MHP lideri Devlet Bahçeli’nin referandum çıkışı başkanlık sistemine açılan kapıyı araladı. MHP kanadı, AK Parti’den gelecek teklifi beklemeye başladı. RS FM’de konuşan MHP Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, referanduma gidilmemesi için mücadele edeceğini söylerken, disiplin kuruluna sevkine ilişkin de değerlendirmeler yaptı.
Başkanlık anayasasına hayır oyu vereceklerini bugün 4 milletvekiliyle birlikte açıklayan Özdağ, buna karşın kendileri gibi düşünen vekil sayısının çok daha fazla olduğunu vurgulayarak, “Bugünkü 5 milletvekili, yarın 10, öbür gün 15 milletvekili olabilir” ifadelerini kullandı.
RS FM’de Yavuz Oğhan’ın hazırlayıp sunduğu ‘Bidebunudinle’ programına katılan Özdağ, Başkanlık Anayasası’nın 330’un oyun altında kalması için aktif biçimde siyasi mücadele yürüteceğinin altını çizerek, partiden ihraç istemiyle MHP disiplin kuruluna sevk edilmesinin de bu yüzden olduğunu belirtti.
’MİLLETVEKİLLERİ VİCDANLARINA GÖRE OY KULLANIRLAR’
Özdağ, “Bundan takriben 10 gün önce yaptığım açıklama, Başkanlık sistemine oy vermeyeceğim şeklindeydi. Bu sadece referandumda hayır oyu vereceğim anlamında değildi. Oylamanın Meclis’e gelmesi durumunda da destek vermeyeceğimi ve oylama sonucunun 330’un altında kalması için etkin bir şekilde siyasi mücadele gerçekleştireceğimi ifade ettim. MHP genel başkan yardımcılarından birinin bir canlı yayındaki ifadesiyle, bunu yaptığım için yani AKP tarafından getirilecek olan başkanlık anayasası tasarısına hayır oyu vereceğimi açıkladığım için, partiden ihraç istemiyle disipline sevk edildim. Bu nettir ve başka bir tartışması yoktur. Bir başka gerekçe daha var, ona da mahkeme kararıyla düzenlenmiş olan olağanüstü kurultayla ilgili çalışmam gerekçe gösteriliyor. Her ikisinin de hukuken bir sağlam zemini yok. Anayasa değişikliklerinde partiler grup kararı alamazlar. Oylama gizlidir ve milletvekilleri vicdanlarına göre oy kullanırlar. Ben de vicdanıma göre oy kullanacağım ve bunu şimdiden açıklıyorum: Ben hayır oyu vereceğim ve başkanlık sisteminin Türkiye’nin gündemini meşgul etmesine, Türkiye’yi tehlikeli bir sürecin içerisine sürüklemesine izin vermeyeceğim” diye konuştu.
‘TOPLUMU EN FAZLA BÖLEN BAŞKANLIK TARTIŞMASI VE ERDOĞAN’
Özdağ şöyle devam etti: “Benim itirazım sadece başkanlık rejimine karşı değil. Başkanlık rejiminden önce Türkiye’nin içinden geçmiş olduğu olağanüstü tehditlerle dolu süreçte, FETÖ’cü darbenin Türk güvenlik mekanizması üzerinde çok ağır tahribatlar ortaya çıkardığının yeni yeni anlaşıldığı, AKP’nin yanlış politikası neticesinde Türk ordusunun Suriye’de ortaya çıkmakta olan PKK devletçiğine müdahale etmek zorunda kaldığı, önümüzdeki günlerde bu müdahalenin askeri kapsamının daha büyüyeceğinin anlaşıldığı, Musul’a hem havadan hem de karadan bir Kürt müdahalesi ihtimalinin artık teoriden pratiğe geçtiği bir aşamada Türkiye’nin içeride güçlü bir iç cepheye ihitiyacı olduğunu düşünüyorum. Üstelik Türk ordusu bu kadar ağır bir travmadan geçerken, içeride de IŞİD, PKK, DHKP-C ve FETÖ, Türkiye’ye yönelik ağır ve tahrip edici saldırılar gerçekleştirmek üzere fırsat arıyorlar. Her gün Türkiye’nin bir başka yerinde bombalı bir araç bulunuyor. Hücre evlerine baskınlar yapılırken polislerimiz, askerlerimiz şehit oluyorlar. Terör örgütlerinin batı illerinde de terörü yükseltmek için arayışta olduklarını da biliyoruz. Bütün bunlar, eğer bir de referandum süreci başlarsa, ağır bir toplumsal tehdide dönüşebilir. Bakın Ankara Valiliği 30 Kasım’a kadar Ankara’daki gösterileri iptal etti. Ankara’da valilik halkın can ve mal güvenliğini sağlayamıyor ise tüm Türkiye’deki referandum sürecinde halkın can ve mal güvenliğini nasıl sağlayacak? Toplantılar, gösteriler nasıl yapılacak, mitingler nasıl yapılacak? Ayrıca hepimiz biliyoruz ki Türk toplumunu en fazla bölen şeylerin başında başkanlık sistemi ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığı geliyor. Toplumun bir kesimi Erdoğan’dan nefret ederken bir kesimi de çok seviyor. Bu da bir çatışma zemini yaratıyor. Erdoğan anayasayı sürekli ihlal ettiği için başkanlık sistemini gündeme getirelim, şeklindeki yaklaşımın doğru olduğunu düşünmüyorum. Böyle bir dönemde bunun olağanüstü riskli olduğuna inanıyorum.”
