Mahkemenin gerekçeli kararında, FETÖ’nün şifreli haberleşme taktiklerine yer verildi. Gülen’in arkasındaki 27 ABD’li de karara girdi.
15 Temmuz’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi Lojistik Merkezi’ni darbecilere yemek temin edilmesi için ele geçirmeye çalışan askerlere verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının açıklanan gerekçeli kararında örgütsel tüm bağlantılar ortaya konuldu.
İstanbul 23’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin 86 sayfalık gerekçeli kararında FETÖ’nün kuruluşu ve yapılanmasına yer verildi.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in 1970’lı yıllardan sonraz dini motifleri istismar eden bir yapılanma içerisinde hareket ettiği, 13-18 yaş grubundaki öğrenciler ve genç kesim üzerinde yoğunlaşarak görüşlerini ulaştırdığı sempatizan grubuyla bu örgütü kurduğu anlatılan kararda, Gülen’in dönemsel iktidar dengelerini okuyarak siyasi partilerden özerk kalmaya özen gösterdiği, “din, siyaset ve para” üçgeninde etkinliğini artırarak örgütünü geliştirdiği kaydedildi.
ARKASINDA FULLER VE ABROMOWİTZ VAR
Kararda, 1990’lı yılların başından itibaren yurt dışına açılmaya başlayan örgütün, hızlı büyümeyle kısa zamanda dünya genelinde 160 ülkede faaliyet gösterir hale geldiği ifade edilerek, 21 Mart 1999’da sağlık sorunlarını gerekçe göstererek ABD’ye giden Gülen’in aralarında eski CIA Yöneticisi George Fidas, eski CIA Ajanı Graham Fuller, eski CIA Ajanı ve eski ABD’nin Ankara Büyükelçisi Morton Abromowitz’in de bulunduğu 27 kişinin referans mektupları sayesinde burada oturma izni aldığı kaydedildi.
‘GÜLEN, PENSİLVANYA’DA CIA KORUMASINDA’
Gülen’in, Pensilvanya’da CIA koruması altında ikamet ettiği ve örgütü de buradan yönettiği belirtilen kararda, örgütün, devlet modeline paralel bir yapılanmayla gizlice başta siyaset, mülkiye, adliye, askeriye ve emniyet olmak üzere devletin tüm kılcal damarlarına sızarak yasama, yürütme ve yargıda kadrolaşarak teşkilatlandığı dile getirildi. Kararda, Gülen’in konuşmalarından alıntılar yapıldı.
Darbe girişimi sırasında, en önemli kentlerden İstanbul’da köprünün kapatılmasının ön plana çıkmasına rağmen başka bölgeler de örgüt üyesi askerler tarafından ele geçirilmeye çalışıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Lojistik Merkezi de darbeci askerlere yemek temin edilmesi için ele geçirilmeye çalışılan adreslerden oldu; ancak halkın burada toplanıp, darbecilere tepki göstermesi üzerine askerler, bağlı bulunduğu Hasdal Kışlası’na dönmek zorunda kaldı. Sanıklardan Alay eski Komutanı Müslüm Kaya’nın da 15 Temmuz gecesi sela okuyan Arıcılar Camii’nin imamı için Binbaşı Özgür Araz’a, ‘Gidin, şu hocanın dilini kesin; getirin’ emrini verdiği de ortaya çıktı. Darbe girişiminin bu bölümlerinde görev alan askerler, 23’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılama sonrasında, ‘cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, cebir ve tehdit kullanmak suretiyle kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ortan kaldırmaya teşebbüs etme’ suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
‘ASKER YEŞİLİ PARDÖSÜ’ GEREKÇELİ KARARDA
Fethullah Gülen’in, 19 Mart 2016 tarihinde, üzerinde ilk defa haki renk-asker yeşili bir pardösüyle Pensilvanya’da kameraların karşısına geçmesine de değinilen kararda, şöyle denildi:
“Örgüt içerisinde ‘dar daire’ veya ‘mahrem daire’ olarak nitelendirilen sadece belirli düzeydeki örgüt mensuplarının katıldığı gizli toplantılarda daha açık bir dil kullanmayı tercih eden örgüt liderinin, kamunun erişimine açık konuşma ve yazılarında ağırlıklı olarak Arapça, Farsça tamlamaların yer aldığı ağdalı bir dili tercih ettiği, çoğunlukla eylem talimatlarını yaptığı bu konuşmalar üzerinden gerçek anlamını yalnızca örgüt içerisinde belirli bir statüye sahip oldukça dar bir çevrenin anlayabileceği bir dil kullandı. Örgüt lideri ilk defa haki renk bir pardösü giyerek, bahse konu konuşmayı, ‘giysi dili’ ile yaptı. Konuşmanın ve verdiği eylem talimatlarının hedef kitlesinin, örgütün TSK içerisindeki mensupları olduğunu subliminal mesaj olarak verdi. Konuşmanın 15.36’ncı saniyesinde, kurmakta olduğu cümleyi bir anda yarıda keserek ilgisiz bir şekilde, tane tane ve son derece dikkat çekici vurgulu ifadelerle ‘anti parantez umum adına konuşuyorum. Umum İslam toplumu adına, Kapadokya sakinleri, oradaki serkarlar adına konuşuyorum’ şeklinde söyleyerek yaptığı konuşmada verdiği eylem talimatlarının hedef kilesinin hangi örgüt üyeleri olduğunu yine ezoterik bir dille ifade etti.”
