Yazı:Muhittin Durmaz
15 Temmuzdan sonra gerçekleştirilen Fetö soruşturmaları,bu örgütle alakalı alakasız herkesi kapsarken,Fetö savcılarının orduya kumpas davalarında algı operatörlüğünü yürüten bir takım gazetecilerin ve yönettiği büyük şehir belediyelerinin imkanlarını yasaları da zorlayarak,Bülent Arınç’ın sözleriyle ‘Cemaate parsel parsel satan’belediye başkanlarının ifadeye dahi çağırılmamaları toplum vicdanında rahatsızlık yaratıyor.
ALGI OPERASYONLARI YÜRÜTEN YANDAŞ KALEMLER
Şamil Tayyar
Ergenekon sürecinde yıldızı parlayan Şamil Tayyar,o tarihlerde televizyon kanallarının vazgeçemediği konuşmacılarındandı.Öyle ki,masumiyet karinesinin hiçe sayıldığı o programlarda,cemaat savcılarının suçlamalarını topluma yüzde yüz gerçek gibi aktarıp,savcıları demokrasi kahramanı olarak nitelerken,öldüğünde cebinden kefen parası çıkmayan Kuddusi Okkır’ı Ergenekon’un kasası olarak ilan ediyordu.Adeta ödüllendirilerek,AKP’den Gaziantep milletvekili olması sağlandı ve hala milletvekili.Şamil Tayyar’la ilgili bir soruşturma duydunuz mu? duyamazsınız.Çünki,orduya kumpas davalarında AKP-Cemaat iş birliğini anlatırsa o zaman kimlerin kandırıldığı ortaya çıkar.
Nagehan Alçı ve Rasim Ozan Kütahyalı
Dünya basın literatürüne gazeteci böyle olunmaz örneği olacak bu çiftin de yıldızı Ergenekon ve bağlı orduya kumpas davalarında parladı.
Adı sanı duyulmadık bu ikili(aynı zamanda karı kocadır) birden bire açtığımız her tv kanalında karşımıza çıkıp,darbeci çığlıklarıyla algı operasyonunu can siperane sürdürdüler.
Birileri bu ikiliyi o kadar sevdi ki,magazin programından,spor programına her yerde göründüler.Rasim Ozan Kütahyalı’ya Berna Laçin’le magazin programı bile yaptırdılar.İlk programlardan birinde Rasim Ozan her zaman ki üslubuyla yaşlı başlı bir hanım efendiye saygısızlık yapınca program yayından kaldırıldı.Şu günlerde ona uygun olan spor programlarında bağıra çağıra bulunuyor.
İşin bir başka ilginç boyutu bu muhteşem ikilinin yıldızlarının parladığı orduya kumpas davalarında cemaatin bankası olan Bank Asya’dan 5 milyon dolar evet yanlış okumadınız,5 milyon dolar kredi almalarıydı.Ne güzel memleket,cemaat savcılarının kumpas davalarında algı operatörlüğü yap,Zekeriya Öz’ü kahraman ilan ederken,arkasında ki cemaatin bankasından 5 milyon doları kap.Abartıyorsun,kredi almışlar diyebilirsiniz de kimse holding sahibi değilse 5 milyon dolar kredi alamaz.Bu ikilinin gelir beyanı neydi ki bu krediyi ödeyeceklerine kanaat getirildi.
Bu durumun bir başka boyutu ise,Bank Asya BDDK’ya geçti.Acaba bu şahıslar bu parayı ödüyor mu? diye merak eden var mı?
SİYASİLER
15 Temmuzun siyaset ayağı hesapta araştırılırken ki komisyon başkanı Fethullah Gülen’i ulu bilge ilan etmiş olan AKP Burdur Milletvekili Reşat Petek’tir.
Cemaatle ilişkileri ayyuka çıkmış olan,sülalesi Fetö’den alınmış olan Büyük şehir belediye başkanları hala rahat rahat yerlerinde oturmakta içlerinde dalga geçer gibi,15 Temmuzu Kılıçdaroğlu ile ilişkilendirmeye çalışanlarda bulunmakta.
