Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın FETÖ’ye yönelik soruşturması kapsamında 3 Haziran’da gözaltına alınan, üç gün üst üste soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcılarına ifade veren Başbakanlık Başmüşaviri ve eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem, “anayasal düzeni ihlale teşebbüs” ve “silahlı terör örgütü yöneticiliği” suçlarından tutuklanması talebiyle sulh ceza hâkimliğine sevk edildi.
Nöbetçi hâkimlik, gece saatlerinde başladığı sorgu sonucu Erdem’in adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verdi. Birol Erdem’in eşi Gülümser Erdem ise aynı hâkimlikçe tutuklandı.
Alınan bilgiye göre Erdem, Cumhuriyet savcıları Ender Coşkun ve Veysel Kaçmaz’a 38 sayfa ifade verdi. Erdem, ifadesinde özellikle 2010 referandumu sonrasında oluşturulan HSYK döneminde Yargıtay ve Danıştay’a atanan FETÖ üyeleriyle ilgili süreci anlattı.
Milliyet’ten Türker Karapınar’ın haberine göre; Erdem ifadesinde şunları söyledi:
BAŞBAKAN’A ARZ ETMİŞ: Kurul’daki müzakereler sonuçlanınca listeyi Ahmet Kahraman beyin bakan beyle paylaştığını biliyorum. Hatta bakan beyle beraber Sayın Başbakan’a gittiklerini biliyorum. Sayın Başbakan liste hakkında bilgi isteyince, bakan bey de listedeki isimleri birebir tanımadığını, isimleri Müsteşar Ahmet Kahraman beyin tanıdığını, bunu onun arz etmesini istemiş, bunun üzerine Ahmet bey seçilecek isimleri tek tek Sayın Başbakan’a arz etmiş. Hatta yaşanan sıkıntı ve dayatmaları çok açmamış ama, ‘efendim liste biraz nurlu oldu’ demiş.
Bunun üzerine Sayın Başbakan, ‘ya bu arkadaşların hepsi dürüst, alnı secdeye giden arkadaşlar değil mi?’ diye sormuş. Müsteşar bey de, ‘öyle efendim’ deyince, ‘öyleyse bu arkadaşlardan zarar gelmez, olsun’ demiş. Yalnız Sayın Başbakan, yeni kurulun yaptığı ilk seçimde, listede müsteşar beyin eşinin de olmasını uygun bulmamış. (ki uzlaşılan listede Ahmet Kahraman beyin eşi o zaman Yargıtay Tetkik Hâkimi Gülderen Kahraman’ın da ismi vardı) Gülderen hanım, listeden çıkarılarak yerine o zaman nerede görev yaptığını hatırlamadığım ve şahsen tanışıklığım olmayan Zülfikar Tekirdağ’ın yazılmasını istemiş.
HİZMET HAREKETİ
O TARİHTE FETÖ YOKTU: (Cemaat mensubu üyelerle neden pazarlık yaptınız sorusu üzerine) Öncelikle o tarihte FETÖ diye bir terör örgütü yoktu. Gülen Cemaati de bırakın terör örgütü olarak kabul edilmeyi, bu hususta hükümetle aynı görüşteydi ve kamuoyunun geneli itibarıyla hizmet hareketi olarak kabul ediliyordu.
‘HİMMET VERMEDİM’
Toplantılarımızda Gülen cemaati geçmişi olan arkadaşlar kendi aralarında ara sıra himmet diye bir para topluyorlardı. Ama ben böyle bir himmet vermediğim için kimin topladığını bilmiyorum. Hatta ben bir para toplanacaksa bunu Engin veya Mustafa Kemal Özçelik’in (eski Yargıtay ve HSYK üyesi) toplayabileceğini düşünmüştüm. Hüseyin Yıldırım’ın (eski Türkiye Adalet Akademisi Başkanı) topladığını ifadede geçince öğrenmiş oldum.
‘ÖYLE OLACAĞINA KIMSE İNANMADI’
Murat Arslan (Eski YARSAV Başkanı) konusuna gelince. Ben bu konuyu da yeri geldikçe kuruldaki ve bakanlıktaki bütün arkadaşlarla paylaştım. Kaldı ki, ben bu konuyu eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun hemşerisi ve yakın arkadaşı ve benim de kuzenim olan Nuri Kemal Demirel’e de Ömer Faruk beye de anlatması için ilettim. Ama kimse, Murat Arslan’ın öyle olacağına inanmadı. Hatta duyduğum kadarıyla herhalde Arslan’da ByLock çıkması üzerine gözaltına alınmış. Buna rağmen YARSAV’daki arkadaşlarıyla bazı CHP milletvekilleri adliyeye gelerek, lehine ısrarla şahitlikte bulunmuşlar. HSYK’dan Sayın Mehmet Yılmaz ilgili vekilleri arayıp, konunun detayı hakkında bilgi vermesi üzerine konunun peşini bırakmışlar.”