Kritik Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı sona erdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirilen toplantı, 3 saat 10 dakika sürdü.
Toplantının ardından yayınlanan bildiride “IKBY’nin 25 Eylül 2017 tarihinde düzenleyeceğini açıkladığı referandumun gayrimeşru niteliği ve kabul edilemezliği bir kez daha belirtilmiştir.” denildi. Bildiride, “Tüm ikazlarımıza rağmen bu referandumun yapılması halinde Türkiye, ikili ve uluslararası anlaşmalardan doğan haklarını mahfuz tutar” ifadeleri kullanıldı.
Türkiye’nin “ikili ve uluslararası anlaşmalardan doğan haklarını” kapsayan anlaşma 1926 Ankara Anlaşması ve Lozan Anlaşması olduğu biliniyor.
Ankara Anlaşması ve Lozan Anlaşması’nda Türkiye’nin sınırlarını belirleyen ve koruma altına alan anlaşmalar.
1926 Ankara Anlaşması’yla Türkiye ile Irak arasındaki sınır çizildi. Anlaşma metninde sınırla ilgili “Irak sınırı Milletler Cemiyeti’nin 29 Ekim 1924 yılındaki aldığı kararla kesin olarak belirtilmiştir. Milletler Cemiyeti’nin belirttiği sınır kararını iki devlette kabul edecek ve bozmak için herhangi bir eylem hazırlığına girmeyecektir” maddeleri yer alıyor.
Lozan Anlaşması’nda ise Türkiye’nin sınırları ve sınır güvenliğiyle ilgili şu maddeler yazıyor;
MUSUL VE KERKÜK’ÜN DURUMU
MGK’nın bu açıklamasının ardından Türkiye’nin Musul ve Kerkük’e müdahale etme hakkı doğacağı yorumu yapılıyor. Hukuki olarak ise bu müdahalenin temelini 1926 yılında yapılan Ankara Antlaşması dayanak gösteriliyor.
Mısak-ı Milli sınırları içinde kalan Kerkük ve Musul, 1926 yılında yapılan Ankara Antlaşması ile birlikte toprak bütünlüğü sağlanması şartıyla terk edilmişti.
Irak’ın toprak bütünlüğü esas alınarak yapılan İstanbul Anlaşması’na göre, bugün bölünmüş yapısı ve bölgenin illegal örgütlerin kontrolüne geçmesi Türkiye’nin haklarını gündeme getirdi.
Buna göre, otorite boşluğundan kaynaklanan kaos ortamı, Türkiye’nin Kerkük ve Musul’a girebilmesi için uluslararası hukukta zemin hazırlıyor.
Kaynak:Oda TV