Bilal Erdoğan’ın Milli Eğitim yöneticilerinin de bulunduğu bir toplantıda, “Kısa sürede 1 milyon öğrenci olacak imam hatiplerde, yani şu anda bu kesin” demesinden sonra,Türkiye genelinde imam hatip ortaokulu sayısı bir yılda bin 361’den, bin 597’ye, imam hatip lisesi sayısı ise 854’ten bin 17’ye çıktı.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Eğitim-İş Genel Başkanı Veli Demir,laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşıldığına dikkat çekerek eğitim sisteminin karşı karşıya kaldığı sorunların 4+4+4 eğitim sisteminin uygulamaya konulmasının ardından bugün içinden çıkılamaz hale getirildiğini vurguladı ve “Bilimsel, laik ve demokratik bir eğitim yapılması için hızla çalışmalar başlatılmalıdır” dedi.
Demir, yaptığı açıklamada, 2014-2015 Örgün Eğitim İstatistiklerinin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlandığını belirterek, yayınlanan istatistiklerin, siyasi iktidarın, eğitim sistemini bir yandan gericileştirme öte yandan da tam bir işletme mantığıyla ticarileştirme ve yerelleştirme çalışmalarını hızla sürdürdüğünü gözler önüne serdiğini savundu.
OKULÖNCESİ EĞİTİM GÖZDEN ÇIKARILDI
Zorunlu ilköğretime başlama yaşının bir yıl erkene alınmasının, okulöncesi eğitimin zorunlu eğitimin dışına çıkarılması çocuğun gelişim ve eğitimine ilişkin olumsuz sonuçlarını kısa sürede ortaya çıkardığını anlatan Demir, şunları kaydetti:
“2011-2012 eğitim öğretim yılında, 5 yaş grubunda okulöncesi eğitimde okullaşma oranı yüzde 65,69 iken, 2012-2013 eğitim öğretim yılında bu oran yüzde 39,72’ye düşmüş, 2013-2014 eğitim öğretim yılında ise ilkokula başlama yaşının 66 aydan 69 aya çekilmesi nedeniyle bir önceki yıla göre çok az bir artışla 42,54’e çıkmıştır. Bu yıl ise 5 yaş grubu çocukların yüzde 53,78’i okul öncesi eğitim almaktadır.
MEB’in 2010-2014 Stratejik Planı’nda hedef, ‘Okul öncesi eğitimde okullaşma oranını plan dönemi sonuna kadar yüzde 70’in üstüne çıkarmak’ şeklinde belirlenmesine rağmen, okulöncesi eğitimde okullaşma oranı, 4+4+4 düzenlemesiyle birlikte gerilemiştir.
Okul öncesi eğitimde, okul öncesi çağdaki öğrencilerin zorla ilkokula kaydedilmesi nedeniyle okul ve öğrenci ve öğretmen sayılarında da azalma meydana gelmiştir. 4+4+4 uygulamasından önce 2011-2012 eğitim öğretim yılında 28,625 olan okul öncesi eğitim veren okul sayısı, 2014-2015 eğitim öğretim yılında 26,972’ye düşmüş, öğrenci sayısı ise 1 milyon 169 bin 556’dan 1 milyon 156 bin 661’e gerilemiştir.”dedi.
Demir, MEB istatistiklerinin, son yıllarda sermayenin kalifiye ve ucuz işgücü ihtiyacına bağlı olarak meslek liselerinin sayısında da artış olduğunu ortaya koyduğunu aktarırken, şöyle devam etti:
“Türkiye genelindeki toplam 9 bin 61 lisenin yarısından fazlası yani 5 bin 106’sı mesleki ve teknik lisedir. Özel meslek lisesi sayısı ise 429’a çıkarken, geçen yıl bu okullarda okuyan öğrenci sayısı 56 bin 53’ten bu yıl verilen teşviklerle 75 bin 890’a yükselmiştir.
Bu okullarda okuyan öğrenciler daha öğrencilik yıllarından itibaren düşük ücretle işçi olarak çalıştırılmaktadır. ‘Meslek Lisesi Memleket Meselesi’ sloganıyla sermayenin resmi kurumlarla düzenlediği kampanyalar, özel meslek lisesi açacak iş adamlarına öğrenci başına 5 bin lira teşvik verilmesi bütün bunlar ucuz, nitelikli çocuk işçiler yaratmak içindir.
EĞİTİM SİSTEMİ SERMAYENİN ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA ŞEKİLLENDİRİLDİ
MEB istatistiklerine göre Türkiye genelinde, 59 bin 509 okul bulunuyor. 4+4+4 düzenlemesi öncesi 2011-2012 eğitim öğretim yılında 4 bin 664 özel okulda 535 bin 788 öğrenci eğitim görürken, geçtiğimiz yıl 6 bin 710 özel okulda, 698 bin 912 öğrenci eğitim görmüştür. Bu yıl ise 7 bin 474 özel okulda 823 bin 515 öğrenci eğitim görmektedir.
