İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamaoğlu, Kanal İstanbul güzergahında Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın babası Sadık Albayrak‘ın aldığı arazi hakkında açıklamalarda bulundu. İmmaoğlu, bakanların ya da şirketlerin güzergah üzerinde arazi olmasını umursamadığını belirterek, “Onu halk değerlendiriyor zaten. Ama benim ilgilendiğim konu, 2011’den bu yana, burada ortaya konulan bir reklamla, tanıtımla, ama yurtiçi ama yurt dışından insanların gelip, bu niyetle buradan arazi satın almış olmaları; sürecin daha yapılaşma işi başlamadan bireysel ranta dönüşmesi” ifadelerini kullandı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, güne, bilim insanlarının Kanal İstanbul projesinden olumsuz anlamda en fazla etkilenecek bölgelerin başında geldiğini ön gördüğü Terkos Gölü’nde başladı. İmamoğlu, İBB Genel Sekreteri Yavuz Erkut, Genel Sekreter Yardımcıları Murat Kalkanlı ve Murat Yazıcı ile İSKİ Genel Müdürü Raif Mermutlu ile işletmenin idari binasında bir araya geldi. İmamoğlu, burada Avrupa Su İsale ve Dağıtım Daire Başkanlığı Terkos İşletmeleri Şube Müdürü İsmail Aydın’dan sunum aldı. Heyet, daha sonra terfi merkezi ve baraj kapaklaraaında incelemelerde bulundu. İmamoğlu, yapımı devam eden Terkos Su Medeniyetleri Müzesi’ndeki incelemeleri sırasında, kurmaylarına, mekanın bahar aylarında halkın kullanımına hazır edilmesi talimatını verdi.
İmamoğlu, gazetecilerin sorularını ise, Kanal İstanbul kazısından çıkacak hafriyat ile oluşturulması planlanan 40 kilometrelik dolgu alanı için düşünülen Karadeniz sahilindeki Karaburun bölgesinde yanıtladı. Karadeniz’in hırçın dalgaları önünde ve dolu yağışı eşliğinde konuşan İmamoğlu, Terkos incelemelerini şu sözlerle değerlendirdi:
“Arkadaşlar, bugün aslında sizlerle bir Terkos gezisi yaptık. İstanbul’daki suyun yolculuğunu paylaştık. Bu suyun yolculuğunda, Terkos’un çok önemli bir süreci var. İnşallah oradaki süreci, önümüzdeki ilkbaharda, İstanbullularla müze olarak buluşturacağız. Burayı gezerken, tabi mevcut Kanal İstanbul tartışmasını da sizlerin hissetmesini istedim. Buradaki doğal güzelliği, tam arkamda gördüğünüz Karadeniz’i, ‘podima’ diye tanımlanan muazzam bir kumu vardır. Bu, suyun temizlenmesinde kullanılır. Daha ilerde, özellikle barajdan sonraki kısımlarda cam imalatı için kullanılan kum stokuna sahiptir bu bölge. Gördüğünüz bu doğal yapı, kumsallar, boylu boyunca, yeni projede yüzlerce metre eninde, 40 kilometreye yakın dolgu yapılacak. Ne ile? 20-25 kilometre derinden çıkarılan çamurla. Yani bu gördüğünüz, şu an üstüne bastığınız, yüzyılların oluşturduğu kum tepelerinin önüne bu dolgu yapılacak. Aslında, tümüyle akıl durması gibi bir şey. Yüzyıllardır dünyada su mücadelesi veriliyor. Tatlı su kaynaklarını korumak için insanlar, büyük mücadele içerisinde. Yani artık dünyanın geleceğinde neredeyse su savaşları tartışılıyor. En önemli yaşam kaynağı olan su ile ilgili böyle bir süreç konuşuluyorken, siz, tamamen hayal ürünü olan, hiçbir işe yaramayacak olan bir kanal üzerinden, İstanbul’un en görkemli su kaynağını yok etme çabası içerisindesiniz. Terkos, yani milletin musluğundan akan suyun adı olan Terkos’u yok etme çabası içerisinde olacaksınız. Bütün İstanbullulara burayı gösterip, anlatacağız. Her metresini, nasıl bir doğa olduğunu, nasıl yok edilmek üzere bir işin planladığını anlatacağız.”
“Düşünün ki, şu anda gezdiğimiz Terkos’ta çok değil, 1,5 yıl önce, Terkos’tan İkitelli’ye yapılan yatırımın bile kanal yokmuş gibi ihale edilmiş olduğunu düşünün. Tümüyle bertaraf olacak. Yani yüz milyonlarca liralık yatırımlar bunlar. Sadece İSKİ’ye bedeli bu yatırımın, 20 milyar liralar civarına çıkıyor. Bu kadar vahşi bir süreçten bahsediyoruz. Bunu niye anlatıyorum? Yani gelin bu hatadan vazgeçin. Türkiye’nin başka mevzuları var; onlara odaklanın. Onun için anlatıyorum. 16 milyon insan adına, Türkiye insanları, milletimiz adına yalvarıyorum; bu işten vazgeçin. Yani bu ülke adına, faydası adına bunu söylüyorum. Bir de buraları şunun için gösteriyorum. İstanbul’un bütün kurum kuruluşları, bu İstanbul’un meslek insanları var. Konuşanları var, konuşmayanları var. Sürece katkı sunanlar var, sunmayanlar var. Bu süreci dert edinmek zorundadırlar. Yani bu şehrin esnafları var. Bu şehrin ticaretle uğraşan insanları var. Sanayiyle uğraşan insanları var. Meslek kuruluşları var, odalar var. Ticaret odaları, sanayi odaları diğer kurum ve kuruluşlar, ‘Ya bu bizi ilgilendirmiyor, bu siyasi bir mesele…’ Değil kardeşim. Bu hayati bir mesele. Lütfen sürece dahil olun. Bu güzelliği size göstermek istedim.”
