İnsanlık tarihinin son 230 yılında, toplumları derinden etkileyen üç büyük ihtilal, üç büyük devrim oldu. Birincisi, 1789 Fransız Büyük İhtilali’dir. İkincisi 1917 Ekim Devrimi’dir. Üçüncüsü Türkiye’de 29 Ekim 1923’te ilan edilen Cumhuriyettir.
Bunun nedenleri üzerinde kısaca duracağız.
BÜYÜK FRANSIZ İHTİLALİ
1789 Büyük Fransız İhtilali, tüm dünyayı etkiledi. Karanlık ortaçağın, kutsal kitaba körü körüne itaat eden, boyun eğen dogmatik düşünce sistemini sarsan, feodal ilişkilerin egemen olduğu ekonomik ve toplumsal yapısını yıkan, “devlet benim” diyen krallık rejimlerini ortadan kaldıran, feodal derebeyler, krallar, baskıcı monarklar ve onlara destek veren kilise üçlüsünün hegemonyasını, mutlak egemenliğini temelinden sarsan ve yıkan büyük devrimdir.
İnsanlığa özgürlük, adalet, kardeşlik, eşitlik kavramlarını armağan eden büyük devrimdir.
1917 EKİM DEVRİMİ
Ekim 1917, dünyada ilk kez gerçekleşen işçi sınıfı devrimidir. Vahşi kapitalist düzenin eleştirisini yapan, işçi ve emekçinin haklarını sorgulayan, katma değer gibi kavramları ortaya çıkaran, ekonomik eşitliğin, fırsat eşitliğinin olanaklarını sunan ve tüm dünyayı sarsan büyük işçi devrimidir. Sosyalizmin, kapitalizm karşısında ilk başkaldırışıdır.
1923 ANADOLU İHLALİ
Dünya çapında üçüncü büyük devrim, Anadolu halkının başardığı Milli Mücadele ve bağımsızlık savaşı sonunda 29 Ekim 1923’te ilan edilen Cumhuriyettir.
Anadolu İhtilali bir simgedir.
Bir ulusun zalim emperyalist güçlere karşı direnme mücadelesinin ve bağımsızlık savaşlarının başarılı olabileceğinin kanıtlanmasıdır.
Asya’da, Afrika’da yaşayan mazlum ulusların kendi bağımsızlık savaşlarında örnek olmuştur. Türk halkının vermiş olduğu Ulusal Kurtuluş Savaşı, hem bu savaş sırasında hem de sonraki yıllarda sömürge altında yaşayan halklar tarafından büyük bir ilgiyle izlendi. Emperyalizmin yenileceğini kanıtlayan bu olay, bağımsızlık isteyen halkları ve önderlerini derinden etkiledi.
Bu etkilemenin coğrafyası çok geniş olmuştur. Latin Amerika’dan Uzak Asya’ya kadar bütün üçüncü dünya ülkeleri bu büyük Anadolu direnişinden etkilendi. Örneğin Latin Amerika’daki bir düşünür, Jose Carlos Mariategui, daha 1924’te yayımladığı yapıtında “Türk Devrimi’nin ilerici niteliğini” vurgulamıştı.
Kıta Çini’ndeki Komünist Partisi lideri Sun Yat-Sen, Hindistan bağımsızlık hareketinin önderi Gandi ve Nehru, Atatürk’ten ve Anadolu İhtilali’nden etkilendiler ve bu durumu açıkça belirttiler.
İSLAM DÜNYASINDA İLK
Bir başka önemli nokta, 1923’te ilan edilen Cumhuriyet’in tüm Ortadoğu’da ve tüm İslam dünyasında ilk kez ortaya çıkışıdır.
Bir başka önemli nokta aydınlanma devrimleridir. 1500 yıllık İslam tarihinde ilk kez Cumhuriyet ilan edilmekle kalmıyor, ardından Batı dünyasının yüzyıllar boyunca mücadele ederek ulaştığı Aydınlanma Devrimlerini 15 yılda gerçekleştiriyordu.
AYDINLANMA DEVRİMLERİ
Aydınlanma adı verilen bir dizi devrimler, bir toplumun ortaçağ karanlığından kurtulup, çağdaş uygarlık düzeyine yükselmesinin dönüşümüdür. Bağımsızlık savaşı vererek emperyalizme karşı vatanını koruyan Anadolu halkı, şimdi Atatürk’ün liderliğinde tüm toplumun çağdaşlaşması için gerekli atılımları, gerekli devrimleri yapabileceğini kanıtlıyordu.
