CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu FOX TV’de İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat programının konuğuydu.
Kılıçdaroğlu, ‘Milletvekili transferi’ tartışmalarına ilişkin olarak, daha önce İYİ Parti’ye kurulmak istenen kumpasın bu kez de DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ile Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na kurulmak istendiğini söyledi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 15 Temmuz darbe girişiminin kilit isimlerinden eski Tümgeneral açıklamaları hakkında konuşan Kılıçdaroğlu, “Bu işin başında olan karar veren kim. Ben değilim, Başbakan da değil. Cumhurbaşkanıdır” dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, başbakan olarak başkanı olduğu 2015 Yüksek Askeri Şurası’nda, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin kilit isimlerinden biri olarak Genelkurmay’da tutuklanan eski Tümgeneral Mehmet Dişli’nin MİT’ten gelen raporlar doğrultusunda emekli edileceğini, ancak kararın son anda uygulanmadığını söylemişti.
Kılıçdaroğlu, “Gideceğini görüyor beyefendi, gitmeden CHP’yi nasıl yıpratırım derdinde. Belediyelerimiz bu süreçte tarih yazıyor. Yardımlar kesilmedi, aksine arttı. Üstelik bir elin verdiğini diğer el görmedi” de ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmalarından satır başları şöyle:
Biz ülkeyi yönetmeye hazırız. En rahat yürütülecek kurum devlet yönetimidir. Herkesin görevi yazar, herkes kendi görevini yaptığı zaman her şey saat gibi çalışır. En iyi yönetici kendisine en az ihtiyaç hissedilen yöneticidir.
Geçen bayramda bir teklifim oldu. Bütün parti liderlerini davet edin bir masada, hiç siyaset konuşmadan, gençliğimizi eskileri anlatalım. Biz de bir aileden bir çevreden yetiştik bunları anlatalım. Ama bu kabul edilmedi. Hepimizin ortak hedefi Türkiye’yi nasıl büyütebiliriz?
Bunların hepsini oturup konuşmak lazım. Geçmişte liderler turu yapılırdı. Her parti kendi görüşünü aktarırdı. Şimdi kabul edilmiyor, iktidar kabul etmiyor. Kendisini herkesin üzerinde görüyor, bu kibir dediğimiz bir tutum.
Gergin olmamasını, toplumun her kesimini kucaklamasını, devlette ciddi bir israf var, israfın önlenmesi için çaba harcamasını, arda bir vatandaşlarla oturup konuşmasını, toplum arasında ve Sivil Toplum örgütleri arasında ayrımcılık yapmamasını, Ekonmik ve Sosyal Konseyi hemen harekete geçirmesini, ülkenin sanayicisi, esnafı ve çiftçisi ile arada bir konuşmasını, onların çok ciddi dertleri var. Onlarla konuşmasını ve bu sorunları nasıl çözeceklerini onlardan dinlemesini isterdim.
Belirli aralıklarla siyasi partilerin genel başkanlarını davet edip, onların düşüncelerini almalarını veya bir bayram gününde hp beraber ortak bir fotoğraf vererek birliğin ve beraberliğin ne kadar önemli olduğunun, ayrıca kendisinin partinin genel başkanlığından ve partiden istifa edip tarafsız bir cumhurbaşkanı olmasını isterdim. Çünkü anayasaya göre cumhurbnaşkanları tarafsızdır. Tarafsız olacaklarına dair namusları ve şerefleri üzerine yemin ediyorlar. Bu yemine uymasını ve bütün siyasi partilere eşit mesafede olmasını söylerdim.
Devleti yönetecekseniz, geldiğiniz nokta çok önemliyse, tarafsızlık dediğiniz ilke çok önemlidir. Bugün yapılan tüm anketlerde vatandaş adaletin olmadığını söylüyor. Yok zaten. Adalet olsaydı biz Adalet Yürüyüşü yapar mıydık? Adalet hava gibidir. Hava kirlendiği zaman temiz havanın kıymetini anlarsınız.
Covid-19 süreci çok başarılı yönetilebilirdi. Kaynaklar doğru kullanılabilirdi. Özveride bulunması gerekenler, gerçek özveride bulunabilirdi.Ekonomide ilk yapacağım işlerden birisi devlette tasarruf. Devlette ciddi bir savurganlık var. Bursa AKP il toplantısında Sayın Bülent Arınç konuşuyor; “İsrafın önünü alsak sizden vergi almamıza gerek kalmaz. İsraf konusunda karnemiz kırıktır. İki; doğru dürüst bir bütçe yapacaksınız. Yüzde 5 büyüyecek miyiz? Hayır. O zaman bu bütçenin bir anlamı yok. Yeni bir bütçe, ya da yeni bir ek bütçe getirin dedim. Bütçe açığı ne kadar öngörüldü? 139 milyar 2019’da. İlk çeyrekte bunun yarısı gitti. Gelin ek bütçe getirelim, pandemi sürecini aşalım. Türkiye zengin bir ülke, kaynak da var. Çok daha düşük bedellerle borçlanılabilir. Türkiye’nin bereketli toprakları, çalışkan insanı var. En büyük kaynak gençlerimiz.İşsizlik var. Bir ev düşünün, baba işsiz, anne işsiz, evlat işsiz. Aynı evde birbirlerinin yüzüne bakamıyorlar. Pandemi sıkıntısında eleman sıkıntısı vardı. Neden atanmıyor bunlar. Eğitimde ciddi boşluğumuz var.