‘BAŞARISIZLIK AKP’NİN BASİRETSİZLİĞİ YÜZÜNDEN’
“Başkanlık rejiminin Türkiye için kanıtlanmış, işleri hızlandırıcı, işsizliği çözücü, ekonomide verimliliği artırıcı, ülkenin güvenliğini yükseltici bir etki yapacağı konusunda orta hiçbir delil yok” diyen Özdağ, şunları söyledi:
‘Başkanlık planları belli oldu: MHP’den tam kadro destek, referandum baharda’ “2002’nin Kasım ayından itibaren AKP, tek başına iktidar partisi ve bugüne kadar ortaya çıkan başarısızlıkların nedeni parlamenter rejimin doğası değil, AKP iktidarının basiretsizliğidir. Suriye’nin kendilerini kandırdığını söylediler, AB’nin kendilerini kandırdığını söylediler, PKK’nın kendilerini kandırdığını söylediler, FETÖ’nün kendilerini kandırdığını söylediler… Bunları kandırmayan kalmadı. Başkanlık sistemine geçince birden çok akıllanıp kimsenin kendilerini kandıramadığı bir devlet düzeni mi kuracaklar? Özetle en ve birçok MHP’li milletvekili, sadece milletvekilleri de değil, MHP’nin tabanının yüzde 99’u başkanlık rejiminin Türkiye için bir felaket olduğunu, özerklik ve federasyon üzerinden bir bölünme süreci olduğunu görüyoruz. Türk milliyetçiliğini her fırsatta ayaklar altına alan, PKK ile oturup müzakereler yapan, İmralı’da Abdullah Öcalan ile birlikte anayasa yazılmasına izin veren yaklaşımın şimdi başkanlığı temsil etmesinin Türkiye için nasıl ağır tehditler ortaya çıkartacağının farkındayız. Sayın Bahçeli de bu hususu geçtiğimiz yıllarda birçok kez dile getirerek, Türkiye için nasıl tehditler ortaya çıkaracağını anlattı. Bugün Sayın Bahçeli açısından bir şeyin değiştiğini zannetmiyorum. Bunu niye gündeme getirdiğini ise bilmiyorum. Benim için, birçok ülkücü, Türk milliyetçisi için bir şey değişmediğinden biz ‘hayır’ diyoruz.”
‘HALKA GÜVENİRKEN PARTİ DELEGELERİNİZE DE GÜVENECEKSİNİZ’
Bahçeli’nin olası bir erken seçimde, MHP’nin barajın altında kalabileceğini öngörüp referandum konusundaki çıkışını da bu yüzden yapmış olabileceği yönündeki görüşlerin hatırlatılması üzerine Özdağ, “Hükümet büyüme rakamlarını aşağıya çekti, finansman sıkıntısı var, Türkiye ağır bir ekonomik krizden geçiyor ve ben erken genel seçimin bu şartlarda olmayacağını düşünüyorum. Hükümet, bu şartlarda bir erken genel seçime giderse bunun bedelini ağır ödeyeceğini görür ve yapmaz inancındayım. Eğer buna rağmen erken genel seçime gidilirse, MHP hemen kurultayını yapar, genel başkanını seçer ve seçimden de çok yüksek bir oy çıkararak Türkiye’nin idaresine talip olur. Halka güvenelim diyorsanız, halka güvenirken kendi parti delegelerinize de güveneceksiniz ki, güven isteğinin samimi ve doğru bir istek olduğunu bilelim” şeklinde konuştu.
“İhraç istemiyle disipline sevk edilmenize yönelik size yapılan muameleden, MHP’nin anayasa teklifini referandum desteği ile halkın önüne götüreceğini anlayabilir miyiz” şeklindeki soruya ise Özdağ, “Kamuoyu böyle algıladı. Eğer ben karşı çıktığım için derhal, hiç vakit geçirmeksizin disiplin kuruluna ihraç isteği ile sevk edildiysem bu algılamada gerçek payı var demektir” cevabını verdi.