Türkiye’nin kavgacı cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın boks ringinde karşısına çıkmak, cesaret ve kendine güven gerektiriyor. Meral Akşener’de bunlardan bolca var. Yeni partisinin 25 Ekim’deki kuruluşunda destekçilerinin bazıları “Başbakan Meral!” diye slogan attı ve o, “Başbakan değil başkan” diye yanıtladı. Önde gelen bir milliyetçi ve eski bir bakan olan Akşener, 2019’da gerçekleşecek seçimler için adaylığını daha açıklamadı ama yine de herkes aday olacağını düşünüyor. Yeni duyurulan partisindeki meslektaşlarını kastederek, “Arkadaşlarım aday olmamı istiyor” diyor: “Başka bir şansım olmayabilir.”
“Akşener, Erdoğan’ın zehrinin tadına baktı”
Erdoğan’a meydan okuyanlar, genellikle bunun sonuçlarını ödüyor. HDP’nin eş başkanı ve 2014’teki cumhurbaşkanlığı seçiminin adayı Selahattin Demirtaş geçen yıl terör suçlamalarıyla cezaevine kondu. Akşener de cumhurbaşkanına geniş yetki verilmesini öngören anayasa değişikliğine muhalefet ettiğinde Erdoğan’ın zehrinin tadına baktı. Çok az bir farkla anayasa değişikliklerinin kabul edildiği referandum öncesi Akşener’in bazı mitingleri yasaklandı, kendisine televizyonda neredeyse hiç süre verilmedi ve konuşma yapmayı planladığı bir oteldeki elektrikler kesildi. Yetkililere daha da fazlasını yapmaları yönünde meydan okumaya cesaret etti ve mitinglerinden birinde “Eğer yeterince güçlüyseniz gelin ve beni tutuklayın” dedi.
Destekçileri tarafından “Asena” olarak bilinen Akşener, siyasetteki ilk günlerinden bu yana isyankar bir yol izledi. 1997’de ordu dönemin hükümetinin istifasını istediğinde Akşener sessizce gitmeyi reddetti ve generalleri darbe hazırlığında olmakla suçladı. İçlerinden biri onu “yağlı kazığa oturtmakla” tehdit etti. Geçen yıl, Milliyetçi Hareket Partisi’nin bir üyesi olarak partinin uzun yıllardır başkanlığını yapan ve Erdoğan’ın anayasa değişikliğine destek veren Devlet Bahçeli’ye yönelik isyanın liderliğini yaptı. Bahçeli bu süreçten kurtuldu ve Akşener ile destekçileri partiden atıldı. Hükümet yanlısı gazeteler, herhangi bir makul kanıt sunmaksızın Akşener’i geçen yılki başarısız darbe girişiminin arkasında olduğuna inanılan İslami örgüt Gülen Hareketi’yle bağlantılı olmakla suçladı.
“İnsanı etkisi altına alan bir hatip”
Kâğıt üzerinde ve bire birde, Akşener geniş bir yelpazede seçmenlere hitap edebilecek gibi duruyor. Mütedeyyin biri ve düzenli olarak dua ediyor ancak başörtüsü takmıyor. İnsanı etkisi altına alan bir hatip ve konuşmalarını espriler ve şakalarla soslandırıyor. Partisinin isminin de önerdiği gibi, tüm insanlar için her şeyi başarmakta kararlı. (Sıradan bir vatandaş imajını keskinleştirmek için ilk mitingine ekonomi sınıfında uçtu.) Seküler muhalefet Erdoğan’ı diktatör olarak nitelendirirken; Akşener, muhafazakar seçmenleri düşmanlaştırmamak için böyle pervasızlıklardan uzak duruyor. Bunu yerine onun kurduğu sisteme karşı ateş püskürüyor.
“Düşüşü tersine çevirmek için Türkiye’nin tek umudu Akşener”
Erdoğan’ın sadece küçük bir kısmı darbe girişimiyle alakalı olan 60 bin kamu görevlisi, akademisyen, askerin yanı sıra yüzlerce gazeteci ile onlarca milletvekilini hapse atarak ayaklar altına aldığı hukukun üstünlüğünü yeniden sağlama sözü veriyor. Operasyonlar sırasında yapılan yanlışları düzeltmek istediğini söylerken, aynı zamanda da bürokrasiden Gülencilerin kökünü kazımaya devam edeceğini kaydediyor ve “Devleti yönetme hayallerine engel olmalıyız” diyor. Aynı zamanda yeni anayasanın yürürlükten kaldırılması, eğitimde reform ve Türkiye’nin Batılı müttefikleriyle ilişkilerininin onarılması sözlerini de veriyor. İyi Parti’nin iki haneli desteklere ulaşabileceğini gösteren anketlerin cesaretlendirdiği bazı destekçilerine göre, düşüşü tersine çevirmek için Türkiye’nin tek umudu Akşener.