Özel okulların sayısı, geçen yıla göre yüzde 11,38 oranında, 2011-2012 eğitim öğretim yılına göre de yüzde 60.2 oranında artmıştır. Ortaya çıkan tablo, AKP hükümetinin eğitim sistemini sermaye sınıfının çıkarları doğrultusunda nasıl şekillendirdiğini ve eğitim sistemindeki ayrışmayı gözler önüne sermektedir. MEB’in istatistikleri, özel okulları doğrudan kamu kaynaklarıyla destekleyen AKP’nin eğitimi kamusal bir hizmet olmaktan çıkarma amacını ortaya koymaktadır.”
İMAM HATİPLERİN SAYISINDA PATLAMA YAŞANDI
4+4+4 düzenlemesiyle, yeniden ortaokul olarak düzenlenen ikinci 4 yıllık eğitimle mesleki yönlendirmeyi erken yaşa çekmenin gerekçe olarak sunulduğuna işaret eden Veli Demir, ancak üç yıllık uygulamadan da anlaşıldığı gibi hükümetin amacının mesleki yönlendirme değil bütün okulları imam hatip okullarına dönüştürmek olduğunu öne sürdü.
Demir, şöyle dedi:
“İmam hatip ortaokullarının yeniden açılması ve birçok genel lisenin imam hatip lisesine dönüştürülmesiyle, imam hatip okullarında inanılmaz bir artış yaşanmıştır.
MEB’in istatistiklerine göre Türkiye genelinde imam hatip ortaokulu sayısı bir yılda bin 361’den bin 597’ye, imam hatip lisesi sayısı ise 854’ten, bin 17’ye çıktı. İmam hatip lisesi öğrenci sayısı 546 bin, imam hatip ortaokulu öğrenci sayısı ise 385 bin oldu. Geçen yıla göre ortaokul ve lise ile birlikte imam hatipli sayısı 658 binden yaklaşık 932 bine yükseldi.
Yine imam hatip ortaokullarında görev yapan öğretmen sayısı 11 bin 408’den 17 bin 325’e, derslik sayısı ise 7 bin 134’ten 10 bin 385’e çıkmıştır.
İmam hatip ortaokullarında 22 öğrenciye bir öğretmen düşüyor. Derslik ve öğretmen ihtiyacının hat safhaya ulaştığı ülkemizde imam hatiplerin öğretmen kadrosu bakımından avantajlı olması dikkat çekicidir.
ORTAÖĞRETİMDE ÖĞRENCİLER AÇIK LİSEYE YÖNELİYOR
AKP hükümeti tarafından 4+4+4 düzenlemesi ‘zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması’ girişimi olarak sunuldu. Oysa MEB’in 2014-2015 istatistikleri ortaöğretim çağındaki çocukların örgün eğitimden koparak açık liseye yönlendiğini ortaya koymuştur. İstatistiklere göre, mesleki açıköğretim lisesi de dahil olmak üzere açıköğretim lisesinde okuyan toplam öğrenci sayısı 1 milyon 470 bin 434’tür. Bu sayı geçen yıl 1 milyon 306 bin 994 iken 4+4+4 düzenlemesi öncesi 2011-2012 eğitim öğretim yılında ise 940 bin 268’di.
TAŞIMALI EĞİTİM UYGULAMASINDAKİ ARTIŞ SÜRÜYOR
6287 Sayılı Yasa hazırlanırken ileri sürülen en önemli gerekçelerden biri de kesintisiz 8 yıllık eğitim nedeniyle kırsal kesimde pek çok köy okulunun işlevsiz kaldığı, fizikî şartların yetersiz olduğu, yatılı bölge okullarına ya da taşımalı eğitim merkezi olan okullara öğrencilerin taşınması için tahsis edilen servislerin uzun mesafeleri kat ettiği ve öğrencilerin bu yolculukta çektiği eziyetler olarak ileri sürülmüştü.
Ayrıca kırsal bölgelerdeki ailelerin küçük kızlarını bu şartlardaki taşımalı eğitime
vermeleri konusunda ciddi şikâyetleri olduğunu ve bu uygulamanın okullaşma, özellikle
de kız çocuklarının eğitimi adına sorunlara kaynaklık ettiği ifade edilmişti. Oysa 2014-2015 eğitim öğretim yılında taşımalı eğitim artarak devam etmiştir.
2012-2013 eğitim öğretim yılında taşınan öğrenci sayısı 801 bin 708 iken, 2013-2014 eğitim öğretim yılında toplam 23 bin 880 okul, 10 bin 551 merkez okula taşınırken taşınan ilkokul ve ortaokul öğrenci sayısı 825 bin 90’a çıkmıştır. 2014-2015 eğitim öğretim yılında ise 27 bin 921 okul, 10 bin 748 merkez okula taşınmaktadır. Taşınan öğrenci sayısı ise 850 bin 405.”
Veli Demir,laik ve bilimsel eğitimle ilgili uyarılarda bulunarak,sözlerine şöyle devam etti;”Ülkenin geleceğini akıl, bilim ve sanatın değil, dogma, hurafe ve inançların belirleyeceği bir toplumsal yapının oluşumuna zemin oluşturacak 4+4+4 düzenlemesi, yetişecek kuşaklara, ülkemize ve ulusumuza daha fazla zarar vermeden kaldırılmalı; zorunlu ve kesintisiz 13 yıllık (1+12) bilimsel, laik ve demokratik bir eğitim yapılması için hızla çalışmalar başlatılmalıdır” dedi.