Kadir Topbaş
İstanbul Büyük Şehir Belediye başkanı olan bu zat-ı muhteremin damadı Ömer Faruk Kavurmacı Fetö’cü iş adamı olmaktan tutuklandı.
Kadir Topbaş şu açıklamayı yaptı;”Sosyal medyadaki şahsıma yönelik iddiaları yanıtlamak istiyorum.
Gezi ve 17/25 Aralık süreçlerinde yurt dışında değildim, İstanbul’daydım.
15 Temmuz’da BM toplantısı için New York’ta bulunuyordum.
Aylar önce planlanan BM toplantısına Sn Cumhurbaşkanımızın bilgisi dahilinde katıldım
ABD’den uçuşlar iptal edildiği için İstanbul’a gecikmeli dönebildim
FETÖ operasyonunda damadım Ömer F. Kavurmacı gözaltına alındı.
17/25 Aralık’tan sonra damadım bu ihanet şebekesi ile yollarını ayırdığını beyan etti.
Yargı süreci elbette gerçeği ortaya çıkaracaktır.
Eğer damadım beyanının aksine davranmışsa hak ettiği cezayı çekecektir.
‘Kızım Fatıma dahi olsa elini keserim’ diyen bir Peygamberin ümmetiyiz.
Cumhurbaşkanımız Sn. Erdoğan ile 42 yıldır omuz omuza yürüyen biri olarak tavrım nettir.”
Anlaşıldığı kadarıyla Fetö’cü damat,Kadir Topbaş’ı kandırmış.Olabilir.Peki şuna ne demeli;Damadının Bakırköy’deki projesi Koru Florya’dan “Topbaş ailesinin 5 dairesi” çıktı. Belgelere göre Kadir Topbaş’ın aile şirketi Teşvikiye Saray Gıda Sanayi ve Ticaret AŞ, 5 taşınmazın tamamını aynı gün “25 Temmuz 2014” tarihinde satın almış.
Kamu arazisiydi
Kavurmacı’nın sahibi olduğu Aydınlı-Metal Yapı Konut-Arke İnşaat ve Vizyonlife şirketlerinden oluşan grup Florya’daki araziyi TOKİ’nin 2010’da gelir paylaşımı yoluyla açtığı ihalede almıştı. Bu satış “Kamu arazisi damada hediye mi edildi?” sorusunu da beraberinde getirdi. Burası aynı zamanda eski SSK arazisiydi. Aydınlı Grup buraya tartışmalara yol açan “Koru Florya” konut ve AVM projesini yaptı.
İBB’den ayrıcalıklar
İBB Meclisi bu projeye çeşitli ayrıcalıklar tanıdı. Aydınlı Grup, “Koru Florya”nın önünde bulunan E-5 üzerindeki üstgeçidi kaldırıp yeraltı geçidi yaparak proje kapsamındaki AVM’ye yaya girişini kolaylaştırdı. Yaya altgeçidine “Koru Florya” adı verildi ve mahalleli imza toplayarak bu isme tepki gösterdi. Yüzlerce imzaya karşın damadın isteği kırılmadı ve İBB Meclisi AKP’lilerin oylarıyla, altgeçidin ismini “Cennet Mahallesi Koru Florya Yaya Altgeçidi” olarak değiştirdi. İBB Meclisi’nde projenin bodrum katları emsal dışı bırakılarak bir başka ayrıcalık daha tanındı.
Ev fiyatları 1.5 milyon-5 milyon TL
Ev fiyatlarının ortalama 1.5 ile 5 milyon TL arasında değiştiği bu projede Kadir Topbaş ailesinin 5 dairesi olduğu ortaya çıktı. 5 dairenin 2’si F blokta, 1’i E blokta, 1’i D blokta, 1’i ise G blokta yer alıyor. Dairelerin mülkiyeti Topbaş ve çocuklarına ait Teşvikiye Saray Gıda Sanayi ve Ticaret AŞ üzerine görünüyor. Şirketin yönetim kurulunu Topbaş’ın oğulları Mehmet, Ahmet ve Turhan Topbaş oluşturuyor. Şirketin eski yönetim kurulu başkanı ise Kadir Topbaş. Şirketi kamuoyu “Saray Muhallebicisi” adıyla tanıyor. 5 dairenin tamamı da “25 temmuz 2014” tarihinde proje bitmeden alınmış. Proje inşaatı 16 Eylül 2014’te tamamlanmış.
