Ne ahlak düşkünüdür şu küçük burjuvalar.
Ahlak dedimse çarpıtılmasın.
Düşünce yapısalcılığı anlamında.
Bayılırım zaman zaman yaptıklarına.
“Mavi kapak toplamak, petrol ürünlerini depolamak ” kampanyalarıyla vicdan rahatlatırlar.
Sigara Jelatini ile tekerlekli sağlık arabası almak fikri ne kadar sağlıklıysa artık?
Aslına bakarsanız vicdanlarını yitirmeden herkese sırt dönmenin,dirsek göstermenin patenti bunlara aittir.
Patent Enstitülerinin yerinde olsam ayrı bir katogori açarım.
Küçük burjuva uydurmaları başlığı altında.
Kendi ülkesinde ki, elli yada yüz metre ötesinde ki,açlığı,sefaleti görmez ama Afrikalı açlara dövünür.
” Vah yazık olmuş annem be…” Diyen biri görürseniz ilk işiniz kaçmak olsun…
Karşınızda ki, küçük burjuvadır.
Afrika’nın soyut açlığına harcadığı enerjiyi, somut, yanı başındaki, insan kıyımına harcamaz.
Var olan potansiyel merhametini kendi kavramına harcamayan bunlardır.
İflah olmaz soyut kavramları gerçek dağlarına takılırsa “aptal emekçiler” hak aramayı bilmiyor diye suçlarlar.
Üç bin küsur kilometrede ki, Afrikalı çok hak arıyor sanki?
Sanat zevklerine gelince soyutu severler. Somut kahkahayı sevmezler. Mona Lisa gülümser mi,gülümsemez mi?
Çok merak ederler.
Müze kartı olan biri varsa kesin gitmediği müze kartını itinayla ve ihtimam ile cüzdanında taşıyan sosyal,ekonomik sınıf insanı küçük burjuvalardır.
Hayvan sevgileri,sanal kan kampanyaları,MARS’tan gelen nükleer yağmur’a (!) karşı internetten örgütlenmek ve ek kredi kartı daha niceleri bunların buluşudur.
Sevgiye karşın salt somut yaşamın karşısına yapaylığı koymalarını hiç anlatmayayım.
Hayatın her acısına birlikte direnmek kavramı Tv.’nin uzaktan kumandasında erir. Paylaşmak ise bir dedikoduyu paylaşmaktan ibarettir. Sizin yeteneğiniz değil onların popülerlerinin yeteneği,bilgisi kıymetlidir.
Sakın ola tartışmayın o popüler isimleri,onlar olmuştur ;siz olamamışsınızdır.
Bir küçük burjuva nasıl mı tanınır?
Bilmem bir ömür sürer bazen…