MİT üstüne düşen görevi yapmış, ordudaki FETÖ’cüleri tespit etmiş. Son gece ne oluyorsa Mehmet Dişli görevinde kalıyor. O aşamada dosyaya müdahale edip görevinde kalmasını isteyen kimdir? Bu işin başında olan karar veren kim. Ben değilim, Başbakan da değil. Cumhurbaşkanıdır. Başbakan emekli edilmesini istemiş, MİT emekli edilsin demiş. Kim müdahale edebilir buna? Her MGK toplantısında MİT’in raporu vardır. MİT ordudaki yapılanmayı takip ediyor biliyor. MİT Başkanı ve Dönemin Genelkurmay Başkanı neden araştırma komisyonuna gelip neden konuşmadı. Erdoğan neden bunlara izin vermedi? Bütün ayrıntılar zamanla ortaya çıkacaktır.
İş Bankası hisselerini biz sadece temsil ediyoruz. Oradan bir gelirimiz yok. Atatürk’ün bir mirası var. Biz bu vasiyetin gereğini yerine getiriyoruz. İş Bankası’nın iç işlerine hiç karışmayız. 4 arkadaşımız görevli atanıyor onlara. Onlara da iç işlerine karışmamalarını söylüyoruz. Neden İş Bankası? 20 Temmuz’dan sonra bir sivil darbe dönemi yaşıyoruz. Onlar CHP’yi tahrik etmek istiyorlar. “CHP sokağa çıksın.”Erdoğan, toplumun yaşadığı derin sarsılmayı gözden kaçırmak için bir düşman yaratma peşinde. Onun için düşman da CHP.
Cumhurbaşkanı CHP’yi her konuşmada bir şekilde suçluyor. Bazen ahlak sınırlarını da aşıyor. Biz bunlara sakin sakin cevap veriyoruz. Kaymakamın koruması elinde silah, mermiyi namluya veriyor, kim suçlu burada. Bu videoyu gizlediler ama biz bulduk. Gençlik kolları ne yaptı?
Bizim eski bir partilimizi aldılar tutukladılar. Kardeşim bunu kim yaptıysa gidip bulmuyorsun dedim. Bu kesinlikle provokasyon. Bizim İzmir Gençlik Kollarımız gitti duvarları bakımsız olan bir camiyi boyadılar. Bir akıl tutulması var. Gideceğini görüyor beyefendi. CHP’yi nasıl geriletirim diyor.
Seçime gidip gitmeyeceğimize iki kişi karar verir. Birincisi Erdoğan’dır ikincisi Bahçeli’dir. Parlamento AKP, MHP ve Erdoğan’ın vesayeti altındadır. Erken seçime Erdoğan karar verir. Sayın Bahçeli de “Ben bunlardan bıktım, ekonominin hali ortada” der erken seçim ister. Seçim bildirgemiz dahil olmak üzere seçime hazırız. Biz alanlardayız zaten. Her şeyimiz hazır. Karar alırlar almazlar onların bileceği iş. Biz gerçek anlamda bu ülkeye demokrasiyi getireceğiz.
Kayyım doğru değildir. Milletin iradesine darbe vurulmaz. Yolsuzluğu hırsızlığı varsa ver mahkemeye. Milli iradeye saygı göstereceksin
İYİ Parti için demokrasiye kumpas kurdular. Ekrem İmamoğlu’na da kumpas kuruldu. Biz ikisini de bozduk. Şimdi Davutoğlu ve Babacan’a da kumpas kurmak istiyorlar. Biz bu kumpası da bozarız.
Biz şu anda her şeyimizle hazırız. Alanlardayız. Onlar erken seçim desin ya da demesin. Ekrem İmamoğlu’nun seçimi kazanmasını nasıl yaptılar. YSK’da kumpas kurdular. Şimdi Ali Babacan ve Davutoğlu için de kumpas kuruyorlar. Bu kumpası bozmak benim boynumun borcudur. Seçim barajını kim getirdi? Darbeciler. Madem darbeye karşısın neden bu anayasayı değiştirmiyorsun.
Haber:Cumhuriyet