MELİH GÖKÇEK
Ankara’nın sürekli gündemde kalmayı seven Belediye Başkanı,17-25 Aralık sürecinden sonra Bülent Arınç’ın hakkında ki sözleriyle gündemden düşmedi.
Aralarında ki kavga şöyle başladı;
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek arasındaki büyük kavga 21 Mart Nevruzundaki bir açıklamayla patladı. Bülent Arınç o gün hiç beklenmedik bir çıkış yaparak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ‘ı çözüm süreciyle ilgili açıklamalarından dolayı eleştirdi.
Bu sözlere Cumhurbaşkanı Erdoğan ne yanıt verecek diye beklenirken Arınç ummadığı bir yerden ağır bir saldırı altında kaldı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek bir anda topa girdi ve Bülent Arınç ‘ı damadı üzerinden saldırıp ‘Parelel yapıcı’ ilan etti.
Bülent Arınç ve Melih Gökçek arasındaki sözlü savaşı kaçıranlar için ne söylediklerini toplu olarak bir kez daha dikkatinize sunalım.
MELİH GÖKÇEK ‘İN BÜLENT ARINÇ HAKKINDA SÖYLEDİKLERİ
TARİH : 23 MART 2015
-Paralel yapı içinde hep bir laf dolaşıp duruyordu. “AK Parti’ye son anda öyle bir darbe vuracağız ki, altından kalkmaları mümkün olmayacak” . Hep merak etmişimdir… Acaba bize nerden vuracaklar… İtiraf etmeliyim, böyle bir darbe beklemiyordum… Bizi içimizden vurmak istediler. Ve bu darbeyi Bülent Arınç’la gerçekleştirdiler… Herkes Arınç’ın açıklamasını hükümet adına yapılmış gibi algıladı… Daha doğrusu böyle
BÜLENT ARINÇ’IN ÇIKIŞI PARALEL YAPI TALİMATIYLA
-Arınç’ın çıkışının hükümetle filan ilişkisi yoktur. Sadece zaman ve konu beklenmiştir. Ve aklınca Bülent Arınç bu vakti yakalamıştır . Arınç’ın çıkışı paralel yapının talimatıyla olmuştur. Bülent Arınç gibi dava adamı olduğunu söyleyen bir kişinin fitne ateşini yakacak. Arınç’ın AK Partimizde fitne çıkarması mümkün değildir… Arınç artık Ak Parti’nin sözcüsü olamaz… Bizi temsil edemez…
BÜLENT ARINÇ İSTİFA ETSİN
-Bülent Arınç’a şu andan itibaren düşen görev, önce hükümet sözcülüğünden sonra da başbakan yardımcılığından derhal istifa etmesidir… Ancak ben istifa’yı paralel yapının “sonuna kadar direneceksin” talimatı nedeniyle çok zayıf bir ihtimal olarak görüyorum… Bu taktir de görev hükümete düşecektir… Bülent Arınç görevden alnmalıdır…
BÜLENT ARINÇ MELİH GÖKÇEK ‘E VERDİĞİ YANITI
TARİH : 23 MART 2015
Bülent Arınç Melih Gökçek’in twitter üzerinden damadına varan ‘paralelci’ ithamına ve istifasını istemesine Bakanlar Kurulu çıkışında bir gün sonra yanıt verdi. Bülent Arınç ‘ın verdiği yanıt da yenilir yutulur cinsten değildi. Kamuoyunda Bülent Arınç ‘ı o açıklamasından geriye ‘Ankara’yı parsel parsel cemaate verdin’ sözleri kaldı. İşte Bülent Arınç ‘ın olay yaratan o sözleri;
İSTİFAMI İSTEYECEK KADAR HAYSİYETLİ DEĞİL
Öncelikle şunu söyleyeyim. Şu anda Hükümet Sözcüsüyüm ve Başbakan Yardımcısıyım. Benim görevden alınmamı isteyecek kadar haysiyetli bir insan değildir. Ben görevimin başındayım. Bu görevden bugüne kadar da zamkla yapışmış koltukta oturan bir insan değildim, bunu kendisi çok iyi bilir. Onun istediği noktaya ben siyasi hayatımda çok defa gelmişimdir, her şeyi de feda etmişimdir. Ama benim bir sevdam var, o sevda koltuk sevdası değil, mevkii-makam sevdası değil, çıkar-para ilişkisi değil, adam kandırma değil. Birilerinin yaptığı gibi. Ben burada bir dava için varım. Bu dava için ömrümü feda ettim. Ülkeme, milletime hizmet etmek için bu görevleri üstlendim” .
