Sözcü yazarı Can Ataklı, “Kusturmalı Boşnak saksosu” ifadesi tepkilere yol açan Rasim Ozan Kütahyalı‘ya ilişkin yazı kaleme alan Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök’e tepki gösterdi.
Özkök’ün, “Sevmedikleri seçilmiş insanlara ‘İMelih’, ‘TÖ’ ve ‘RTE’ gibi aşağılayıcı lakaplarla hakaret etmeyi gazetecilik diye yutturmaya çalışan yazarlardı onların rol modelleri” sözleriyle ilgili Ataklı, “Bundan sonra Rasim Ozan’ı ekrana çıkaracak televizyon ve yazdıracak gazete olmaz herhalde. Bir tek Hürriyet grubu belki kendisine iş verebilir esprisi yapmıştım. Özkök’ün Kütahyalı’yı kollayan yazısını okuyunca bu esprimin gerçekleşebileceğini düşündüm” diye yazdı.
Can Ataklı’nın “Ayıp oluyor ama Ertuğrul Bey” başlığıyla yayımlanan yazısı özetle şöyle:
“Saray fedailerinden Rasim Ozan Kütahyalı’nın yaptığı densizlik sonucu Beyaz TV’den atılmasını o sırada canlı yayında olduğum Halk TV’deki Yazıişleri programında değerlendirirken “Bundan sonra Rasim Ozan’ı ekrana çıkaracak televizyon ve yazdıracak gazete olmaz herhalde. Bir tek Hürriyet grubu belki kendisine iş verebilir. Çünkü patronları Aydın Doğan Kütahyalı çiftine çok hayran, evlerine bile gidip geliyordu, bir tek o korumaya alma cesareti gösterebilir” dedim. Aslında bu bir espri ve hatta biraz da ironiydi.
Ancak dün Hürriyet’te Ertuğrul Özkök’ün Kütahyalı’yı kollayan yazısını okuyunca bu esprimin gerçekleşebileceğini düşündüm. Elbette Hürriyet’in patronu Aydın Doğan’dır ve bir kişiyi müesseselerinde çalıştırıp çalıştırmama hakkı ona aittir. Rasim Ozan Kütahyalı da bir süre kendini unutturduktan sonra Doğan Grubu’nda ortaya çıkabilir.
Ancak Ertuğrul Özkök’ün yazısındaki bazı noktalara “çok şiddetli” itirazım var. Özkök Rasim Ozan ve onun gibilerin AKP ürünü olmadığını ileri sürerek, suçu Emin Çölaşan’ın üzerine atıyor. Özkök fena halde yanılıyor. Rasim gibiler 1990’lı yıllarda yoktu. O yıllarda herkese saldıran yazarlar yoktu. Bazı yazarlar arasında “sert polemikler” yaşanmıştı. Özkök’ün tırnak içinde saydığı tanımlar sadece birkaç kişi arasında dolaşan kelimelerdi. Ama en önemlisi neydi biliyor musunuz? O yıllarda arkasına hükümeti ve devletin gücünü alarak rakip gördüğü kişi ya da kurumlara saldıran tek gazeteci bile yoktu. Hükümet adına operasyon yapmak kimsenin aklına bile gelmezdi. Gazeteciler ister muhalefette olsunlar ister iktidardan yana olsunlar soru sormaktan korkmazdı. Başbakanın uçağına binmek için yarışmaz, ellerine verilen soruları sorup, cevaplarını ballandıra ballandıra yazmazlardı. Ekranlarda parmak sallayarak Ertuğrul Özkökgilleri tehdit edip “Şunu atacaksın yoksa fena olur”diyen ve bunda da başarılı olan tek bir gazeteci bile yoktu. Ertuğrul Özkök iktidarı dolaylı yoldan destekleyebilir ki ilk kez yapmıyor bunu, Rasim Ozan’ı da koruma altına alabilir. Ama sırf bunları mazur gösterebilmek için gerçek dışı suçlamalarda bulunarak zaten beyinleri muhallebiye çevrilmiş olan yeni nesli yanıltmaya kalkamaz. İşte bunun için “ayıp oluyor Ertuğrul Bey” diyorum.”