Sabah gazetesi yazarı Hıncal Uluç bugünkü köşesinin bir bölümünü, FETÖ’nün medya yapılanması davasından ceza alıp tahliye edilen Nazlı Ilıcak’a ayırdı. Hıncal Uluç, “Aramıza Hoş geldin, Nazlı Hanım!” ara başlıklı yazısının ilgili bölümünde, Ilıcak’ın “sağcı” ama “dinci” olmadığını ifade etti.
Ilıcak’ın FETÖ’nün kumpas davalarına sahip çıkıp, alkış tuttuğunu yazan Hıncal Uluç, “Nazlı Hanımla (Ilıcak) fikirlerimiz başından beri hiç uyuşmadı” diye yazdı ve “Nazlı Hanım’ın FETÖ’cü olduğuna, olabileceğine hiç inanmadım” dedi.
Hıncal Uluç’un yazısının “Aramıza Hoş geldin, Nazlı Hanım!” ara başlıklı bölümü şöyle:
“Nazlı Hanımla (Ilıcak) fikirlerimiz başından beri hiç uyuşmadı.. Ama dost olmamız için uyuşmamız da şart olmadı hiç. Dostlarımı fikirlerine göre seçme adetim hiç olmadı ki..
SABAH’ta oda komşusu olmamız dostluğumuzu güçlendirdi. O bana uğrardı, ben ona.. Gazeteye muntazam gelen başka yazar da yoktu zaten..
Vaktimiz oldukça dertleşirdik.
Nazlı Hanım’ın FETÖ’cü olduğuna, olabileceğine hiç inanmadım. Nasıl olabilirdi ki?.
İstanbul’un en iyi ailelerinden birinin fevkalade iyi eğitim görmüş kızıydı o.
Babası Demokrat Parti’nin ileri gelenlerindendi. Bakanlıklar yapardı.
Nazlı Hanım Dame de Sion’da okumuş, üniversiteyi İsviçre’de, ‘Siyasal Bilgiler’ okuyarak bitirmişti.
Sağcıydı, ama asla “Dinci” değildi.
Meclis’e başı örtülü gelen Merve Kavakçı’ya sahip çıkan tek milletvekili olması, sağcı olmasından öte, insan hakları savaşçılığındandı.
Gazeteci olarak da yılmaz savaşçıydı.
Gözünü budaktan esirgemezdi.
Tepesi attı mı, iktidar, muhalefet, kendi partisi dinlemez, düşündüklerini bağırırdı.
12 Eylül döneminde Kenan Evren devlet başkanıyken, Ankaragücü küme düşmüş, ama kupayı kazanarak Avrupa’da oynama hakkını elde etmişti. Evren “Avrupa’da ülkemi temsil eden takım ikinci kümede oynamaz.
Kupa Şampiyonları da birinci lige alınsın” dedi. Federasyon emir kuluydu zaten. Aynen uyguladı ve ertesi gün Tercüman gazetesi’nde Nazlı Hanım’ın baş yazısı çıktı..
“Evrenspor!.” Sonuç.. Tercüman süresiz kapatıldı.
O sırada Avustralya’da, orada da Tercüman çıkarmak için bulunan patron ve Nazlı hanımın eşi, Kemal Ağbi (Ilıcak), alelacele Türkiye’ye döndü.
Kenan Evren’e çıktı..
“Paşam.. ikide birde kadın haklarından söz eder, ‘Kadınlara eşitlik’ dersiniz. Gazeteyi size uyup kadına bıraktık, işte sonuç” diye şakalaştı da Tercüman’ın yayın yasağı kalktı.
Nazlı Hanım, askerlerden, askeriyeden hiç hoşlanmadı.
27 Mayıs ve Yassıada, fevkalade aile ve yaşam düzenlerini sıfıra indirmişti. Babası Muammer Çavuşoğlu idamla yargılanmıştı. O süre ne feci maddi ve manevi koşullara düştü aile, bir düşünürseniz, o nefreti anlayabilirsiniz.
Ergenekon, Balyoz davaları sırasında, savcılarda öte savcı yazıları yazdı.
Ordunun üst kademesi birer birer tasfiye edilirken, alkış tuttu.
15 Temmuz hain darbesi işin iç yüzünü ortaya çıkardı. Taraf gazetesinin her gün manşetten verdiği dosyaların bavulla gazeteye gönderildiği, gönderenin de Fetullah Gülen olduğu tespit edildi.
O bavulları taşıyan adama, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti “Yılın Gazetecisi” seçti ve ödül verdi, anlayın.
Nazlı Hanım da askeri tasfiye eden FETÖ dosyalarını destekleyenlerin başında olduğu için, 15 Temmuz sonrası, onun hakkında da “FETÖ’cü” davası açıldı. Tutuklandı ve hapse atıldı.
İddianamesi dahi hazırlanmadan aylarca içerde tutulması bir adli yanılgıydı.
Sonunda nihayet, o iddianame yazıldı. Mahkemeye sunuldu. Karar çıktı. Nazlı Hanım mahkum oldu, ancak tutuklu olarak içerde kaldığı süre göze alınarak tahliye edildi.
Çok da iyi oldu. Çünkü, içerde kaldığı aylar, hem fiziksel, hem ruhsal sağlığı çok bozulmuştu.
Şimdi ailesine, dostlarına, hepsinden önemlisi özgürlüğüne kavuştu.
Güçlü kadındır. Sağlık durumunu da toparlar.
Bir dostu olarak aramıza dönmesine nasıl mutlu olduğumu iletmek istedim..
Hoş geldiniz Nazlı Hanım!.”