15 Temmuz darbe girişiminin ve çok öncesinde yaşananların bize öğretmesi gereken şey,Ulu Önder Atatürk’ün günümüze ışık olan tespitleridir.
“Efendiler ve ey millet iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müridler, meczuplar memleketi olamaz.”
” Masum halka beş vakit namazdan başka, geceleri de fazla namaz kılmayı vaiz ve nasihat etmek belki de ömründe hiç namaz kılmamış olan bir politikacı tarafından olursa bu hareketin hedefi anlaşılmaz olur mu?”
Yukarıda ki tespitler günümüzün sıkıntıları olarak karşımızda durmuyor mu?
Büyük Önder,Osmanlı’yı bitiren cehaleti ve o cehaletin temeli olan dinci bağnazlığı gördüğü için Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni Laik,demokratik,bilim ve fen öncelikli,çağdaş,modern eğitimi öncelleyen bir yapı olarak kurdu.
Yobazın Atatürk’ten nefret etmesinin en büyük sebebi onların halk üzerinde ki saltanatını ortadan kaldırmasıdır.
Tanrı ile kul arasında bir inanç simsarı olursa,tanrı isteği dediği aslında kendi isteği olan,din dışılıkları inanca müdahale ederek itikat sahibi insanlara kabul ettirebilir.
Sağ politikacıların ve İslamı kullanan emperyalist güçlerin iş birliğiyle Türkiye’de tarikat,cemaat yapılanmaları özellikle halkın yoksul ve eğitimsiz kesimlerine ulaşarak,hızla örgütlenmiş,devlet içinde güç odakları haline gelmiştir.
Eğitimin laiklik esasıyla yapılmasının önemini 15 Temmuz darbe girişimi sırasında gördük.Türkiye’nin en eğitimli kesimine mensup olan asker ve sivil bürokrasisi ilk okul mezunu bir tarikat şeyhinin emrini yerine getirdi.
Darbe girişiminden sonra yaşanan gelişmelere bakıldığında ise devlet içinde ki irticacı grupların yerini güçlendirerek koruduğunu,sadece Fethullah Gülen Cemaatine yönelik tasfiyelerin yaşandığını görüyoruz.
Peki bu irticacı yapılar devlet içinden ve toplum hayatından ne zaman temizlenecek?sırayla darbe kalkışmasında bulunmaları mı beklenecek?
İrticacı yapılar güçlerini koruduğu sürece her zaman devleti ele geçirme hedefleri olacaktır.
Benim cemaatim iyidir mantığı Cumhuriyet için en büyük tehdittir.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra süre gelen ‘demokrasi nöbetlerinde’ sokağa çıkan sarıklı,şalvarlı,sakallı,tekbir getiren gruplara baktığınız zaman sorulması gereken şudur;bu gün (İktidara ve Erdoğan’a olan sahiplenmelerinin de etkisiyle) darbeye hayır diyen bu gruplar,yarın şeriat isteriz deyip,tekbirlerle sokağa çıktıklarında ne olacak?
Gerçeği görmek gerekir;Atatürkçü,Laik bir yönetim anlayışıyla irtica tehdidi ortadan kaldırılmadan ,şeyhlerin, dervişlerin, müridlerin, meczupların devleti ele geçirip,cumhuriyeti yıkma tehdidi ortadan kalkmayacaktır.
Son sözü yine büyük önder söylesin;
“Bütün zorba hükümdarlar hep dini alet edindiler; Hakiki ulema, dini bütün alimler hiçbir vakit bu zorba hükümdarlara boyun eğmediler. Fakat gerçekte alim olmamakla beraber, sırf o kılıkta bulundukları için alim sanılan, çıkarına düşkün haris ve imansız bir takım hocalar da vardır. Hükümdarlar işte bunları ele aldılar ve işte bunlar dine uygundur diye fetva verdiler. Gerektikçe yanlış hadisler uydurmaktan çekinmediler. Gerçek ve imanlı ulema her vakit her devirde bunların kinine hedef oldu.”