MELİH GÖKÇEK’E OKKALI YANIT VERECEKTİM AMA
-Allah kısmet ederse seçimlerden sonra bu görevde olmayacağım, şerefimle yaşayacağım.Sadece emekli maaşıyla geçinen ama kalbi huzur içinde olan bir insan olarak Ankara’nın sokaklarında dolaşacağım. Bundan herkes emin olsun. Beni istifaya davet etmek, beni görevden almak için birilerine çağrıda bulunmak senin hakkın değil, haddin değil. Gökçek’e okkalı cevaplar vermeyi aklıma getirdim ama iki sebepten bunu yapamayacağım. Birincisi benim Gökçek’e değil ama onun değerli eşi Nevin Hanımefendi’ye çok büyük bir saygım var. Ben eşimle birlikte Nevin Hanım’ı çok beğenir ve severiz. Hayırsever bir kadındır, dindar bir hanımefendidir. Ankara’daki öksüzlerin, yetimlerin başını okşayan bir insandır. Belki de eşinin başarılarında en çok katkısı olan bir hanımefendidir. Bugün burada Gökçek hakkında bir şey konuşursam herhalde Nevin Hanımefendi’yi üzmüş olacağım.”
OĞLUNUN MİLLETVEKİLLİĞİNİ GARANTİLEMEK İSTİYOR
“Biz kimin nerede havlayacağını, kimin neler yazacağını, kimin bizi itibarsız hale getirmek için hangi işlerin içinde olacağını çok iyi biliriz. Bir gözü açık adamız, siyaseti de biliriz. Medyanın içinden de siyasetin içinden de AK Parti’nin içinden de dışından da kimlerin cumartesi ve pazar konuşmalarını bir şekilde itibarsız kılmak ve bizi mahkum etmek için el ele nasıl çalışacağını çok iyi biliriz. Ateş çemberinden geliyoruz ve her şeye davamız adına katlanıyoruz, güzel insanlar adına katlanıyoruz. O yüzden Gökçek bakın ‘sayın’ demiyorum, bu yazdıklarıyla bir tek şeyi amaçlıyor; bir, bir yerlere yaranmak istiyor. İkincisi oğlunun milletvekili adaylığını garantilemek istiyor. Daha fazlasını bana söyletmesin. İçinde yazdığı konular, paralelci, damadı, eşi, çocukları, benim aileme girmek haysiyetsizliğini göstermesin. Bunlar bel altı işlerdir, özel hayata bir saygının olması gerekir vesaire”
MELİH GÖKÇEK TETİKÇİLİK YAPIYOR
Ahmet Hakan denen kişi, benimle ilgili ailemle ilgili olarak bir yazıyı yazmış. Onu kendisine delil olarak kabul ediyor. Ben Ahmet Bey’in Sayın Gökçek’ten çok daha öncesinden beri tanıyorum. Kanal 7’den beri de kader arkadaşlığımız vardır. Son geldiği noktayı da çok eleştirmiş bir insanım, karşı karşıya gelmemeye çok gayret eden bir insanım. Ama biliyorum ki Sayın Hakan, Gökçek’ten çok daha haysiyetlidir, çok daha namusludur. O gazetecilik yapıyor, bunun yaptığı ise tetikçiliktir.
