19. yüzyıldan 20. yüzyıla geçiş dönemindeki Devrim yapan Sovyet halkları arasında , sanatın tüm
”SANAT ” bu başkaldırının en çarpıcı ve güçlü temsilcisi Fütürizmdir.
Rus edebiyatında “gümüş çağ” olarak adlandırılan ve yaklaşık olarak
1890-1930 arasını kapsayan yenilikçi dönem sembolizmle başlar.
Fütirizm ;Sembolistler ile birlikte hareket etmekten çekinmemiştir. Çünkü iki akımda birbiriyle sanat ilintilidir. Gerçekçi sanatı ”devrim-ler” lehine dizayn etmişlerdir.
Bu başkaldırı ”DEVRİM” sanatı olarak da anılacaktır.
1923’de Nazım Hikmet Rençber/köylü edebiyatına karşın ilk şiirini yazmış ve hareket ve devinimle ”Kemalist – Cumhuriyetçi” devrimin arkasında durmuştur.
Sanatla halka yayılan devrim hızla köy toplumundan sanayi ve tarım ekonomisinden güç alan / alacak olan yeni bir ekonomi biçimine insanları yöneltecektir.Yeni insan makinalaşmış insan olacaktır.
Ve sanat insanı devrimlerle yoğrulacak bu yeni insanı devrimlerin savunucusu yeni bir insan modeli haline getirecektir.
Sanatçıların günümüzde de korkulması ve geleceği dizayn etmeye her kalkışmasında karşısına birilerinin sağdan-soldan-sermayeden dikilme nedeni de budur.
Makinalaşmak istiyorum /Nazım Hikmet- 1923
trrrrum,
trrrrum,
trrrrum!
trak tiki tak!
makinalaşmak istiyorum!
beynimden, etimden, iskeletimden geliyor bu!
her dinamoyu
altıma almak için çıldırıyorum!
tükrüklü dilim bakır telleri yalıyor,
damarlarımda kovalıyor
oto-direzinler lokomotifleri!
trrrrum,
trrrrum,
trak tiki tak
makinalaşmak istiyorum!
mutlak buna bir çare bulacağım
ve ben ancak bahtiyar olacağım
karnıma bir türbin oturtup
kuyruğuma çift uskuru taktığım gün!
trrrrum
trrrrum
trak tiki tak!
makinalaşmak istiyorum!
Cemal Süreya eleştiriyor Nazım Hikmet’i ‘…
Makinalaşmak istiyorum şiirini Nazım Hikmet’in en kötü şiiri olarak niteliyor…
Anlamak mümkün değil; Koskoca Nazım HİKMET;büyük usta bu şiirden sonra yazmıyor bir daha sanayi toplumu olma isteğini dile getirmiyor…
Getiremiyor!
Rençber toplumuna,tarım işçisine yön vermeye başlayan bir şiir düzeneğine tekrar geçiyor…
Makinalaşmak İstemek sanki ustanın en büyük yara kabuğunu koparması gibi oysa başına dert oluyor Nazım Hikmet RAN’ın…
Hangi sosyolojik yarayı keşfettiğinin farkında Nazım HİKMET…
Kimin yada kimlerin ne istemediğinin de farkında…