İmamoğlu, “Kanal İstanbul ile ilgili Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Kanal İstanbul güzergahında, Boyalık Mahallesi’nde 2012 yılında alınmış 13 dönümlük bir arsası olduğu, hatta hemen yan tarafında da babasının 3 dönümlük 2003 yılında aldığı bir arazisi olduğu ve bu arazinin de yapılaşmaya açık olduğu ortaya çıktı. Yorumunuz ne olacak” sorusuna, “Çok ilgimi çekmiyor açıkçası kimin arazi aldığı. Bakan veya başkası, şirket… O biraz farklı bir konu. Onu halk değerlendiriyor zaten. Ama benim ilgilendiğim konu, 2011’den bu yana, burada ortaya konulan bir reklamla, tanıtımla, ama yurtiçi ama yurt dışından insanların gelip, bu niyetle buradan arazi satın almış olmaları; sürecin daha yapılaşma işi başlamadan bireysel ranta dönüşmesi. Allah korusun, inşallah olmayacak ama düşünsenize; kamulaştırmalar, milyonun üzerinde bir şehirleşme… Bütün bu unsurlar kimin cebine girecek? Ne için? Yani şu güzel doğayı, bugün gezdiğimiz o kumsalları, ormanı, yeşili, doğayı, suyu koruma adına, İstanbul’u koruma adına bunları yapmak varken, ne için bunlar düşünülüyor ve bu kadar hırs yapılıyor, anlamış değilim” yanıtını verdi.
İmamoğlu’na sorulan diğer sorular ve İBB Başkanı’ın verdiği yanıtlar şunlar oldu:
“Terkos Gölü’nün de Kanal İstanbul ile tehlikeye gireceği, baraja tuzlu su karışacağı iddiaları var. Bununla ilgili ne söyleyeceksiniz?”
“Bilim insanları anlatıyor. Geniş bir Terkos gezisi yaptık. Görüyorsunuz ki, kanal hattına çok yakın. Şuradan bakınca görüyorsunuz zaten nereden geçeceğini plan üzerinden. Bilim insanları diyor ki: ‘Kesinlikle 25 metre derinlikteki bir kanal geçişinin Terkos suyuna sızma olasılığı çok yüksek. Hatta sızmama olasılığı yok.’ Buradaki suyun tuzlanması, muhtemel ve bu yüksek ihtimalli süreç sonrasında da o suyun kullanılma şansı kalmaz. Bu kadar net. O bakımdan biz, Terkos’u korumak zorundayız. Sularımızı korumak zorundayız. Dünyanın belki de en büyük mücadele verdiği konulardan birisi, tatlı su kaynaklarının korunma ve geliştirilmesi. İnsanın yaşam kaynağı çünkü”
“Kanal İstanbul’un güzergahı değiştirilmişti. İlk olarak Silivri tarafında olduğu iddia edilmişti. Bu güzergah, arazi satın almayla birlikte mi değişti diye akıllara soru işareti geliyor. Siz ne düşünüyorsunuz?”
“Kanal süreci veya kanalın gerekçeleri, ‘Efendim, tanker oradan geçmesin, buradan geçsin’ gibi, anlamsız ve geçersiz; hiçbir şekilde geçerli olmayan gerekçeleri kafama yatmadığı için, bilim insanları bu işe asla onay vermediği için hiç ilgimi çekmiyor. Bir şehri yönetiyorsanız, bir ülkeyi yönetiyorsanız, yapacağınız yatırımlar ve yol haritasıyla ilgili süreçleri belirlerken, oradaki halka, insanlara sorarak hareket etmeli, orada bir rant oluşturup, birilerinin mağdur olmasını sağlamamalı. Başta ülke mağdur olmamalı. Ya da bir avuç insanın rant elde etmesini sağlamamanız lazım. Bütün bunlara uyulmamış burada. Onun için, tümüyle yanlış olan bir proje, böyle bir yanlış doğurmuş”
İmamoğlu, Terkos incelemelerini, baraja en yakın yerleşim yerlerinden biri olan Durusu’da, köy kahvesinde noktaladı. Köy kahvesinde vatandaşlarla bir araya gelen İmamoğlu, kadın sakinlerin bulunduğu masaya oturdu. Vatandaşları Terkos gezisiyle ilgili bilgilendiren İmamoğlu, onlardan gelen görüş ve şikayetleri dinledi.