CEMAATE SEMPATİM VAR AMA…
Benim cemaat denen olguya karşı sevgimi ve sempatimi 78 milyon insan bilir. Ama şunu da çok iyi bilir ki eğer bu paralel yapı 17 ve 25 Aralık sahtekarlıkları ortaya çıktığı günden itibaren ben hükümetimin yanındayım, ben Sayın Cumhurbaşkanımın yanındayım. Sadece ben değil eşimle ve ailemle biz, paralel devlet yapılanmasının bir milli güvenlik meselesi olduğunu bilip bununla mücadele eden insanlarız. Ben buyum, her şeyimle ortadayım. Amerika’ya giden benim, olimpiyatlara koşan benim, bu hizmetlerin ne kadar iyi olduğunu anlatan benim. Ben bunları gizlemedim ki. Ama Gökçek bunlardan daha fazlasını yapmıştır.”
MELİH GÖKÇEK ANKARA’YI PARSEL PARSEL SATTI
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in “belediye başkanlığı adaylığında ve seçimlerde oy isterken paralel yapının kucağında oturduğunu” söyleyen Arınç, “Ve bu yapıya Ankara’yı parsel parsel satmıştır. Yurt yerleri vermiştir, zengin iş adamlarına okullar yaptırmıştır, imar planlarında değişiklikler yaptırmıştır, şunları yaptırmıştır, bunları yaptırmıştır. 30 Mart seçimlerine kadar da ağzından bu paralel yapıyla ilgili bir tek kötü cümle çıkmamıştır. Vaktaki çok zor seçimi kazandıktan sonra birilerine yaranmak için mücadele ediyor görünmektedir. Kanunen vermiş olduğu yerlerin hepsini iptal etme kaygısındadır, mahkemelerde boğuşmaktadır. Biz o zaman hiçbir zaman Ankara’yı veya devletin imkanlarını bu yapı için onların eline, kucağına bırakmadık. Ben 2009 ve 2014 seçimlerinde Sayın Gökçek’in adaylığına itiraz ettim. Partinin MYK toplantısında, o zamanın Sayın Başbakanıyla da arkadaşlarımla da ‘artık yeter, Ankara’ya yakışmıyor, bundan sonra yapabileceği bir şey yok, Ankara’da yeni bir büyükşehir belediye başkanına ihtiyacımız var’ dedim.
8 HAZİRAN’DAN SONRA HESABINI SORARIM
“Benim siyasette bildiğim bir tek üslup vardır, bu benim düşüncemdir. Partim farklı bir karar verirse ben o kararı benimser ve çalışırım. Benim sözlerim mutlak doğru değildir. Nitekim 2009-2014’te de partim onun adaylığı üzerine karar verince eleştirilerimi bıraktım, onun seçilmesi için de çalıştım, bir AK Partiliye yakışan da bu olmuştu. Dolayısıyla o günden kalan bir hıncını şimdi bir şekilde çıkarmaya çalışıyor. 8 Haziran’a kadar müsaade; bir, bunu kişisel olarak yaptığını düşünüyorum. 8’inden sonra hesabını sorarım. Ama birileri arkadan kuklacılık yaparak bunu kullanmak istemişse benim kulaklarım iyi duyar, onları teşhir ederim. Onlar da şimdiden korkmaya başlasınlar. Bana bunu saldırtan kişi veya kişileri 8’inden sonra Allah’ın izniyle ortaya çıkarırım. Ama yüzde 99 kendi inisiyatifiyle birilerine yaranmak duygusuyla yaptığını düşünüyorum. Tekrar eşinden ve onu sevenlerden özür diliyorum. Bana böylesine hakaret eden bir şahsa herhalde bunları söylemem gerekirdi.
