Hükümete yakın gazetelerin “PKK saldırılarına duyarsız kaldığı”gerekçesiyle yayınlarıyla hedef aldığı Hürriyet bir açıklama yayımladı. Açıklamada, “Yalanlar üzerinden yürüyen bu seviyesiz saldırılara aslında yanıt vermeye bile ihtiyaç yoktur. PKK’nın başlattığı son terör dalgası karşısında Hürriyet’in yazdığı haberler, aldığı tutum ortadadır. Bir genel yayın yönetmenini teröre şehit vermiş bir gazete olarak Hürriyet, terörün her zaman en kararlı bir şekilde karşısında durmuştur. Arşivler bu gerçeğe tanıklık ediyor. Bundan sonra da terör nereden gelirse gelsin karşısında durmaya devam edeceğiz” ifadelerine yer verildi.
BASIN SİNDİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR
Hürriyet’in açıklamasında, “Sorunun bir diğer boyutu, bu cephede söz birliği etmişçesine hangi haberin nasıl verilmesi gerektiği konusunda başka gazetelere ayar vermeyi amaçlayan bir medya müfettişliği çabasının başlamış olmasıdır. Böylelikle psikolojik bir terör ortamı yaratılarak bağımsız basın sindirilmeye çalışılıyor. Bunu medya terörü olarak nitelendirmek hata olmaz. Ülkemiz, baş etmek zorunda olduğu pek çok ciddi soruna son olarak IŞİD ve PKK terörünün de eklendiği kritik bir dönemeçten geçiyor. Böyle bir dönemde bu tür bir medya terörüne maruz kalmak bağımsız gazeteciliğin Türkiye’ye özgü bir bedelidir. Medya terörü de hedefine ulaşamayacaktır” denildi.
İktidara yakın gazetelerde son günlerde Hürriyet’in PKK terörüyle ilgili yayınlarını sorgulayan, iftiralara dayalı suçlayıcı bir kampanyanın yürütüldüğünü izliyoruz.
Israrla, sistematik bir şekilde tekrarlanan bu akla ziyan kampanyada, Hürriyet’in PKK’nın terör eylemlerinin adını koymadığı, PKK’nın adını geçirmekten kaçındığı iddia ediliyor. Çizilen bu asılsız tabloyla, Hürriyet’in PKK terörü karşısında duyarsız olduğu algısı yerleştirilmeye çalışılıyor. Buradan hareketle, suçlamalar Doğan Grubu’nun PKK’yı desteklediğinin ileri sürüldüğü bir alçaklığa kadar taşınıyor.
Saldırı kampanyasına son olarak bu cephenin en öndeki gazetesi olarak Sabah da katılmış bulunuyor. Bu gazete, Hürriyet’in önceki gün birinci sayfasından verdiği ve PKK’nın şehit ettiği bir askerimizin Bolu’daki cenaze törenini konu alan “Bana Kalan Sadece Gülüşün Şehidim” başlıklı haberimizi bile sorgulamaya cüret etmiştir.
Bu yayınları ayıplıyoruz. Ancak muhataplarımızın ayıp kavramından nasiplerini almış olup olmadıklarından emin değiliz.
Yalanlar üzerinden yürüyen bu seviyesiz saldırılara aslında yanıt vermeye bile ihtiyaç yoktur. PKK’nın başlattığı son terör dalgası karşısında Hürriyet’in yazdığı haberler, aldığı tutum ortadadır. Bir genel yayın yönetmenini teröre şehit vermiş bir gazete olarak Hürriyet, terörün her zaman en kararlı bir şekilde karşısında durmuştur. Arşivler bu gerçeğe tanıklık ediyor. Bundan sonra da terör nereden gelirse gelsin karşısında durmaya devam edeceğiz.
Sorunun bir diğer boyutu, bu cephede söz birliği etmişçesine hangi haberin nasıl verilmesi gerektiği konusunda başka gazetelere ayar vermeyi amaçlayan bir medya müfettişliği çabasının başlamış olmasıdır. Böylelikle psikolojik bir terör ortamı yaratılarak bağımsız basın sindirilmeye çalışılıyor. Bunu medya terörü olarak nitelendirmek hata olmaz.
Ülkemiz, baş etmek zorunda olduğu pek çok ciddi soruna son olarak IŞİD ve PKK terörünün de eklendiği kritik bir dönemeçten geçiyor. Böyle bir dönemde bu tür bir medya terörüne maruz kalmak bağımsız gazeteciliğin Türkiye’ye özgü bir bedelidir. Medya terörü de hedefine ulaşamayacaktır.
Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullar gerilimlerin aşağı çekilmesini ve büyük uzlaşıların ortaya konmasını zorunlu kılıyor. Bu açıdan bakıldığında söz konusu saldırılar daha da manasız hale geliyor.
Teröre karşı duruşumuz gibi Türkiye sevgimizi de hiç kimsenin sorgulamasına izin vermeyeceğiz.