SERKAR, ‘KOMUTAN’, KAPADOKYA, ‘MAHREM YERLER’ DEMEKMİŞ
Fetullah Gülen’in bu konuşmasında kullandığı kelimelerin ne anlama geldiğinin de açıklandığı gerekçeli kararda, şu bilgilere yer verildi:
“Osmanlıca bir kelime olan ‘Serkar’ kelimesinin Türkçe’de ‘Komutan, amir, müdür’ anlamına geliyor. ‘Kapadokya’ ifadesi ise FETÖ içerisinde ‘özel mahrem yerler’ olarak kodlanıyor. Bu kurumunda TSK için kullanılan bir şifre olduğu, bu şifrenin anlamını örgüt içerisinde sadece -örgüt literatüründe ‘mahrem hizmetler veya hususiler’ olarak adlandırılan, örgütün TSK bünyesindeki örgütsel faaliyetlerini koordine eden, üst düzey TSK imamları bilmektedir” denildi. Farklı dosyalardaki gizli tanıkların ifadelerinin de kullanıldığı gerekçeli kararda, “Örgüt liderinin konuşmasında sık sık ‘ıslahçılar’, ‘Islah hareketi’ tabirlerini kullandığı, ‘ıslah’ kelimesinin Arapça kökenli bir kelime olup ‘sulh’ kelimesi ile aynı kökten türediği, ‘ıslah’ ve ‘sulh’ kelimelerinin aynı anlamı ifade ettiği, nitekim örgüt liderinin ezoterik bir dil kullanarak yaptığı bu konuşmadan gerekli mesajı alan örgüt üyelerinin kendilerini ‘Yurtta sulh konseyi’ olarak adlandırdığı ve 15 temmuz 2016 tarihinde bu isim altında darbe bildirisi yayımlayarak silahlı darbe teşebbüsünde bulundukları.”
YİNE YEŞİLLENDİ FINDIK DALLARI
Kararda, örgütün televizyon kanallarının kapatılmasından sonra kullanılan ‘Can Erzincan Televizyonu’nda, 14 Temmuz 2016 tarihinde, canlı yayınlanan ve Ahmet Altan, Mehmet Altan ile Nazlı Ilıcak’ın katıldığı ‘Özgür Düşünce’ programına da değinildi. Yayında baştan sona darbeye ilişkin birden fazla subliminal mesaj verildiği kaydedilen kararda, “Program sırasında verilen aralarda defalarca, ekranı tamamen kaplayan koyu yeşil bir fon üzerine büyük harflerle ‘Bu şarkı Can Erzincan Televizyonunu karartıp özgür medyayı susturmak isteyenlere gelsin’ yazısının ardından ‘Yine yeşillendi fındık dalları’ parçası çalındığı, klibin yine koyu yeşil bir fon üzerine yine büyük harflerle ‘Anlayana sivrisinek saz, anlamayana’ yazısıyla sona erdiği, parça çalındıktan sonra katılımcıların kahkahalarla gülüştükleri, bu klibin programa verilen her arada yayımlandı. Programda verilen reklam aralarında ‘bir ümidimiz var’ başlığıyla, ‘Bekliyorlar bizi biliyoruz dört gözle, dinliyorlar hakikat namına söyleyeceklerimizi, seviyorlar yürekten, dua ediyorlar, dertleniyorlar, onlar dostlarımız, yüreğimiz bir, sevdamız bir. Bir olur baykuşa bayram ettirmeyiz, ana sütü gibi tertemiz Anadolu’nun çocuklarıyız. Madem nefesimiz var, özgürüz, güneşli güzel günler ise belki yarın, belki yarından da yakın. İnanıyoruz, bir ümidimiz var. Can Erzincan Çalışanları’ şeklinde VTR gösterildi. Programda baştan sona darbeye ilişkin birden fazla kez subliminal mesaj verildi” denildi.
ALTIN VURUŞ GİRİŞİMİ
Mahkemenin gerekçeli kararının sonuç bölümünde ise şu bilgilere yer verildi:
“Devletin başta sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere örgütle etkin bir şekilde mücadele sürecine girdiği, örgütün, örgüt üyelerini yeni ihdas edilen kadrolara yerleştirmek bir yana, mevcut kadroları korumakta zorlanması, ekonomik, siyasi yönden zayıflayarak bir anlamda tasfiye sürecine girmesi, örgütün ‘mağdur edebiyatı’ stratejisi üstüne kurulu algı yönetiminden de bir sonuç alamayacağının anlaşılması üzerine, mülkiye, adliye, emniyet, eğitim, ordu içerisindeki kadrolaşmasını tamamladığı, anayasal düzeni yıkarak rejimi değiştirmek için artık zamanın geldiğini düşünen örgüt lideri Fetullah Gülen’in 19 Mart 2016 tarihli konuşmasında örgütün anayasal düzeni değiştirme amacı doğrultusunda silahlı darbe girişiminin talimatını verdiği, talimatın, örgütün hücre tipi yapılanma modeline uygun olarak ‘abi – imam’ tabir edilen yönetici vasfına haiz sivil unsurlar vasıtasıyla, alt kademelerde yer alan Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde yuvalanmış, içinde generaller, amirallerin de bulunduğu subay, astsubay, uzman er, erbaşlar ile askeri öğrencilerden oluşan devletin silahlı gücünü kullanmaya yetkili hücrelere gizlilik kurallarına riayet edilerek ulaştırıldı. Küçük yaşlarda örgüte kazandırılarak örgüt liderine koşulsuz itaate şartlandırılmış sözde ‘Altın Nesil’in, yıllardır beklenen vaktin geldiği inancıyla ‘Altın Vuruşu’ yapmak amacıyla 15/07/2016 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmak ve Anayasal düzeni değiştirmek amacıyla Cumhuriyet tarihinin en kanlı darbe girişimine imza attıkları anlaşılmıştır.”