Eski Libya lideri Kaddafi’nin devrilmesinde Türkiye’nin rolüne ilişkin yeni iddialar ortaya atıldı. Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam Kaddafi’nin danışmanı Tarhuni, Kaddafi’ye “Laikliği yıkmak için 5-6 yıl gerek” diyen Erdoğan’ın Libya’daki rejimin yıkılmaması için uğraştığını ileri sürdü.
Cumhuriyet’ten Duygu Güvenç’in haberine göre; Libya eski lideri Muammer Kaddafi’nin devrilmesinde Türkiye’nin oynadığı rol konusunda yeni iddialar ortaya çıktı. Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam Kaddafi’nin siyasi danışmanı Mohammed Abdülmuttalib Tarhuni, o sırada Başbakanlık yapan Tayyip Erdoğan’ın “Laikliği yıkmak için 5-6 yıl gerek” dediğini söyledi. Tarhuni, Erdoğan’ın “Seyfülislam Kadddafi bana yalan söyledi” dediği telefon görüşmeler ve müzakereler için de “Erdoğan, Kaddafi’ye yanlış metin sundu” iddiasında bulundu.
Libya’da rejime yönelik baskıların arttığı 2011 yılında Erdoğan, Kaddafi ve oğlu Seyfülislam Kaddafi ile çok sayıda telefon görüşmesi yapmıştı. Ancak Ankara’nın bu sırada oynadığı rol açıklanmamıştı. İşte bu sürece dair yeni iddialar ortaya çıktı. Tarhuni, önce bir kitap yazdı ardından da bu iddialarını, 25 Aralık’ta, Erdoğan’ın Riyad ziyaretinden önce açıklama yaptığı Al Arabiya televizyonunda Siyasi Hafıza Programı’nda, aynı günlerde anlattı. Tarhuni, yayında Erdoğan’ın Muammer Kaddafi’ye “Türkiye’nin laikliğini yıkmak için bana 5-6 yıl lazım. Bunun için adalet ve mahkemeleri ele geçirmem lazım önce” dediği iddiasında bulundu.
Cumhuriyet’in ulaştığı Tarhuni, bu sözleri doğrulayarak, “Ne zaman söylediğini anımsamıyorum ama bana bunu Seyfülislam anlattı. Muammer Kaddafi de Erdoğan’ın sözleriyle ilgili Seyfülislam Kaddafi’ye bilgi vermiş” dedi.
KADDAFİ İLE İHVAN PAZARLIĞI
Al Arabiya’ya Erdoğan’ın Kaddafi rejiminin yıkılmaması için çok uğraştığını belirten Tarhuni, “Kaddafi, Erdoğan’a çok yanaştı, çünkü onunla Suudlara karşı işbirliği yapabileceğini düşündü. Erdoğan, Kaddafi rejiminin yıkılmaması için çok uğraştı. Seyfülislam’la çok telefonla konuştu son günlerinde ona şu öneriyi getirdi, ‘Bu zor durumdan çıkmak istiyorsanız, Seyfülislam bir hükümet kursun, hükümetin İhvan önemli bir parçası olsun’” dedi.
Tarhuni, Cumhuriyet’e bu önerinin Nisan 2011’de Türkiye tarafından sunulduğunu ve Libya rejiminin bu yeni hükümette rolü olmasını istediğini söyledi. Erdoğan da 28 Şubat 2011’de, “NATO’nun ne işi var Libya’da. Böyle saçmalık olabilir mi? Türkiye olarak biz bunun karşısındayız” demiş, ancak 3 hafta sonra 21 Mart 2011’de, “NATO, Libya’nın Libyalılara ait olduğunu tespit ve tescil için oraya girmelidir” açıklamasını yapmıştı.
EKONOMİ YAKINLAŞTIRDI
Tarhuni, Al Arabiya’da şu iddiada bulundu:
“Erdoğan iki yüzlüdür. Ekonomik sebepler için Kaddafi’nin yanında durdu ve halkın devrimine ve özgürlük taleblerine karşı durdu. Fakat ne zaman Kaddafi’nin gideceğini belli oldu, Erdoğan tutum değiştirdi. Hem de Kaddafi’ye ihanet etti ve onu kandırmaya çalıştı”
Tarhuni, Cumhuriyet’e ise Kaddafi’nin Erdoğan ile birlikte hareket etme isteği olmadığını belirterek, “Libya bürokrasisinin Türk firmalarına verdiği altyapı projeleri nedeniyle iki lider yakınlaştı” dedi.
ÖNERİYİ DEĞİŞTİRDİ
Türkiye’nin libya’daki tutum değişikliğini Tarhuni, Al Arabiya’da şu sözlerle anlattı:
“Erdoğan Kaddafi’ye bir AB önerisini getirdi fakat Erdoğan bu önerinin Arapça nüshasını değiştirdi ve içindeki ‘Kaddafi yönetimi bırakacak’ fıkrasını çıkarttı. Erdoğan’ın amacı, ‘Kaddafi’yi kandıralım, öneriyi kabul etsin sonra gerçeği öğrenince iş işten geçmiş olur ve oldu bitti olur ve Kaddafi geri adım atamaz!’. Fakat Trablustaki bir Avrupalı Büyükelçi Kaddafi’yi ikaz etti ve elindeki Arapça nüshanın orijinal olmadığını, eksik olduğunu söyledi ve bundan sonra Erdoğan ile diyalog kesildi!”
Tarhuni, Cumhuriyet’e de bu sözleri tekrarlayarak “Bu değişikliğin amacı bölgedeki tipik siyasi manevralardı. Norveç’teki Libya Büyükelçisi buradaki çelişkiyle ilgili uyardı. Kaddafi de bunu fark edince öneriyi reddetti” dedi.
ERDOĞAN: “BANA YALAN SÖYLEDİLER”
Erdoğan, Kaddafi’nin devrilmesinin ardından 2011 yılında ülkeye yaptığı ziyarette beraberindeki gazetecilere şunları söylemişti:
“Misrata’daki yıkımı gördünüz. Orduları Misrata’ya saldırırken Kaddafi de, oğlu Seyfülislam da bana telefonda yalan söylediler. ‘Misrata’ya bombardıman, saldırı, bunlar El Cezire’nin haberleri, hepsi yalan’ dediler. O yanmış tanklar, zırhlı araçlar kimin? O yakılmış, yıkılmış evler, binalar kimin eseri?”