Clinic Plus Uzman Diş Hekimi Ve Protez Uzmanı Dt.Sevgen Eralp, konuya ilişkin olarak yaptığı değerlendirmede, “Sistemik sağlığımızla ilgili herhangi bir problem hissettiğimizde, vakit kaybetmeden ilgili bir doktora gitmek ve muayene olmak erken teşhis edilebilmesi açısından çok önemlidir.
Fakat genel olarak, bir ağrı ya da farklı bir durum olmadığı sürece de, rutin olarak doktor kontrollerine ya da check up uygulamalarına gidilmez. Ağız diş sağlığı ile ilgili durum ise biraz daha farklıdır. Ağız içinde var olan bir problem mümkünse ağrı ya da hassasiyete sebep olmadan teşhis edilirse, çok daha minimal işlemlerle tedavi tamamlanabilir. Dolayısıyla herhangi bir ağrı, sızı ya da hassasiyet olmadan diş doktoruna gitmeyi, rutin kontrollere gitmeyi alışkanlık haline getirmek gerekir.
Erken teşhis edilen bir problem, minimal tedavilerle sonuçlandırılabilirken, dişlerdeki hassasiyet veya ağrı sebebiyle doktora gidildiğinde çok daha ileri tedaviler gerekebilir. Hatta geri dönüşü olmayan hasarlar sonucu diş canlılığını kaybetmiş bile olabilir.” dedi. Dişlerdeki hassasiyetlerin, kişinin ağrı eşiğine göre hissedildiği için subjektif olarak hastayı yanıltabildiğini dile getiren Diş Hekimi ve Protez Uzmanı Dt.Sevgen Eralp, daha sonra şunları kaydetti; “Çok ileri derece bir diş çürüğü, bir kişide hafif bir hassasiyet şikayetine sebep olurken, bir başka kişide küçücük bir çürük başlangıcı şiddetli ağrı hissedilmesine sebep olabilir. İşte tam bu sebepten, diş doktoruna 6 ayda 1 rutin kontrollere giderek, ağız hijyen durumunuzun stabil kalmasını sağlayabilirsiniz.
Soğuk hassasiyetine sebep olan durumlar daha çok diş minesinin aşındığı durumlar ya da çürük başlangıcı olan durumlardır. Diş etinin çekildiği durumlarda da kök yüzeyi açığa çıkmış ise soğuk hassasiyetine sebep olabilir. Soğuk hassasiyetini çok daha minimal tedavilerle kısa sürede, hastayı da yormadan tamamlayabiliyoruz. Sıcak hassasiyetine sebep olan durumlar ise biraz daha ileri tedaviler gerektiren ve geri dönüşü olmayan durumlardır. Çürük doku derinlere kadar ilerlediyse ve diş sinir dokularına ulaştıysa, sıcak hassasiyeti oluşmaya başlar. Hastalardan genelde “sıcak soğuk hassasiyetim var” gibi şikayetler başlar. Biz böyle durumlarda hastalardan bir bardak sıcak su ile kendi kendilerine dişlerini test etmelerini isteriz. Sıcak hassasiyetinin hissedildiği dönem nispeten kısa sürer ve bir süre daha tedaviye başvurulmazsa, dişte hissizlik başlar. Dişin sinirleri tamamen enfekte olmuş ve diş canlılığını yitirmiş demektir. Her iki türlü durumda da mutlaka tedavi edilmesi gerekir.
Enfeksiyon diş kökleri aracılığıyla ciddi boyutlarda kemik içinde yayılmamış ise, dişi ağızda tutacak, dişin ömrünü uzatacak tedaviler yapabiliriz. Tedavi edilmediği takdirde 3 ayda 1 ya da 6 ayda 1 olmak üzere belirli aralıklarla, enfeksiyon alevlenecek ve ağrıya sebep olacaktır. Ağız ve diş sağlığımızdaki belirtiler, baş ağrısı gibi ilaç alınca geçecek türden ya da “aman hemen doktora gitmeme gerek yok, biraz bekleyeyim belki geçer” türünde problemler değildir. Dişlerimizde oluşan hassasiyet ve ağrıların, mutlaka bir sebebi vardır. Biz diş doktorlarına düşen görev ise, bu belirtilere kulak vererek, hastayı dinleyerek, sebebini bulmak ve tedavi etmektir.”