“Laikler ve küskün AKP’lilerden oy alabilir, Kürtler zor”
Genel görüş, bir şeyler söylemek için erken olduğu yönünde. Gerçekçi görüşlerden biri, başkanlık adayı olarak Akşener neredeyse imkansız oranlara sahip olmaı. Popüler Erdoğan’ı yenmek konusunda bir şansı olması için herhangi bir adayın seküler ve milliyetçi seçmenlerin ezici çoğunluğunun, cumhurbaşkanının kendi partisi olan Adalet ve Kalkınma Partisi’ndeki (AKP) memnuniyetsizlerin bir kısmınının ve ülkedeki 15 milyondan fazla Kürt’ün birçoğunun oyunu kazanmalı. Akşener ilk iki grupla görece iyi anlaşabilir ancak sonuncuyu etkilemek konusunda neredeyse sıfıra yakın şansı var. Ordunun ülkenin güneydoğusundaki Kürt isyancılara yönelik operasyonlarının zirve yaptığı dönemde Akşener içişleri bakanıydı ve aşırı milliyetçileri çevresinde tuttmaya devam ediyor. Mitinglerindeki aşırı sağ tantana sebebiyle korkuyla çekilen liberaller, iki musibetten daha az kötüsü olduğu için ona oy verebilir. Kürtler ise böyle yapmayacak. Ana dil konusunda onlara bazı haklar öneren ve PKK’yla barış görüşmeleri başlatan Erdoğan’ın aksine Akşener her zaman sabit fikirli oldu. Türkiye’de “Kürt sorunu” olmadığını söyleyen Akşener, “Farklı oldukları için hak istediklerini söyleyen herkese cevabım açık bir şekilde ‘Hayır’” diyor.
“Akşener ve İyi’ler, Erdoğan’ı çoğunluk desteğinden mahrum bırakabilir”
Akşener’in bir fark yaratmak için en büyük şansı, başkanlık seçimleriyle aynı zamanda gerçekleştirilecek meclis seçimleri olacak. Akşener ve İyi’ler, AKP’nin desteğini çalarak Erdoğan’ı çoğunluk desteğinden mahrum bırakabilir. Bazı eleştirmenler, yeni anayasanın meclisi güçsüz bırakacağını ve bu sebepten de böyle bir adımın çok az etkisi olacağını savunuyor. Ancak yeni sistemin nasıl işleyeceğini kimse bilmiyor. Muhalefetin etkin olduğu bir meclis, başkanın karşısında fren görevi görebilir.
“Erdoğan’a ülkeyi kararnameyle yönetme yetkisi veren olağanüstü hal, sonsuza dek sürecekmiş gibi gözüküyor”
Daha önemli olan mesele ise, kaybetmekten korktuğu kadar güçten zevk de alan Erdoğan’ın özgür seçimlere izin verip vermeyeceği. Yeni anayasayla ilgili referandum, baskı ve sansür ortamında, aynı zamanda da yoğun şaibe iddialarının altında gerçekleşti. Erdoğan’a ülkeyi kararnameyle yönetme yetkisi veren olağanüstü hal, sonsuza dek sürecekmiş gibi gözüküyor. Akşener’in ekibinden bazıları, seçimler yaklaştıkça karalama kampanyaları ve hatta tutuklamaların yaşanabileceği ihtimalini kabul ediyor. Bunun Erdoğan’ın zayıflığını ortaya koyacağını belirten Akşener ise “Tayyip Erdoğan kimsenin bir kadından korktuğunu söylemesine izin vermeyecektir” diyor. Erdoğan’dan korkmamak, Akşener’in en büyük çekiciliği olabilir.
*Bu makale, The Economist dergisinin Avrupa edisyonunda “Dişi-kurt sultana karşı” başlığıyla yayınlanmıştır.