CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, seçim çalışmalarına devam ediyor. Tekirdağ’da konuşan İnce’nin açıklamalarının öne çıkan bölümleri şöyle:
-Önümüzde bir seçim var ter akıtma seçimi. Sandık görtevlileri var ya bu memleketin geleceği onlara teslim onlara. O gün acıkmak, yorulmak yok.
-Bu ülkede en zor durumda olanlar kimler? Çiftçi mi, esnaf mı, işçi mi? Bunların hiçbiri değil. En zor durumda olan basın… Acıyorum hallerine. Bakın İngiliz, ABD, Japon, Alman gazetecileri röportaja geliyor. Gelip Türkiye’de bir değişim oluyor galiba deyip benimle konuşmak istiyorlar. Türk medyasına bakıyorum “CHP Muharrem İnce’yi yalnız bıraktı” yazıyor. İnsafsızlar, vizdansızlar… Şu anda burada 20 civarında milletvekili arkadaşım var. Partinin Grup Başkanvekili arabanın içinde yatıyor. Bana getirilen suya sıcak mı soğuk mu diye bakıyorlar. Partinin genel başkanıyla her akşam durum değerlendirmesi yapıyoruz.
-Şimdi biz dedik ki biz seçildiğimiz takdirde yargıyı 3 ay içinde düzelteceğiz. 3 ay sonra ABD’ye diyeceğiz ki ‘Bak benim ülkemde artık adaletli bir yargı var.’ Mahkemelerim bağımsız. FETÖ’yu iade et. Etmiyorum derse. ABD askerleri Noel’i, 24 Aralık’ta Washington’da kutlar. ABD’lilerden cevap geldi: Bizden Türkiye Cumhuriyeti olarak FETÖ’yü isteyen düzgün bir talep yok. Yani bizden usulüne uygun bir şekilde istenmedi. Bugün Bekir Bozdağ açıklama yapmış. Demişki, “Muharrem İnce’ye birileri yalan söylüyor. Türk mü yabancı mı söyleyen… Bekir Bozdağ beni dinliyorsundur sen zaten kim olduğunu biliyorsundur. Senden mi korkacağım. Ama bir şey söyliyeyim mademki usulüne uygun olarak iadesini istediniz ben bu ülkenin milletvekiliyim. Bana bunun belgesini göster. Ben sana benim ekibimdeki hukukçulardan bir heyet göndereceğim. Bu heyete o belgeleri bir göster bakalım. Bugün ABD’liler tekrar beni aradılar dediler ki, ‘120 koli gönderdiler bize’ çoğunluğu gazete küpürü. Hatta diyorlar İngilizce tercümesi bile yapılmamış baştan sağma. Yani iade edilmesini istemiyorlar. Niye istemiyorlar. Ortaklık var. Yani ey aziz milletim istiyormuş gibi yapıyorlar. Madem istedin ben şimdi bunun belgesini istiyorum.
-Arkadaş dünya lideri. 1 yıldır Türkiye’de Amerikan Büyükelçisi yok. Katip düzeyinde idare ediyoruz.
-Bugün Filistin’le ilgili seçim yapıyor. Acaba Filistin mi, seçim mitingi mi? Hangisi? İsrail’e dik durmak istiyorsan Mavi Marmara’dan aldığın parayı iade et, büyükelçiyi geri çek, boykot et. Yok bunları yapamam. Ne yaparsın, miting. Senin derdin Filistin değil. İnsanlar inim inim inliyor, sen seçim derdine girmişsin.
-Dolar 4.5 lira oldu ama Erdoğan ağzına bir kez almıyor. Hemen dönüyor dış güçler diyor. Bizi dolarla terbiye edemezsin diyor. Köprülerde dolar üzerinden anlaşmayı ben mi yaptım, sen mi yaptın. Bir yandan bizi dolar üzerinden terbiye ediyorlar diyorsun, dönüyorsun kumpas kuruyorlar diyorsun. Demek ki sen de onun ortağısın, beraber yapıyorsun.
-Genel başkan beni aday gösterdiğinde ikinci tura oynuyordum. Şimdi vazgeçtim, birinci turdan çıkacağım. Zayıf olduğumuz yerler var, orayı Tekirdağ’dan dengelememiz lazım. Yüzde 75 mesela, olur mu? Belediye başkanımız çık diyor. 80 o zaman. Fazla da atmayalım 80’e razıyım.