Cumhuriyetin ilanından sonra, Atatürk, Aydınlanma Devrimlerini gerçekleştirme yolunda laik bir devlet, laik bir toplumsal yapılanma yolunda ilerledi. Türkiye “ümmet” kurallarını yıkarak “ulusal ve laik ilkelere dayalı laik bir devlet” yapısına kavuştu.
DİN DEVLETİ YIKILIYOR
Bunun anlamı açık ve yalındır. Türkiye artık İslam dünyasının dinsel merkezi olmaktan çıkmak, dinsel ve ümmet ilişkilerinden vazgeçmek istencindedir. Sonuçta bir ümmet toplumundan bir ulus yaratılıyordu. Din kurallarına, şeriata dayalı düzen terk ediliyordu. Din devleti yıkılıyordu.
Okuma – yazma düzeyi yüzde yedilerde olan, tarıma dayalı ve şeriat kurallarıyla yönetilen köylü toplumundan akıl ve bilimin yol göstericiliğini kabul eden çağdaş bir toplum ve devlet yaratma uygulamasına geçiriliyordu. Bunun bilimsel tanımı, yarı feodal bir toplumdan çağdaş ve ileri toplum yaratma modelidir.
İşte tüm bu nedenlerle, 29 Ekim 1923, insanlık tarihinin üçüncü büyük devrimidir.
Bu noktada birkaç çarpıcı alıntı yapalım:
Fransız tarihçi Prof.Dr. Jean Paul Roux: “… Bugün… bütün tarihçiler, Atatürk olmasaydı ve bilinen eylemleri yapmasaydı, ortada Türkiye diye bir şey olamayacağını kabul etmektedirler” diyor.
Rus tarihçi Prof. Dr. Mikail Meyer: “… Atatürk yalnız siyasal bağımsızlık kazanmak gibi bir sorunla değil, çağdaş, laik devlet kurma gibi bir sorunla karşı karşıyaydı ve başarılı oldu” diyor.
Tunuslu bilim adamı Bin Aşur: “Atatürk, bağımsızlıkları için savaşan bütün halklara kurtuluş ve çağdaşlaşma yolunda umut verdi” diyor.
Pekin Üniversitesi öğretim üyesi, tarihçi Prof. Dr. Dong Cin Gua, “…Türkiye’de geleneksel toplumdan çağdaş bir topluma geçiş süreci, İngilizlerin liberal yolundan da Fransızların devrimci yolundan da farklı bir yol olarak ortaya çıktı” diyor.
Tokyo Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Tadaşı Suzuki, “…Türk milli mücadelesi, Japon halkına kendi mücadelesi gibi geliyordu” diyor.
ABD’li tarihçi Prof. Dr. McCarthy, “…Atatürk olmasaydı bugün Türk ulusu olmazdı” diyor.
ABD’li siyaset bilimci Prof. Dr. Hearty Lowry, “…Dünyada kadınların toplumdaki rolüne Mustafa Kemal kadar duyarlılık gösteren pek az önder vardır” diyor.
KARŞICILAR VE YIKICILAR
Bugün kabul etmeliyiz ki, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyeti törpülemek, tırmıklamak, imkân olsa ortadan kaldırmak isteyen, halifeciler, yeni Osmanlıcılar, 2. Cumhuriyetçi dönek solcular vardır. Türkiye Cumhuriyeti’ni, 600 yıllık tarihin 95 yıllık reklam arası olarak görenler vardır.
Cumhuriyeti yıkıp, halifeliği yeniden getirmek isteyenler vardır. 2023 hedefi adı verilen “meçhul” bir maceranın savunucuları da vardır.
Ancak, Atatürk’ün söylemiyle, “Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan yönetim, Cumhuriyet yönetimidir” ve yine Atatürk’ün söylemiyle:
“Devrimci Türkiye Cumhuriyeti’ni benim kişiliğimde var zannedenler çok aldanıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti, her anlamı ile, büyük Türk milletinin öz ve aziz malıdır. Değerli evlatlarının elinde daima yükselerek, sonsuza dek yaşayacaktır.”
Cumhuriyetin temel felsefesini tahrip etmek, hatta yıkmak görevini üstlenenler, Cumhuriyetin olanaklarını kullanarak bir yerlere tırmanıp bu görevi yapmak isteyenler, Cumhuriyeti asla yıkamayacaklardır.
Atatürk’ün dediği gibi, Cumhuriyet gençliğe emanet edilmiştir. Cumhuriyet, onu özümseyen Cumhuriyetçilere emanet edilmiştir. Cumhuriyet sonsuza dek yaşayacaktır.