Senarist Gülse Birsel, Hürriyet’te yayımlanan yazısında “Bilimden, bilgiden, gerçek veriden, doğru habercilikten uzaklaştıkça bir ‘astroloji-magazin-boş slogan-fal-büyü-sahte şeyh’ toplumu olmaya doğru gidiyoruz” ifadesini kullandı.
Senarist ve oyuncu Gülse Birsel, Hürriyet’te “Medya nedir ne işe yarar?” başlığıyla yayımlanan yazısında “Geçtiğimiz haftalarda ABC News’taki bir silah tanıtımında cep telefonuyla çekilen görüntülerini ‘Türkiye’nin Suriye’deki saldırıları’ başlığı altında şaşkınlıkla izledik. Şık bir hareketle foyaları ortaya çıkarıldı, özür dilemek zorunda kaldılar” hatırlatmasında bulundu.
Birsel şöyle devam etti:”Geçtiğimiz gün ise CNBC, Pompeo’nun röportajındaki açıklamasının bir bölümünü keserek başlığı ‘ABD Türkiye’ye karşı askeri harekâta hazır’ şeklinde geçti. Oysa orijinal kayıtta muhabir ‘ABD, Türkiye ile savaşır mı’ diye soruyor, Pompeo ‘What?’ diye cevap veriyor. Bunun üzerine muhabir soruyu ‘O bölgede savaşa girer mi’ diye değiştiriyor ve ‘Bu ihtimalin olmadığını söyleyemeyiz’ yanıtını alıyor.
ABC News ve CNBC’nin prestijini fena halde düşüren, güvenilirliklerini (üstelik de çok önemli uluslararası konularda) düpedüz sorgulatan olaylar bunlar. Son günlerde yabancı basından örnekler çoğaltılabilir.
Bizim medyadan ise örnek bile vermiyorum. Uzun yıllardır bir kısım şerefli yazar ve kurum hariç, objektif hatta doğru dürüst haber veren gittikçe azaldı.
Belki bu vesileyle, yani yurtdışı medyada haksızlık, çarpıtma ve yalan haberleri görüp bu kadar tepki vermişken kendimize dönüp bakma zamanıdır. Belki medyamızın ‘titizlik’ zamanıdır. Türkçe kullanımından sorumluluk almaya, tarafsızlıktan iyi muhabir yetiştirmeye, magazin ve slogandan kurtulup gerçek haberciliğe, bilgiye dönme zamanıdır.
Gerçi belki bu gidişatta medya okuyucusunun-seyircisinin de suçu vardır, bilinmez.Misal, pazar akşamı Fatih Altaylı, bana göre şu anki en önemli gündemimiz Marmara depremi konusunda tarihi bir program yaptı. Celal Şengör’le birlikte dünyanın en önemli 3 yer bilimcisi, 3 yabancı bilim adamı, aynı stüdyoda beklemekte olduğumuz depremi konuştular. Benim mantığıma göre o akşam, hatta takip eden günlerde gündemin bu olması gerekirdi. Twitter’da programla ilgili TT’lerden, ana haber bültenlerinde bu sohbetten yapılmış alıntılardan geçilmemesi lazımdı. Ne yazık ki öyle olmadı, belki birebir hayatımızı ilgilendiren en doğru, en kıymetli bilgiler o programı saatinde seyredenlere ve benim gibi tee sabah 3’teki tekrarını bekleyenlere ulaştı sadece.
Kültür dünyamızın, bilgi akışımızın gidişi gidiş değil!
Bilimden, bilgiden, gerçek veriden, doğru habercilikten uzaklaştıkça bir ’astroloji-magazin-boş slogan-fal-büyü-sahte şeyh’ toplumu olmaya doğru gidiyoruz. Medya da sosyal medya da bunun yaratacağı karanlık gelecekten sorumlu olacak!Ekonomiyi düzeltiriz, askeri operasyonlarımızda başarılı oluruz, belki diplomasiyi bile ustaca kıvırıp uluslararası sıkıntılardan çıkarız.
Ama genç kuşakların yaşamakta, büyümekte olduğu yalan ve hurafe dünyasına bakınca, hepimiz istikbalimize bakınca mücrim gibi titreyelim. Çünkü hepimiz de mücrimiz aslında.”