Marmara depreminde ailesini ve yakınlarını bırakıp hiç tanımadığı insanların yardımına koşan Adil Agasayar, kamerasının tepe ışığıyla aydınlattığı enkazın arasından anne, baba ve iki kızını kurtararak hastaneye ulaştırılmasını sağladı.
Aradan geçen 14 yıla rağmen depremzedeler ne ”o gece” paylaştıkları korku ve acıyı ne de gösterilen fedakarlıkları unuttu.
Felaketin en fazla hissedildiği yerlerden olan Gölcük ilçesinde deprem sırasında enkaz altında kalan insanların kurtarılması için gösterilen çaba, aileler arasında büyük dostlukların oluşmasına da vesile olmuş.
Gölcük’te yaşayan emekli Adil Agasayar da Marmara depremi sırasında ailesi ve yakınlarını bırakıp, evinden aldığı kamerasının tepe lambasıyla aydınlattığı enkazdan bir tahta parçasının yardımıyla tuğlaları kırarak 4 kişinin kurtarılmasını sağladı. Yıkıntıların arasından çıkarttığı insanlarla iletişimini kesmeyen Ağasayardepremzedelerle dostluklarını sürdürüyor.
Deprem sırasında yaşadıklarını AA muhabirine anlatan Agasayar, “o gece” büyük bir sartıntı ve gürültüyle uyandıklarını ifade etti.
Depremle birlikte yatağından fırlayarak eşi ve çocuklarıyla dışarı çıktığını belirtenAgasayar, tepe lambasından yararlanmak için kamerasını alarak, elektrik süpürgesi tamiri yaptığı dükkanına doğru gittiğini söyledi.
O sırada insanların panik içinde yalvararak yardım istediğini, kamera ışığı ile aydınlatma sağlayarak ve aynı zamanda kaydederek bir süre enkazdan çıkanlara yardımcı olduğunu ifade eden Agasayar, dükkanına vardığında iş yerinin yerle bir olduğunu gördüğünü dile getirdi.
“Amca bizi kurtar’ sesiyle irkildim”
Agasayar, enkazda kalanları kurtarmak için dükkanından malzeme almaya gittiğnide yakından gelen “amca bizi kurtar” sesiyle irkildiğini anlatarak, şöyle devam etti:
“Beni görmediği halde seslenen enkaz altındaki kız çocuğunun sesini duyunca, yerde bulduğum ağaç pencere tahtasıyla briketleri kırmaya başladım. Kameramı enkazın karşısına kurdum ve ışığı ile sesin geldiği bölgeyi aydınlattım. Bir yandan da kamera kayıt yapıyordu. İçeride kim olduğunu bilmiyordum. Bir süre sonra 2 kız çocuğuna ulaştım. Onları açtığım delikten kurtardım. Kızlardan biri, ‘anne ve babamı kurtar’ diye bağırıyor. Ben de ‘beraber kurtaracağız’ diyordum.O sırada hem ağlıyorum, hem de kazmaya devam ediyorum. Baba Muharrem Gürbüz’ün ayakları göründü. Ama üzerlerinde beton vardı. O sırada hava aydınlandı. Başka biri gelince çok yorulduğum için ona devrettim. Ailemin yanına gittim. Onların durumlarının iyi olduğunu görünce geri geldim. Anne ve baba da kurtarılmış. O an derin bir nefes aldım ve rahatladım.”
Agasayar, deprem sonrası insanların korku ve panik içinde ne yapacaklarını bilmediklerini, elindeki kameranın ışığıyla ışık tutarak onlara yardımcı olduğunu dile getirerek, sabaha kadar enkaz altında kalanlara yardım ederken, bütün olup biteni kameraya kaydettiğini belirtti.
“Görüntüleri her izlediğimde ağlıyorum”
Depremin şiddetini hala unutamadığını ancak o gece soğukkanlı olmasına da şaşırdığını ifade eden Agasayar, kurtardığı aile ile aradan 14 yıl geçmesine rağmen hala görüştüğünü anlattı.
Baba Muharrem anne Güllü, büyük kızı Bahar ve Goncagül Gürbüz’le sık sık görüştüklerini anlatan Agasayar, kaydettiği kurtarma çalışmalarının görüntülerini her izlediğinde ağladığını ifade etti.
Kurtardığı aileinin kızlarından Bahar’ın evlendiğini ve bir çocuğunun olduğunu vurgulayan Agasayar, “Halimi hatırımı sorar, bayram ve yaş günümde arar. Depremde çok acılar yaşandı ama böyle güzel dostluklar da kazanıldı” diye konuştu.
25 kişinin öldüğü binadan sağ çıktılar
Depremde 6 katlı binanın yıkılmasıyla 4 çocuğu ve eşiyle birlikte enkaz altında kalan Muharrem Gürbüz, 2 oğlunu kaybetti, 25 kişinin öldüğü binanın enkazından 2 kızı ve eşiyle birlikte sağ olarak çıkarıldı.
O gece kendisi ve ailesini kurtaran Adil Agasayar’a minettar olduğunu ifade eden Gürbüz, depremde, askere gitmeye hazırlanan 20 yaşındaki oğlu Fatih ile 1 yaşındaki diğer oğlu Oğuzhan’ın göçük altında hayatını kaybettiğini anlattı.
“İki oğlumu kaybettim ama Allah 2 kızımı bana bağışladı” diyen Gürbüz, “Agasayar, herşeyi göze alarak, o yıkık ve durmadan sallanan binanın altına girerip, kendi canını hiçe sayarak, orada insan üstü fedakarlıkla bize yardım etti. Bizi gördüğü her yerde ağlar. Adil beyin o kadar hassas bir yüreği var. Mükemmel bir insandır” dedi.
Gürbüz, o günlerde devletin kendileriyle ilgilenmediğini, devlete yük olmamaya çalıştıklarını dile getirerek, şöyle konuştu, “Şu an işsizim. Emekli olamadım. Hiçbir sosyal güvencem yok. Emekli olabilmem için 3 sene prim ödemem lazım. Benim ve eşimin sağlık sorunları var. Depremden sonra bir süre yoğun bakımda kaldık. 5-6 ay hastanelerde tedavi gördük. Yine de Allah’a şükrediyorum. Eşim, çocuklarım ve 4 torunumla geçinip gidiyoruz. Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın kimseye”
Kaynak: AA