-Dediler ki milli gelirin yüzde 1’ini tarımı desteklemeye ayıracağız, yarımı geçmediler. 30 milyar vereceklerdi, 12.7 milyar verdiler. Türkiye devleti çiftçisine borçludur. Bu köylü çocuğu bu borcu ilk fırsatta ödeyecektir. Söz veriyorum size.
-Meydanlarda diyor ki, ben milli bir adamım. Ayran da diyor milli bir içecektir. İneği almışsın Arjantin’den, samanı almışsın Bulgaristan’dan; ayran nasıl milli oluyor!
-Ey Hollanda diyor portakal bıçaklıyor, sonra gidiyor Petrol Ofisi’ni satıyor. Kime ey dediyse sonunda paralarımız gitti.
-Erdoğan’ı yargılayacak mısın diyorlar, benim öyle bir görevim yok. Ama şunu yapacağız, bağımsız bir yargı kuracağız. Şu anda mevcut yüksek yargıdakiler bu işi yapabilir mi, asla yapamazlar. Onlar çay toplayan yargı, onların cüppelerine çıtçıt yaptıracağım. Rahat açıp kapayacaklar.
-Benim insanım bir Alman’a göre daha mı az zeki, Fransız’a göre daha az mı çalışıyor? Peki neden daha az kazanıyor? Bir televizyondan Türkiye 10 Euro kazanıyor, 50 lira. Bir otomobilden 100 Euro kazanıyor, çerez parası. Peki nereye gidiyor bu para? Tasarıma, patente, markaya gidiyor. Açık açık konuşayım, sen BMW, Mercedes yapıyorsun; para sende kalmıyor. 100 marka arasında tek Türkiye markası yok. Bizim marka üretmemiz, patentimiz, teknolojimiz olması lazım. Bu markayı patenti kindar nesiller yapamaz, bunu özgüveni yüksek, eleştirel bakabilen zeki çocuklar yapar. Kimler yapar biliyor musunuz? Her sene aşağıladığı ODTÜ’lüler yapar. Senin buna kafan basmaz, ben onlara fizik anlattım. O çocuklar yapacak. 5 bin polisle ODTÜ’ye girdin, o zaman sana dedim ki 5 bin polis değil 500 puanla girilir.
-Soruyor diyor ki, sen bu paraları nereden bulacaksın. Türkiye’de Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanlığında hiç fabrika açılmasa, üretim artmasa, her şey olduğu gibi kalsa, sadece geliri adaletli dağıtsam maaşlarınız iki katına çıkar.
-Önümüz bayram. Bayram deyince aklınıza baklava gelir. Baklavacılar fıstıklı yapamıyor, çünkü pahalı. Tarım Bakanı ithal ederim diyor. Fıstığın adı ne, Antep fıstığı. İnsan Antep fıstığını ithal edeceğim demeye utanır. Bakanın adı Fakıbaba, milletin adı fakir baba. Bize diyor ki, bayramda kursağında baklava değil, sırtında oklava olacak diyor. O zaman bizim hep birlikte bir şey yapmamız lazım. Ne yapacağız? Sandıkta görevimizi yapacağız.
-Türkiye’de her emekli olanın maaşı düşüyor. 840 liraya emekli maaşı var. En yüksekle arasındaki fark 9 kat. Finlandiya’da bu 2 kat. Büyük dengesizliklerden biri bu. 1990’lı yıllarda ücretlile milli gelirden yüzde 37 pay alıyorlardı, şimdi yüzde 17. Dolar 4.5 lira, Euro 5.5 lira, yüzde 12 enflasyon, 53 milyar dolar cari açık, gençlerin yüzde 20’si eksik. Yani kamyon duvara çarpmaya doğru gidiyor. 16 senedir yapamamış, şimdi manifesto hazırlamış. Ya senin geleceğe dair söz söylemeye hakkın yok ki. Muharrem İnce yarın gelecek bildirgesini, manifestosunu açıklayacak. Yarın 19 Mayıs, Gazi Mustafa Kemal’in Samsun’a ayak bastığı gün. Böyle anlamlı bir günde İnce’nin gelecek bildirgesini Samsun’dan açıklayacağım. Samsun’da miting yapıp Sinop’a gideceğim, sonra Adana’ya geçeceğim.
-Herkesin güvenmesini istiyorum. Canınızı sıkmayın, moralinizi bozmayın, umutsuz olmayın. Umutlarınızı yeşertin.