MELİH GÖKÇEK ‘İN BU SÖZLERE YANITI
TARİH : 24 MART 2015
Bu zehir zemberek ithamlarla ve suçlamalarla dolu Bülent Arınç açıklamasına Melih Gökçek yine twitter üzerinden yanıt verdi ve şu açıklamayı yaptı;
BÜLENT ARINÇ NE YANIT VERDİ?
TARİH : 24 MART 2015
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, kendisini dava edeceğini açıklayan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e yanıt verdi. Arınç, “Bizde bir deyim vardır. Kuştan korkan darı ekmez. Hakaret diyorsa istediği mahkemeye gidebilir. Mahkemelere aşinayız” dedi.
Dava açıldığında da bu konudaki delillerin de ortaya konulacağını belirten Arınç “Ama orada bazı sorular sorulur cevaplamam gerekirse davalı mı davacı mı zarar görür belli olmaz” diye konuştu.
“KENDİMİ TUTAMADIM”
Arınç ayrıca, “Yanlış yaptım ama özel hayatıma girdiği için kendimi tutamadım. Sözlerim hakaret diyorsa istediği mahkemeye gider. Başbakan haklıdır ama sussam doğru olmazdı. Özel hayatıma tecavüzde bulunan kişiye cevap veririm. Başbakanımız haklıdır ama kendimi tutamadım” dedi.
MELİH GÖKÇEK ‘TEN SON AÇIKLAMA
TARİH : 25 MART 2015
Zirveyi sallayan Melih Gökçek ve Bülent Arınç kavgasında son açıklama bugün geldi. Melih Gökçek ’emir demiri keser’ diyerek Başbakan Ahmet Davutoğlu ‘ndan aldığı emir gereği artık konuşmayacağını ilan etti. Açıklamasında şunu söyledi;
“O cevaptan sonra Sayın Başbakanımız bir bakanımız vasıtasıyla ‘Melih bey görüşmesin ben konuşuruz”‘ dedi. Biz AK Partililerde parti disiplini vardır. Bu nedenden dolayı ben bir daha da konuşmadım. Bundan sonra da bu konu üzerinde konuşmayacağız.
EMİR DEMİRİ KESER
Dün akşam sayın başbakanla konuştum, kamuoyunda bazı kesimlerin fitneyi kaynatmak maksadında olduğu için konuşulmaması gerektiğini söyledi. Başbakanın emri başım üstüne. Emir demiri keser, bu konuda herhangi bir surette konu üzerinde en ufak bir cevap vermeyeceğim.
AK PARTİ CHP DEĞİLDİR
Bizim partimiz CHP değil, benim Genel Başkanım Kılıçdaroğlu değil. Biliyorsunuz Kılıçdaroğlu ‘susun’ deyince CHP’deki adet koro halinde konuşmaktır. Yani CHP değildir Ak Parti. Ak Parti’de bir emir verilir ve yerine getirilir. Ben bundan sonra kesinlikle konuşmayacağım. Fitne büyüsün diyenlere herhangi bir sermaye kalmayacak. Savcılığa koşanlar, köşelerde yazalar da var. Bundan sonra çıktığım canlı yayınlarda ne kadar cahil olduklarını ispat edeceğim”
Melih Gökçek’in cemaatle ilişkisi artık saklama gereği duymadığı bir durumda ve Gökçek Cemaate verdiği desteği tv kanallarında rahat rahat açıklıyor.Peki bu neyin rahatı?
İşin gerçek boyutu şu;AKP kaybetmeyi göze alamayacağı büyük şehir belediyelerinin başkanlarını Fetö’den soruşturursa o belediyeleri kaybeder.Bu belediye başkanları cemaate bu desteği elbette AKP iktdarıyla birlikte verdi,bu ortaya çıkarsa soruşturma AKP üst kademesine sıçrar,yani cemaate devleti verenler yargılanmaya başlar.
Kısaca alevi dedesinden,öğrenciye,öğretmene,gece bekçisine,sosyalistine,ateistine herkes soruşturulur ama yandaş kalemler ve Akp’liler soruşturulamaz.
Bu Fetö hamuru daha çok su götürür,Akp’liler ve yandaşlar hariç.