Tarihçi İlber Ortaylı, “Demokrasi nöbetine gittiniz mi?” sorusuna, “İşim vardı gitmedim, dişim ağrıyordu” yanıtını verdi. “Türkiye’yi cahiller yönetiyor” diyen Ortaylı, “Herkes âlim olmadığına göre cahiller de yönetir. Bütün dünyada bu böyledir. Burada nispeti fazladır. Darbede bile gördük cahil olduklarını” ifadesini kullandı. Cumhuriyet gazetesinden Ceren Çıplak’a konuşan tarih profesörü İlber Ortaylı’nın öne çıkan ifadelerinden bazıları şöyle:
Demokrasi nöbetine gittiniz mi?
İşim vardı gitmedim, dişim ağrıyordu. Türkiye’de kadın olmak her alanda daha fazla mücadele gerektiriyor, o kadar baskı ve şiddet var ki… Hiç baskı, şiddet yok. Evet bir kısımda var, ama diğer kısım da çok şımarık. Türkiye’deki bazı kadınlar çok şımarık. “Ayy bu memlekette yaşanmaz” diyorlar.
Peki, Türkiye’yi cahiller mi yönetiyor? Türkiye’yi zaten cahiller yönetiyor, ama görgü ayrı bir şey. Herkes âlim olmadığına göre cahiller de yönetir. Bütün dünyada bu böyledir. Burada nispeti fazladır. Bir de çok cüretkâr burası.
Politikacılar mı cüretkâr? Evet, iktidarı da muhalefeti de çok cüretkâr. Bilmeden çok cüretkâr oluyorlar. Darbede bile gördük cahil olduklarını.
‘SINIRLARIMIZDA ÇATIŞMA İSTENİYOR’
Bugünkü Türkiye’nin gidişatını nasıl görüyorsunuz? Bugünkü Türkiye bir imparatorluk kalıntısı. 3. dünya ülkesinde sandık demokrasisi ve kapitalist kalkınma yöntemleri ile başarlı olmuş, büyük bir sosyo-transformasyon geçirmiş bir ülke. Fevkalede renkli fakat uyuşma ihtimalimiz az. Bu üzücü. Burası çok güzel işler başarmış bir ülke. Bir komplo teorisi değil bu. Türkiye’nin büyümesinden ciddi olarak çekiniyorlar. Bizim sınırlarımızda çatışma isteniyor. Bu bir stratejik gereklilik olarak görülüyor.
‘DAVUTOĞLU DÖNEMİNDE DIŞ POLİTİKADA ÇOK DARBE YEDİĞİMİZ KANISINDAYIM’
Türkiye’nin dış politikasını nasıl buluyorsunuz?
Diploması geleneğindeki zayıflamayı millet ittihatçılara atıyor ama öyle değil. Memuriyetin rutine dönmesi Sultan Abdülhamit devrinin eseridir. Günahı onundur. Bugün dış politikayı makro olarak henüz inceleyemedim, ama çok ciddi bir kadro sorunumuz var. Ahmet Davutoğlu döneminde dış politikamızda çok darbe yediğimiz kanısındayım. Bunlar inşallah kalıcı yaralar değildir. Şu yeni hükümet devrinde inşallah düzelecektir dedikleri gibi.
‘ALLAH’A ŞÜKÜR OLDUKÇA YALNIZIM’
Yalnız mısınız?
Özel hayatımın büyük bir kısmı kızımla torunuma ait. Diğer kısmı da yazılarıma, kitaplarıma ve gezmelerime, konferanslarıma ait. Allah’a şükür oldukça yalnızım.
‘ŞUURLU YAŞAMAK İÇİN PARA KAZANILMALI’
İnsan ne için para kazanır?
Para kazanmak yaşamak içindir. Güzel bir yerde, güzel binaların arasında, güzel bir tabiatta yaşamak ve yeme-içme için kazanılmalıdır. Şuurlu yaşamak için para kazanılmalıdır. Bu toplum Ankara’nın doğusundaki insanların hırsına göre yaşıyor. Bütün Karadenizliler partilere girerler ve milletvekili olurlar. Amaçları rahatça müteahhitlik yapmaktır. Parti de seçmezler. AKP, CHP, MHP’ye bak dolu müteahhit görürsün. Üç sene içinde on tane zırt pırt parti değiştiren müteahhit söyleyebilirim sana. Kendilerine de sosyal demokrat diyorlar. Ya sosyal demokrat nedir bilmiyorsun ya da müteahhitliği anlamamışsın. Milletvekillerinin bir sürüsü müteahhit. Çoğu da maalesef avukat. O yüzden hukuk ve inşaat işleri çok iyi yürüyor herhalde! Bu bir tesadüf olamaz. El birliği ile bir yerlere geliyorlar. Bu demokrasi değil o zaman. Böyle demokrasi mi olur? Belediye meclisine memur olan giremiyor! Var mı böyle bir hikâye?
‘SEN HİÇ ELBİSENİN POPOSUNA KRALİÇENİN RESMİNİ YAPIŞTIRAN BRİTANYALI BİR KOMUNİST GÖRDÜN MÜ?’ Demokrasiyi nasıl tanımlıyorsunuz?
Demokrasi çok güzel ve sihirli bir kelimedir. Demokrasinin şartlarından biri yazılı kanunlara bağlı olunmasıdır ve üzerinde uzlaşılmasıdır. Yani bir düğüne gittiğiniz zaman hepiniz oynayabilirsiniz fakat hiçbiriniz hangi yöreden hangi partiden olursanız olun gelinle damadın şerefine striptiz yapmazsınız. Herkes kendine göre ahmakça ve arsızca kurallar çıkarmasın. Sen hiç elbisenin poposuna kraliçenin resmini yapıştıran Britanyalı bir komünist gördün mü?