görüntüleri kendilerinde uygulayarak, benimseyerek hem kendilerine hem de birlikte oynadığı arkadaşlarına zarar verebiliyorlar. Şiddet bombardımanı altında yetişen çocuklarımız artık şiddeti zamanla doğal görmeye başlıyorlar. Yetişkin oldukları zamanda da fırsat buldukça ve uygun ortamlarda şiddet uygulamayı kişiliklerinin bir gücü olarak görüyorlar. Çevresindeki herkese ben güçlüyüm ben yaparım, kırarım dökerim, kimse bana karşı duramaz gibi kendini çevresinden farklı görme davranışlarını geliştirerek her türlü canlılar üzerinde bu duygularını rahatlıkla uygulayabiliyorlar.
Biz eğitimciler ve siz anne ve babalar olarak hepimize büyük görevler düşmektedir. Çocuklarımıza sevginin, bilginin, zekânın ve eğitimin de insan için birer güç olduğunu göstermeli ve bunları yapıcı bir şekilde kullanması gerektiğini öğretmeliyiz. Anne ve babalar çocuklarından bekledikleri davranış modeline uygun bir davranış göstermelidirler. Ailede herhangi bir kişiden şiddet gören bir çocuk, doğal olarak fırsat buldukça çevresinde şiddet uygulayacaktır. Evinizde sizler bir aile toplantısı düzenleyerek çocuklarınızla birlikte herkesin istek ve ihtiyaçlarını tartışarak sonra da televizyon izlemekle ilgili kuralları belirleyebilirsiniz. Çocuğunuzla birlikte televizyonda hangi programı izleyeceğini birlikte karar verebilirsiniz. Çocuklarınıza uygun olan programların listesini çıkarın. Bu liste içinden birkaç tanesini seçmesini isteyin. Çocuklarınızın duygularını ifade etmesine fırsat verin. Bizleri ve çocuklarımızı tam gelişmiş insan yapan şey duygularımızdır. Duygularımızı bastırmamalıyız. Derinlere itmemeliyiz. Çocuklarımıza daima iyilik yapmanın bir güç olduğunu, zayıflık olmadığını öğretmeliyiz. Kibarlık, duygudaşlık ve nezaketinde bir güç olduğunu belirtmeliyiz. Bizlerde örnek davranışlar göstermeliyiz. Zalim olmak “erkekçe” bir şey değildir. Kibar ve nezaketli olmak zayıflık değildir. Biz büyükler genellikle iyiliğin gücünü hafife alırız. Oysa dünyayı iyilik geliştirir ve iyileştirir. Her gün “Lütfen,” “Teşekkürler” ve “Özür dilerim” sözcüklerini öncelikle bizler söyleyerek çocuklarımıza da öğretmeliyiz.
Davranışlarımız çok önemlidir. Bu modern dünyada çok daha az önemseniyor olsak da, davranışlarımız bizi herkesten ayırır. Okulda, kariyerimizde, ilişkilerimizde davranışlarımız kişiliğimizi oluşturur. İyi davranışlar bizi hayatta daima daha ileriye götürür.
SEVGİLİ ANNE VE BABALARIMIZ ASLA UNUTMAYINIZ Kİ; DÜNYAYI, YURDUMUZU VE AİLEMİZİ DEĞİŞTİRMEK VE GELİŞTİRMEK İÇİN EN ÖNEMLİ SİLAHIMIZ EĞİTİMDİR. ŞİDDETE KARŞI BİLİNÇ OLUŞTURARAK ÖNCE KENDİMİZ MODEL OLMALIYIZ. EĞER BİLİNÇLİ OLMAZSAK GELECEKTE ÇOK BÜYÜK TEHLİKELER BİZİ BEKLEYEBİLİR.
ÇOCUKLARINIZLA SICACIK YUVANIZDA ŞİDDETTEN UZAK MUTLU, SEVGİ DOLU GÜNLER GEÇİRMENİZ DİLEĞİMLE HOŞÇAKALINIZ.
ÖZEL LİDER SEVGİ DÜNYASI ANAOKULU
OKUL MÜDÜRÜ