RS FM’de Yavuz Oğhan’ın hazırlayıp sunduğu ‘Bidebunudinle’ programında konuşan hukukçu Celal Ülgen, gazetecilerin tutuklanması ve hukuki süreçle ilgili soruları yanıtladı.
Kumpas davaları sürecinde uzun zaman hukuk mücadelesi verdiklerini hatırlatan Ülgen, “Bu kişilerin bizim müvekkillerimizle ilgili söylediklerini biliyoruz. Ne demişlerdi? Onlar gazetecilik faaliyetinden tutuklanmıyor demişlerdi. Şimdi biz de bunu diyebilir ve kolayca sıyrılabiliriz. Oysa hukukçu güç karşısında da doğruyu göstermeye devam eder. Hem duygularımız, hem baskılar karşısında hiçbir zaman doğrudan geri dönmeyiz” dedi.
FETÖ ile ilgili açık kanıt varsa, bu açıklanmalıdır” diyen Ülgen, “O zaman Ahmet Altan’ın tutuklanması son derece doğaldır, hiçbir itirazımız olmaz. Ama onun tutuklanmasını gerektirecek kesinlikte bir delil yoksa, o takdirde bir gazetecinin tutuklanmasını abesle iştigal olarak görürüz. Yargılanmasın demeyiz, elbette yargılanacak, herkes yargılanmalı. Ama tutuklamadan da yargılayabiliyorsunuz. Yargılayın ve cezasını verin. Çünkü tutuklanınca adam gazeteci oluyor! Ama tutuklamazsanız gazeteci olmaz, o suçun sanığı olur. FETÖ yapılanmasının en büyük silahlarından biri budur: Baskıyı, şiddeti, işkenceyi, hukuksuzluğu, hakimlerin bağımsız olmadığını vurgulayarak kendilerini aklamaya çalışacaklardır. O nedenle hakimleri, savcıları özgür bırakmak lazım. Peki, gerçek böyle mi? Hayır. Hakimler, savcılar korkuyor. Hiç kimse kendi özgür iradesi ve dosyadaki delillerle karar veremiyor” diye konuştu.
‘ELİ KALEM TUTANLA SİLAH TUTANI AYIRMAK LAZIM’ Burada sadece Ahmet Altan’ı da kastetmediğini belirten Ülgen, şöyle devam etti:
“Eli kalem tutanla eli silah tutanı ayırmak lazım. Düşünce özgürlüğüyle, ifade özgürlüğüyle suç işlendiğini düşünüyorsanız, bırakın o suç işlensin. Ama iş eyleme geçmişse, silaha dönüşmüşse asla müsamaha göstermeyin. Fakat bu masumiyet karinesinden bütün insanlar yaralanmalıdır ama en son yararlanacak kişilerden biri Altan’dır. O kadar inatçı bir yapıyla; Ergenekon, Balyoz, Odatv sürecinde davranış gösterdi ve özellikle Taraf gazetesinin tetikçi tavrını o kadar doğal anlatmaya çalıştılar ki, bugün bu noktaya geleceklerini herhalde hiç düşünmediler. Biz o zaman da herkesin hukuka ihtiyacı var diye hatırlatıyorduk. Bir gazeteci olsaydım, yarın kocaman bir sürmanşet atardım: Korkuyorlar! Çünkü hepsi korkuyor. Ama biz gerçekleri söylemeyi sürdüreceğiz.”
Kaynak:Sputnik